Politika

Sinan Ateş cinayetiyle ilgili öneri, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi: "Savcıların bazılarıyla milletvekillerinin boy boy fotoğrafları çıktı, bu siyasi cinayettir"

10 Ekim 2023 19:46

İYİ Parti'nin, Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin soruşturma dosyasında ilerleme kaydedilmemiş olması nedeniyle gerekli önlemlerin alınmasına ilişkin verdiği önerge, TBMM Genel Kurulu'nda AKP ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, "Suikast dosyasına ilişkin manidar gelişmeler ve dosyaya dair tehdit iddiaları adalete inanç ve güveni sarsmaktadır. Konunun bütün boyutlarıyla araştırılıp, soruşturularak incelenmesini yüce Meclis'imizden saygılarımızla arz ediyoruz" dedi.

İYİ Parti'nin, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin soruşturma dosyasında “Suikastın ardından 9 ay geçmesine rağmen kamu vicdanını rahatlatacak bir ilerleme kaydedilmemiş olması” nedeniyle gerekli önlemlerin alınması için TBMM Başkanlığına verilen Meclis araştırma önergesinin, diğer önergelerin önüne alınarak bugün Genel Kurul'da görüşülme önerisi AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Önerinin gerekçesini açıklayan İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, şunları söyledi:

TIKLAYIN - Sinan Ateş cinayetinde iki kritik gelişme: Eski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz da "şüpheli" oldu, dosyada "başsavcıvekili" krizi yaşanıyor!

"Sizin hiç oğlunuz acımasızca pusularda katledildi mi? Sizin hiç can parçanız kurşun yağmuruna tutularak sizden koparıldı mı? Siz hiç yaralı yüreğinizin acısıyla bir ömür boyu yaşamaya mahkûm edildiniz mi? Ben Bursa milletvekiliyim ve böyle bir acılı babayı, yüreği yaralı anayı, gözü yaşlı eşi, boynu bükük iki yavruyu çok iyi tanıyorum. Onların asla dinmeyecek acılarını paylaşmaya çalışıyorum. İtiraf edeyim ki kelime dağarcığım onları teskin edecek söz bulmakta zorlanıyor.

30 Aralık 2022'de Türkiye'nin vicdanını yaralayan, vatandaşın yüreğini sızlatan acımasız bir suikast yaşandı. Ankara'nın tam ortasında meydana gelen saldırıda genç bir akademisyen Ülkü Ocakları eski genel başkanı Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş kurşun yağmuruna tutularak öldürüldü. Biliyor musunuz ki yürek yangınındaki acılı baba Musa amcanın bizden, sizden, hepimizden ne beklentisi var? Duyuyor musunuz ki her doğan güne kan ağlayarak uyanan Saniye annenin, Ayşe bacının yüce Meclis'e bir çağrısı var. Görüyor musunuz ki boynu bükük iki günahsız yetimin çaresiz bakışları 'baba' diye haykırışları var.

"Sinan Ateş cinayeti Türk milliyetçilerinin Kerbelası'dır"

Yaşadıkları tarifsiz travmaya rağmen her görüştüğümüzde er ya da geç Türk adaletine güven duymak istediklerinin tanığı oluyoruz. Sinan Ateş cinayeti Türk milliyetçilerinin Kerbelası'dır. Günümüz teknolojisinde mobeselerin, HTS kayıtlarının, plaka takip sistemlerinin bu derece gelişmiş olmasına rağmen cinayetin tüm ayrıntılarıyla çözülmemiş olması hiçbir biçimde izah edilemez. Teröristlerin ayakkabı numaralarını bildiğini gururla ifade eden irade başkentin ortasında cinayet işleyen şebekeyi tüm unsurlarıyla ortaya çıkarmalıdır, çıkarmak zorundadır.

İstiklal Caddesi'ndeki bombalı saldırıdan birkaç saat sonra bombacı kadını evde yakalayan bizim devletimizdi. Sultan Ahmet bombacısının Suriye'de hangi aşiretten olduğunu kamuoyuna aktaran bizim devletimizdi. Bir yılbaşı gecesi basılan Reina'daki katliamı birkaç gün içinde çözerek IŞİD'çi katili yakalayan bizim devletimizdi. Daha örnekler çok. Şimdi sayın Adalet Bakanına soruyorum; emniyet ayağında gösterilen başarı, yargı ayağında neden gösterilmiyor? Aradan bir yıla yakın süre geçmesine rağmen henüz bir iddianame dahi neden hazırlanabilmiş değil? Dava dosyası için halen gizlilik kararının bulunmasının sebebi nedir?

