Galileo, dünya güneşin etrafında dönüyor dediğinde yaşadığı dönemin insanları tarafından dışlanarak alaya alınmış üstelik kiliseden aforoz edilmişti. Bu saygın bilim insanının o dönemde ciddiye alınmayan sözleri şimdi gelişen bilim dallarının temel taşını oluşturuyor. Çünkü çalışmalarında ileriyi gören Galileo, kendi deyimiyle ölçülebileni ölçmüş, ölçülemeyeni de ölçülebilir hale getirmişti. O günden bugüne insanların bilime bakışında çok şey değişti. Ama her türlü yeniliğe karşı ilk anda gösterdiğimiz katı bakış değişmedi. Bilim yine gözüyle görmediğini kabul etmiyor ama Galileo’dan öğrendiklerini de bir kenara bırakmış sayılmaz. Göremediğini reddetmek yerine onu görünür kılmaya uğraşıyor. Son yıllarda devasa bir endüstri haline gelen tıp alanında yaşananlar da bunun önemli bir örneği.
Akşam gazetesinde yayımlanan habere göre, bir zamanlar doktorların yüzüne bile bakmadığı Doğu tıbbının şifa yöntemlerini uygulayanlar şu sıralar Amerika ve Avrupa’daki hastanelerde kendilerine ayrılan özel bölümlerde hastaları tedavi etme olanağı buluyor. Bu sayede akupunktur, reiki gibi enerjiyle sağaltma yöntemleri ya da yapanların deyimiyle ‘tamamlayıcı tıp’ çalışmaları insanların hayatında giderek daha çok önem kazanıyor. Bu gelişmede konuyla ilgili bilimsel araştırmaların olumlu sonuçlarının katkısını da yadsımamak gerek.
Kuantum fiziği, maddenin bir enerji olduğunu söylediğinden beri, kökünü enerjiden alan binlerce yıllık tedavi yöntemlerini de dolaylı yoldan onaylandı. Peki, Doğu öğretilerinin bize sunduğu bu tedavi yöntemlerinin merkezinde ne var? Kimileri enerji diyor. Çinlilere göre adı ‘chi’, Hintliler ‘prana’ olarak adlandırıyor. Enerjinin uygulanma yöntemleri de isimleri kadar çeşitli. Reiki, akupuntur, chi gong gibi binlerce yıllık öğretiler de var, Amerikalıların kendi rasyonel bakışlarına göre isimlendirdiği ama kökünü yine yukarıda saydığımız geleneksel öğretilerden alan ‘therapeutic touch’ (terapötik dokunuş) gibi yeni ve daha Batılı bakış açıları da. Ama bu sağaltım yöntemlerinin her birinin yaptığı şey aynı: Enerji kullanarak yine bir enerji sirkülasyonundan oluşan bedenin hastalıklarını ruhu iyileştirerek tedavi etmek.
Doktorlarla çalışıyorlar
Bu yöntemlere gösterilen ilgi son 10 yıldır inanılmaz bir hızla kabul gören ezoterik öğretiler ve spiritüel konularla da ilgili. Ama sebebi ne olursa olsun bilimin bu tarz tedavilere bakışı değişmiş durumda. Bunun en büyük kanıtı ise özellikle Amerika ve Avrupa’da büyük hastanelerin bünyesinde açılan ve şifa tedavisi yapılan departmanlar.
Diyelim by-pass ameliyatı oldunuz. Ameliyatın hemen ardından içinde bulunduğunuz tıbbi sürece ek olarak ister reiki ya da akupuntur terapisi alıyor, isterseniz huzurlu, barışçıl görüntüler seyrettirilerek uygulanan ve zihnin işleyişinde dolayısıyla bedende olumlu sonuçlar yaratan görsel iyileştirme teknikleriyle tedavi oluyorsunuz. Doktorunuzun gözetiminde ve onun da yardımıyla… Çünkü yapılan araştırmalara göre son 3 yılda Amerika’daki pek çok tıp fakültesi müfredatlarına konuyla ilgili seçmeli dersler koydu. Ülkenin en iyi 10 tıp fakültesi arasında sayılan Minnesota Tıp Fakültesi, geçtiğimiz yıl ‘Introduction to Energy Healing / Enerjiyle Sağaltıma Giriş’ adlı bir dersi eğitim programına dahil etti. Şu anda Amerika’daki 125 tıp fakültesinin en önemli 50 tanesi seçmeli derslerinin çoğunu enerji tedavilerine ayırmış durumda. Okul yıllarında bu tarz gelişmeler konusunda eksik kalan doktorlar da açıklarını kendi çabalarıyla gittikleri eğitimler ya da hastanelerinde kurdukları enerji tedavisi araştırma merkezi çalışmalarıyla gidermeye çalışıyor.
