"Bir gün bir geldik, firma yok. Patronumuz kaçmış gitmiş. Sonra o gün herkes firmayı talan etti. Makinelere, bilgisayara, neredeyse çöp kutularına kadar her şeyi topladılar. Firmanın içi savaş alanı gibiydi."
Filiz Tutya, 53 yaşında bir tekstil işçisi. 35 yıldır bu sektörde çalışıyor. Son yedi yılı ise Bravo Tekstil isimli firmada geçirmiş.
Türkiye, Bravo Tekstil'in adını firma çalışanlarının geçtiğimiz günlerde başlattıkları bir kampanya sayesinde duydu.
İşçiler, İstanbul'daki birçok Zara mağazasında ceketlerin cebine, pantolonların, kazakların arasına, gömleklerin üzerine etiketler iliştirmiş ve şöyle demişlerdi:
"Alacağınız ürünü ben yaptım ama paramı alamadım! Yıllarca Zara için üretim yaptık. Son 3 aylık maaşlarımızı ve kıdem tazminatımızı almadan fabrika bir gecede kapandı. Lütfen Zara'ya söyleyin paramızı ödesin!"
Kampanya çerçevesinde sosyal medyada başlatılan #BravoIscileriIcinAdalet etiketine binlerce kişi destek verdi.
İnternetteki imza kampanyasında ise şu ana dek 270 binin üzerinde imza toplanmış bulunuyor.
Bravo Tekstil, Temmuz 2016'da iflas etmiş ve bir gece içerisinde aniden kapanmış, firmanın sahibi de kayıplara karışmıştı.
Firma, başta Zara olmak üzere Next ve Mango gibi uluslararası markalara üretim yapıyordu.
Firmanın iflasa giden sürecinde maaşlarını alamadıklarını söyleyen işçiler, şimdi 3 aylık maaşlarını ve kıdem tazminatlarını Zara'nın ödemesini talep ediyorlar.
Bravo Tekstil'de son olarak Kalite Teknik Sorumlusu olarak çalışan Filiz Tutya, "Bizim bu kampanyadan başka şansımız kalmamıştı" diyor:
"Biz asla Zara'ya bir kötülük gelsin istemiyoruz. Çünkü onun üzerinden binlerce insan ekmek yiyor. Amacımız asla bu değil. Biz sadece hakkımızı istiyoruz. Paramızı ödesinler. Mağduriyetimizi gidersinler."
Bravo Tekstil'de 5 yılı aşkın süre Kalite Güvence'de çalışan Betül Şahin de halen işsiz olduklarını söylüyor:
"Hak mücadelesi verdiğimiz için, böyle bir kampanya başlattığımız için de bizi işe almak istemiyorlar. İçimizde icralık olanlar var, kızını okuldan alanlar var, evlilik aşamasında olup evliliğini erteleyenler var.
"Herkesin buradan alacağı paraya ihtiyacı var. Belki onlar için büyük bir meblağ değildir. Ama bizim için her kuruşu değerli. O yüzden şimdi Zara'ya soruyoruz: Neden bizim paramızı ödemiyorsun? Niye işçinin hakkını vermiyorsun?"
Ancak Zara'nın bağlı olduğu Inditex şirketi, Bravo Tekstil'e tüm ödemelerin zamanında yapıldığını, kalan herhangi bir ödeme olmadığını, yapılan ödemelerin işçinin hesabına geçmediğini, bunun da Bravo Tekstil'in sorumluluğu olduğunu söylüyor.
Inditex Türkiye Sürdürülebilirlik Ülke Müdürü Murat Akkün, "Ortada cidden büyük bir mağduriyet var. Biz de çok üzgünüz, böyle bir olay yaşandığı için" diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Burada işçi ve çalışanları mağdur eden kısım firma sahibi, firma yönetimi. Ortada kaçan bir sorumlu ve yasal süreçlerin işletildiği bir dava var. Biz uluslararası bir marka olarak tüm yasal zorunluluklarımızı yerine getirdik.
"Küresel Çerçeve Sözleşmesi, ortadan kaçan insanların ortada bıraktığı borçları üstlenme gibi bir şeyi kapsamıyor. Böyle bir düzende böyle bir iş ilişkisinde benim bildiğim hiçbir uluslararası marka çalışamaz.