Olay anında nöbetçi savcı sıfatıyla adli işlemler başlatılmış sonrasında yerine bir başsavcı vekili ve bir Cumhuriyet Savcısı görevlendirilmişti. Olaydan yaklaşık 7 ay sonra ise bu iki savcının dosyadaki yetkileri alınmış bu kez yeni bir başsavcı vekili koordinatör olarak atanarak olayın başındaki nöbetçi savcı tekrar dosyada görevlendirilmiştir. Dosyada ki bu denli savcı hareketliliği normal midir? Milletin gönlüne yerleşen Sinan Ateş gerçekten ne zaman ölecektir biliyor musunuz? Adalet tam olarak tecelli ettirilmediğinde ölecektir.

Suikast dosyasına ilişkin manidar gelişmeler ve dosyaya dair tehdit iddiaları adalete inanç ve güveni sarsmaktadır. Konunun bütün boyutlarıyla araştırılıp, soruşturularak incelenmesini yüce Meclis'imizden saygılarımızla arz ediyoruz."

Ne olmuştu?

T24'ten Asuman Aranca'nın haberine göre, Eski Ülkü Ocakları Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş cinayetine ilişkin soruşturmada çok önemli bir gelişme yaşandı. Cinayet sonrası tetikçiyi Ankara dışına çıkardığı öne sürülen Tolgahan Demirbaş’ı zaman zaman kullandığı eve aldığı ve polis baskını sırasında yanında olduğu ortaya çıkan eski MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz, soruşturmanın “şüphelileri” arasına girdi.

T24’ün edindiği bilgiye göre Kılavuz, 14 Mayıs seçimlerinden önce şüpheli olarak kaydedildi. Ancak Kılavuz’un dosyası, o tarihte milletvekili olması nedeniyle ana dosyadan ayrılarak parlamenter büroya gönderildi. Parlamenter bürodaki dosyanın, yeniden seçilemeyen Kılavuz’un vekilliğinin sona ermesi nedeniyle yeniden ana dosyaya eklenmesi bekleniyor. Dosyada yeni bir “başsavcıvekili” krizi yaşandığı da öne sürüldü. İddiaya göre, Ateş soruşturmasını adli tatil başlangıcında devralan ve MHP’ye yakınlığıyla bilinen Başsavcıvekili Ahmet Altun, dosyadaki delil durumunu gördükten sonra soruşturmadan çekilmek istedi. Ancak Ankara Başsavcısı Ahmet Akça çekilme isteğini kabul etmeyince Altun'un apar topar izne ayrıldığı iddia edildi. Dosyaya çok önemli delillerin girdiği, Altun’un gelinen aşama nedeniyle dosyada imzasının olmasını istemediği ileri sürülüyor.

TIKLAYIN - Sinan Ateş cinayetinde iki kritik gelişme: Eski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz da "şüpheli" oldu, dosyada "başsavcıvekili" krizi yaşanıyor!

"Aradan geçen aylara rağmen ne yazık ki hala soru işaretleri giderilmiş değil”

Saadet Partisi grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Birol Aydın şunları kaydetti:

"Önce adalet, her daim adalet, herkese adalet şiarımız olmalıdır. Adalet her işin başıdır. Gömleğin ilk düğmesidir. Onu yanlış iliklediğimiz takdirde diğer hiçbir sahada başarıya ulaşmamız mümkün değildir. Bugünkü Türkiye manzarası da işte bunun ispatıdır. Son 20 yılda devasa adliye binaları inşa ettik. Ancak kabul edelim ki içine adaleti sokamadık. Koca koca beton yığınları haline geldi adalet saraylarımız.