Thomas Jefferson Üniversite Hastanesi’nde yer alan Jefferson-Myrna Brind Center of Integrative Medicine bölümünün yöneticisi Doç. Dr. Daniel Monti bunlardan biri. Monti’ye göre enerjiyle sağaltım yöntemlerinin uygulandığı ve araştırıldığı merkezler, kesinlikle ‘alternatif’ tedavi merkezleri değil. “Biz beden, zihin ve ruhun üçünü birden temel alan bir tedavi yapıyoruz” diyor Monti ve pek çok hasta da Monti’yle aynı fikirde. The American Hospital Association / Amerika Hastaneler Birliği’nin yaptığı bir çalışmaya göre 1998-2002 yılları arasında bu tür yöntemlere halkın gösterdiği ilgi yüzde 8’den yüzde 16,8’e fırlamış. Amerika sağlık otoriteleri bu ilgiyi baştan beri yakından takip ediyor. 1998 yılında Amerika’da meclis kararıyla kurulan National Center for Complementary and Alternative Medicine / Ulusal Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Merkezi (NCCAM) de bu ilginin önemli bir ürünü. Amerikalıların bu tarz tedavi yöntemleri için yaptığı harcamalar klasik hastane harcamalarının kat kat üstünde. Bu da çoktan ticari bir sektör haline gelmiş tıbbın, alternatif ya da tamamlayıcı tedavi yöntemlerine ilgisinin tümüyle masum olmadığını gösteriyor. Ortada inanılmaz bir pazar olduğu kesin. Bu yüzden de hastaneler doktorlarını bu konuda sıkıştırıyor. 1994 yılında yapılan bir araştırmaya göre Amerika’da doktorların yüzde 60’ı branşları ne olursa olsun hastalarına kendi tedavilerinin yanı sıra tamamlayıcı tıp tedavilerini öneriyor. Ayrıca tüm doktorların yüzde 47’si kendileri hastalandığında yine bu yöntemleri tercih ediyor.
Faydaları araştırılıyor
Açılan merkezlerde alınan sonuçlar ise hayli ilginç. Amerika’nın kanser tedavisi konusunda en tanınmış hastanelerinden biri New York’taki Memorial Sloan-Kettering Cancer Center’da 1999 yılından beri kanser hastalarına bilinen tıbbi tedavinin yanı sıra akupuntur, meditasyon ve müzik tedavisi gibi hizmetler sunuluyor ve sonuçları araştırılıyor. Bu araştırmalara göre tamamlayıcı tıp çalışmalarını kabul eden hastaların anksiyete oranları yüzde 52 oranında azalıyor, acı oranındaki azalma yüzde 40, halsizlik, bulantı ve depresyon ise diğer hastalarla kıyaslanmayacak ölçüde minimal oranlarda. Araştırmayı yürüten doktorlar sonuçlara bakarak tamamlayıcı tıp çalışmalarını “dikkat çekici derecede etkili, olağanüstü ucuz” olarak yorumluyor.
Bilimsel araştırmalar devam ettikçe insanların bu tarz sağaltım yöntemlerine daha çok ilgi gösterecekleri kesin. Yakın zamanda tüm hastanelerde doktorlarla birlikte çalışan enerji terapistlerini görmek ise kesinlikle hayal değil. Çünkü bilim Galileo’nun sözünü tutuyor ve insanları inandırmak, ölçülemeyeni ölçülebilir kılmak için inanılmaz bir çaba gösteriyor.
Tamamlayıcı tıp yöntemleri
TamamlayIcI tıp adı altında yapılan çalışmaların pek çok farklı yöntemi ve adı var. Bu, o çalışmanın kökünü aldığı öğretiye göre değişiklik gösteriyor. Yoga; evrensel yaşam enerjisi anlamına gelen reiki; Çin’in binlerce yıllık geleneğinden beslenen tıbbi chi gong; Amerikalı hemşirelerin hastanelerde kullandığı terapötik dokunuş ve akupunktur bu yöntemler arasında en bilinenleri. Şimdilik belirli merkezlerde yapılan yoga ve kimi hastanelerde de uygulanan akupunkturun dışında tıpçıların resmen kabul ettiği bir yöntem yok. Ama kısa zamanda yeniliğe açık doktorların Türkiye’deki bu tarz sağaltım tedavileri yapan kişileri bir çatı altında birleştirmesi bekleniyor. Bu çalışmaları hali hazırda hastane olarak uygulayan tek yer Memorial Hastanesi. Hastanenin ünlü kardiyologu Bingür Sönmez ve pek çok önemli doktorun da bulunduğu bir tamamlayıcı tıp ünitesi bile var. Bu bölümde yapılan çalışmalardan biri geçtiğimiz günlerde gazetelere de yansıyan Prof. Sönmez’in bypass olan hastalarına uyguladığı kalp yogasıydı. Sönmez ve ekibi bu tarz çalışmalarla hastalarını Batı tıbbının yanı sıra enerji sağaltım yöntemleriyle de tedavi etmenin yollarını arıyor.
Bilim sağaltma yöntemleriyle ilgileniyor
Zeynep Sevil Güven / Reiki terapisti Bilimin bu tür sağaltma yöntemlerine gösterdiği ilginin seçeneksizlikten kaynaklandığını düşünüyorum. Batı tıbbı yöntemleri ile sorunlarına çözüm bulamayanlar ‘alternatif ve tamamlayıcı’ başlığı altında toplanan yöntemlere yöneliyor. Bu tercihten yararlananların sayısının artması ise kişilerin sağlık kurumlarından ve sigorta şirketlerinden bu harcamaları da kapsam altına almalarını talep etmelerine neden oluyor. Bununla birlikte ‘bilim adamı’ olmanın getirdiği sorumluluk kişilerin seslerine kulak vermeyi gerektirdiğinden, araştırmaların ciddi bir kısmı da bu mesuliyeti taşımayı görev bilen hekimlerin seçim ve hastane/üniversite yönetiminden almayı başardıkları izinlerin sonucu oluyor. Bu yöntemlere talep arttıkça konuyla ilgili araştırmalara ayrılan zaman ve bütçenin artacağına, çalışanlar ve yöntemler arasında bulunan ak koyun ve kara koyunun da ayrışacağına inanıyorum. Bunun olması bu tür çalışmalara yüreğini koymuş, bütünün en yüksek hayrına çalışan tüm enerji beden şifacılarının da yasal olarak çalışma zemini bulmasına, araştırmalara katılmasına ve varsa boşluktan yararlanmaya çabalayan ve konuda aslında çok da yetkin olmayan birilerinin de sistem dışı kalmasına yardım edecektir.
Beden, ruh ve zihin bütün olarak tedavi edilmeli
Metin Hara Enerji Tıbbı Uzmanı - Fizyoterapist Tıp eğitimi de almış bir şifacı olarak Türkiye’de tanınan doktorlarla ortak çalışmalar yürütüyorum. Hastanelere gidiyorum, onlardan fikir alıyorum dosyaları inceliyorum. Ancak Türkiye bu konularda henüz bebek adımları atıyor. Doktorların da bu konulara yaklaşımı tepkili. Bunun haklı yanları olduğunu da düşünüyorum. Çünkü ‘ben çok iyi bir şifacıyım’ deyip insanların sağlığını bozan pek çok kişi var. Ama doktorların bu konulara tamamen kapalı olmasını da gereksiz buluyorum. Bu işi olması gerektiği şekilde yapan insanlar var. Doktorluk açık olmayı, yeni ekolleri anlamayı gerektiren bir meslek. Bugün modern tıp tek başına birçok konuda çaresiz. Bu anlamda beden, zihin ve ruhun hepsini kapsayan bütüncül bir tedaviye ihtiyaç olduğu kesin. Böyle bütüncül bir çalışmanın, modern tıbbın tek başına başarı sağlayamadığı pek çok konuda başarılı olacağına inanıyorum. Enerji bir bilim. Bu inanca dayalı bir şey değil. Ben yaptığım işi sonuna kadar savunuyorum. Çünkü anlattıklarım bilimsel ve sonuç odaklı şeyler. Enerji terapisi de zaten böyle yapılmalı. Tabii herkes önce tıp eğitimi almalı demiyorum. Ama en azından yaptığı işi iyi bilmeli. Klinik bir deneyimi olmalı. Bu şekilde şifacıların hastanelere girebileceğine inanıyorum. Ama kesinlikle bir eğitim süresi ve staj şart. Doktorların gerçekten iyi ve işini doğru yapabilen enerji terapistleriyle, tedavi protokolleriyle bilimsel ve risksiz bir şekilde çalışmaları lazım.