"İşçiler haklarını aramakta yüzde 100 haklılar. Ama biz üretimin karşılığını ödememize rağmen bu para çalındı. Bu firmanın sahibi tarafından yurtdışına mı götürüldü, onu Türk yargısı ortaya çıkaracak. Türk yargısının bu kaçan kişiyi bulup bu paraları ödettirmesi lazım. Ortadaki enkazın sorumlusu Bravo Tekstil işverenidir."
Inditex en hassas durumda olduğu düşünülen işçilerin faydalanması için Next ve Mango markalarıyla birlikte 210 bin Euroluk bir fon da oluşturmuş durumda.
Ancak Bravo Tekstil çalışanları bu paranın tüm alacaklarının ancak dörtte birine tekabül ettiğini, çalışanların mavi yaka-beyaz yaka olarak ayrıma tabi tutulduklarını ve sadece mavi yaka olarak tabir edilen işçilerine fondan yararlanma hakkı tanındığını, diğerlerinin böyle bir hakkı olmayacağını söylüyorlar.
Inditex'in talebiyle sorunun çözümü için devreye giren küresel sendika IndustriALL'un özel danışmanı Sedat Kaya, Küresel Çerçeve Sözleşme hükümleri gereği bir ayrım yapma zorunluluğu olduğunu söylüyor.
Mavi yakalı işçiyi 'ürüne eli değmek' prensibi üzerinden tanımladıklarını söyleyen Kaya, kendilerinin üretim işçisi olarak adlandırdıkları gruba karşı sorumlulukları olduğunu ve 155 işçi içerisinden 77 işçinin bu kategoriye düştüğünü, önerilen fonun da bu rakam baz alınarak teklif edildiğini belirtiyor.
Kaya, markaların önerdiği fonun işçileri temsil eden DİSK Tekstil tarafından kabul edilmediğini, ancak sendikanın karşı bir teklif de sunmadığını, bunun üzerine de sürecin donduğunu ifade ediyor.
DİSK Tekstil Merter Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu ise çalışanların mavi yaka-beyaz yaka diye ayrılmasına karşı çıktıklarının altını çiziyor ve sürecin bu nedenle kesintiye uğradığını söylüyor.
Arslanoğlu, Zara'nın Küresel Çerçeve Sözleşmesi gereği kendi tedarik zincirlerinde markalarına üretim yapan işçilerin alacaklarından sorumlu olduklarını resmi olarak kabul ettiğini, dolayısıyla bir yükümlülüğü olduğunu da savunuyor ve şöyle diyor:
"Eğer işçilerin alacaklarını ödemezlerse kampanyamızı devam ettireceğiz. Bu paraların ödenmesi gerekiyor. Aralarında kalp hastası olanlar, kanser hastası olanlar var. Zara'nın DİSK ve işçi temsilcileriyle masaya oturup tartışmaya başlaması gerekir."
Inditex'ten Akkün ise kendilerinin küresel sendika IndustriALL tarafından teklif edilen ve kabul ettikleri çerçeveye bağlı olduklarını söylüyor:
Akkün, "Ortadaki mağduriyetin kaldırılması için söz konusu fonun aktive edilmesinin ve mağdur olan işçilerin desteklenmesinin tamamen hala arkasındayız. Diğer taraftan adalete de güveniyoruz. Türk adaleti bu işin sorumlusunu yakalayacaktır, hesap soracaktır, işçilerin tahsilat yapmasına yardımcı olacaktır diye umuyorum" diyor.
İspanya merkezli Inditex, dünyanın en büyük hazır giyim perakendecilerinden biri. Şirketin dünya genelinde 7 bin 405 mağazası bulunuyor ve firma için 162 bin 450 kişi çalışıyor.
Inditex'in başlıca markası olan Zara, geçmişte de çeşitli suçlamalarla karşılaşmış, Zara ürünlerinin üretildiği bazı fabrikalar ya da atölyelerde işçilerin kölelik koşullarında çalıştırıldığı, çocuk işçilerin bulunduğu, Suriyeli mültecilerin istismar edildiği gibi iddialar ortaya atılmıştı.
Inditex grubu bu gibi olayları hassasiyetle ele alacağını ve tedarik zincirindeki üçüncü parti taşeron firmaların denetimini güçlendireceğini söylemişti.