Artık öyle bir vakitteyiz topyekûn 'çekin artık ellerinizi hakimlerin, savcıların, adaletin, yargının üzerinden' diye haykırasımız geliyor. 'Ankara'daki büyükler acaba ne der' diye düşünmekten bağımsız karar veremez hale geldiler yargıçlarımız. Bu koşullarda yargı mensupları vicdanlarının sesine ve hukukun ne dediğine kulak kesilemiyorlar. Kulak kesilmeleri de mümkün değildir. Öteden beri faili meçhuller hem bu çatı altında hem de kamuoyunda hep konuşulmuştur. Önce inkâr edilen sonra dönem değişince ispatlanmıştır ve ne yazık ki hala aydınlatılamamış gerçek failleri bulunamamış veya bulunsa bile korunmuş onlarca hadise vardır. Üzülerek ifade ediyorum ki bunun sonuncusu cumhuriyetimizin yüzüncü yılında Ankara'nın ortasında güpegündüz işlenen Sinan Ateş suikastıdır.

Genç bir akademisyen, kamuoyunun tanıdığı bir isim, Ankara'nın orta yerinde bir cinayete kurban gitmiştir. Aradan geçen aylara rağmen ne yazık ki hala soru işaretleri giderilmiş değildir. Bu olayı aydınlatmak önce merhumun evlatlarına, ailesine ve ardından da insanlarımızın tamamına olan borcumuzdur. İnsanların kendilerini şehirlerimizin sokaklarında güvende hissettiği, adliye binalarından çıkarken yüreğinden gele gele, 'adalet yerini bulmuştur' diyebileceği, siyaset kurumunun yargıyı elinde adeta bir kılıç gibi kullanmadığı, yargıçlarımızın, hakimlerimizin kaybedecekleri sınavlara tabi tutulmadığı, baskı altında olmadığı bir Türkiye'yi hep beraber arzu ediyoruz, istiyoruz. Başta Sinan Ateş cinayeti olmak üzere bütün faili meçhullerin aydınlatılmasını bu ülkenin her bir insanı, evladı olarak ümit ediyor, temenni ediyor, takip ediyoruz."

"Hiçbir cinayet davası bu kadar uzun sürmedi"

CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal ise şunları söyledi:

"Burada genç akademisyenin cinayetiyle ilgili maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını eğer AKP ile MHP grubu eğer istiyorsa bu öneriye evet demelerini bekliyorum. Rahmetli aynı zamanda Milliyetçi Hareket grubunda danışmanlık görevi de yapıyordu. Netice itibarıyla bir ÇED davası dahi bu kadar uzun süre sürmez. Hiçbir cinayet davası bu kadar uzun sürmedi. Cinayet 30 Aralık 2022, bugün 10 Ekim 2023. 10 ay geçmiş. Hani anayasada derler ya, 'savcılar görevlerinden azledilemez, yargıçlar görevlerinden azledilemez.'

Savcılar görevden alındı, savcılar baypas edildi. O savcıların bazılarıyla milletvekillerinin boy boy fotoğrafları çıktı. Bu bir adi cinayet değil; bu bir siyasi cinayettir eğer AKP'yle MHP bu olayın üzerine gitmezse, araştırma önergesi kabul edilmezse demek ki bu suçun, bu katilin, bu sonuç ipin ucu AKP'yle MHP'ye ulaşmış olacak. Cumhurbaşkanı bu cinayetle ilgili hassasiyeti neden göstermiyor? Sizin canınız canda rahmetlinin canı patlıcan mı? İnsanlar arasında bu ayrıştırma niye yapılıyor?

"Bu davada adil yargılama ilkesi ihlal ediliyor"

Bu davada adil yargılama ilkesi ihlal ediliyor. Usul ekonomisi bu ihlal ediliyor. Tarafsız ve bağımsız yargı o savcılar nerede? Görevden alınıyor, görevden çektiriliyor. Şüphelinin ifadesi var, ifadesinde diyor ki, 'ben iki polis nezaretinde İstanbul'dan Ankara'ya getirildim.' Bu kirli bağırsakların hepsinin temizlenmesi lazım. Böyle olmaz. Böyle cezasızlıkla böyle faili meçhuller ülkesi olmak istemiyoruz. Şu anda bir Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili bu davayla ilgili soruşturmayı daha yeni başlattılar. Bence derhal tutuklanmalı, soruşturmanın selameti için derhal tutuklanmalı. Eğer iktidarın yanlısı olan birileri teşvik etmemiş olsaydı yedi sülalesi cezaevinde olacaktı."