Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA) - AKSİGORTA\'nın üst düzey yönetiminin Antalya\'daki toplantısında sektörle ilgili değerlendirmede, Türk sigorta sektöründe yıllık yaklaşık 40 milyar TL primin 25-30 milyar TL\'sinin hasarlara ödendiği açıklandı. Önümüzdeki süreçte iklim değişikliğine bağlı risklerin en çok konuşulan konu başlığı olacağı ve özellikle kuraklığın önemli bir risk haline geleceği vurgulandı.
Sabancı Holding\'e bağlı Aksigorta\'nın üst düzey yönetimi, Antalya\'da sektör ve şirket çalışmalarıyla ilgili değerlendirme toplantısı düzenledi. Toplantıya Sabancı Holding Sigorta Grup Başkanı ve Aksigorta Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, genel müdür yardımcıları Tolga Tezbaşaran ve Fahri Altıngöz ile Antalya Bölge Müdürü Ender Yarar katıldı.
HAZİRAN SONU AKTİF TOPLAM 47.2 MİLYAR TL
Türkiye büyüdükçe ve zenginleştikçe sigorta sektörünün de hızla büyüdüğünü belirten Haluk Dinçer, “Oldukça kalabalık, yüksek rekabetin yaşandığı bir sektör. Fakat Aksigorta\'nın yeri ayrı, 56 yıldır sektörün en köklü markalarından biridir. 2017 Eylül sonu itibariyle hayat dışı prim üretimi 27.3 milyar TL. Hayat dışındaki üretim geçen senenin aynı dönemine göre reel olarak yüzde 3 artış gösterdi. Haziran sonuna göre sektörün aktif toplamı 47.2 milyar TL. Ülkemizde sigorta sektörünün gelişim ve büyüme potansiyeli çok yüksek\" dedi.
PRİMLERİN YÜZDE 70\'İ HASARLARA GİDİYOR
Aksigorta\'nın 2020\'de 60\'ıncı yılını kutlayacağını belirten Genel Müdür Uğur Gülen, Türk sigorta sektöründe yüzde 70\'i yabancı sermayeden oluşan 40 oyuncu bulunduğunu söyledi. Türkiye\'de toplanan primin yaklaşık yüzde 65-70\'inin hasar olarak ödendiğini belirten Gülen, “Ürün gruplarına göre miktarlar değişiyor. Türk sigorta sektörü yaklaşık 40 milyar TL prim topluyor ve 25-30 milyar lira arasında bir bantta yıllık hasar ödemesi gerçekleştiriyor. Toplam ödemelerin yüzde 35\'i zorunlu trafik sigortaları, yüzde 20\'si kasko, yüzde 10\'u sağlık, yüzde 35\'i de yangın, mühendislik, nakliye gibi diğer endüstriyel-ticari sigortalar diyebiliriz\" dedi.
DASK ORANI YÜZDE 43-44
Aksigorta\'nın bu yılı 2.5 milyar TL civarında prim üretimiyle tamamlayacağını dile getiren Uğur Gülen, 130 milyon TL de net kar hedefi olduğunu söyledi. Türkiye\'de zorunlu olmasına rağmen deprem sigortası DASK oranının yüzde 100 seviyelerine ulaşamadığını anlatan Gülen, “DASK oranı Türkiye\'de yüzde 43-44, Antalya\'da ise yüzde 49-50 civarında. Her iki evden birinde DASK var. Antalya Türkiye\'ye göre 5 puan iyi ama esasında her iki evden biri olması düşük. Türkiye\'de yüzde 20\'lerdeki bu oran 3-4 yıl önce başlatılan yeni aboneliklerdeki zorunluluk nedeniyle yüzde 40\'lara geldi\" dedi.
İSTANBUL\'DA DOLU, 150 BİN ARAÇTA 700 MİLYON TL HASAR OLUŞTURDU
Fırtına veya hortum gibi risklerin eskiden çok fazla konular değilken son yıllarda artan riskler olduğuna işaret eden Gülen, “Şehirleşmeyle birlikte dolu etkisi arttı. İstanbul\'da temmuzda çok büyük bir dolu afeti yaşadık. 150 bin civarında araç etkilendi ve toplam 650-700 milyon TL\'ye yakın dolu hasarı gerçekleşti. Antalya\'da 20\'nin üzerinde dere var. Yoğun yağışlar ve sel tehlikelerine de açık bir bölge. Sigorta bilincinin yükseltilmesi gereken afetlere açık bir bölge\" dedi.
TRAFİK SİGORTALARINDA HASAR PRİM ORANI YÜZDE 100\'ÜN ÜZERİNDE
Çok önemli bir konunun da zorunlu trafik sigortası ve kasko şeklindeki araç sigortaları olduğuna dikkat çeken Gülen, “Türkiye\'de zorunlu trafik sigortası oranı yüzde 82-83\'ler civarında, fakat kaskoda Antalya\'da örneğin yüzde 20\'ler civarında. İki evden birinde zorunlu deprem sigortası, 5 araçtan birinde kasko var. Türkiye\'de 20 milyon araç var ve 15-16 milyonu sigortalı. Hasar prim oranı trafik sigortalarında yüzde 100\'ün üzerinde. Onun için bugünkü fiyatlardan geriye gitmeyi beklemiyoruz\" dedi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK
Genel Müdür Yardımcısı Fahri Altıngöz, son yıllarda iklim değişikliğine bağlı sel, fırtına, dolu, hortum, kuraklık, verim düşüklüğü gibi risklerde ciddi artış gözlendiğini vurguladı. Bu risklerdeki artışın sadece Türkiye değil tüm dünyada gözlendiğini anlatan Altıngöz, “En önemli risk faktörü deprem, Türkiye\'nin yüzde 98\'ini kapsıyor. Ondan sonra sel riski geliyor. Dere yataklarında yapılaşma var çok yoğun şehirleşme nedeniyle altyapı yetersizliğinden kaynaklanan taşkınlar yaşanıyor. Gelecek dönem baktığımızda özellikle bu iklim değişiklikleri, küresel ısınma ister istemez Türkiye\'yi de çok fazla etkileyecek. 20-50 yıl ileriye baktığımızda kuraklık çok daha önemli bir risk haline gelecek ülkemizde. Yağış ve taşkınlar, yapılaşma ve altyapı yetersizlikleri gibi birçok risk beraberinde gelecek. İndirekt hasarlarda ise mahsuller yeterli verime ulaşamayacak. Önümüzdeki dönemde iklim değişiklikleri ve hava koşullarına bağlı birtakım riskler artacak. Gelecekte iklim değişikliğine bağlı direkt veya indirekt hasarlar çok daha fazla konuşacağımız konu başlığı olacak\" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI