Medya

"Şiddeti lanetleyen bir öğretmen, terör destekçisi olabilir mi?"

"Çaycuma Milli Eğitim Müdürü’nün haberini gazetelerde okuyup 'Öğretmen çocuğa silah verir mi?' dediler diye hedef oldu"

16 Mart 2017 11:36

Hürriyet yazarı Melis Alphan, 686 sayılı kanun hükmünde kararnameyle (KHK) ihraç edilen, Çaycuma Sipahiler Ortaokulu'nda Türkçe öğretmeni olarak görev yapan İsmet Akyol'un “İhraç edilmemizi Çaycuma’da yapılan, yapılmak istenen, birçoğu da özellikle bir yılda Türkiye gündemine oturan uygulamalardan ve tüm bunlara Eğitim Sen’in itiraz etmiş olmasından ayrı düşünmüyoruz” dediğini aktardı.

Alphan şunları söyledi:

"Çaycuma Milli Eğitim Müdürü’nün tüm okul müdürlerini “emir”le camiye hatim indirmeye çağıran resmi yazısının Anayasa’ya aykırı olduğunu belirttikleri için hedef oldu. 
Çocukların eline silah veren Çaycuma Milli Eğitim Müdürü’nün haberini gazetelerde okuyup 'Öğretmen çocuğa silah verir mi?' dediler diye hedef oldu"

Melis Alphan'ın "Şiddeti lanetleyen bir öğretmen, terör destekçisi olabilir mi?" başlığıyla yayımlanan (16 Mart 2017) yazısı şöyle:

İsmet Akyol 1996’da öğretmenliğe başladı. O günden bu yana Çaycuma Muharremşah İlköğretim Okulu, Nebioğlu İlköğretim Okulu, Burunkaya Şehit Emrah Kartal İlköğretim Okulu’nda görev yaptı. En son Çaycuma Sipahiler Ortaokulu’nda Türkçe öğretmeni olarak görev yapıyordu ki, 686 numaralı KHK ile öğretmenlikten ihraç edildi.

Onunla beraber, 2011’den beri Çaycuma Nebioğlu Ortaokulu’nda görev yapan Gökhan Taner Günsan da ihraç edildi. 
Peki sebep ne?
Akyol, Eğitim Sen Zonguldak Şube Sekreteri. Günsan ise Eğitim Sen Çaycuma temsilcisi. 
Akyol, “İhraç edilmemizi Çaycuma’da yapılan, yapılmak istenen, birçoğu da özellikle bir yılda Türkiye gündemine oturan uygulamalardan ve tüm bunlara Eğitim Sen’in itiraz etmiş olmasından ayrı düşünmüyoruz” diyor.
Suçları neydi dersiniz?
Örneğin, Zonguldak’ta sayıları 30’a yaklaşan sıbyan mekteplerine karşı okul öncesi eğitimi savunmuşlar.
4-6 yaş grubu çocukların alanında mezun olmuş okul öncesi öğretmenlerinin görev yaptığı okul öncesi eğitim kurumlarına ve ana sınıflarına gönderilmesi gerektiğini savundular. 
Okul öncesi eğitimin zorunlu olmasına yönelik imza kampanyaları yaptılar, billboard ilanları verdiler, afiş ve broşürler bastırdılar. Okul öncesi eğitimin zorunlu olmasına yönelik imza kampanyasında bir haftada 10 bin imza topladılar ve bu imzaları Milli Eğitim Bakanlığı’na yolladılar. 
Ne gibi bir amaçları olabilirdi?
Bu ülkedeki yurttaşların küçük yaştan itibaren iyi bir eğitim almasını istemenin ne gibi bir kötülüğü olabilirdi?
Sonuçta bu iki öğretmen Çaycuma’da birilerinin hedefi oldu.
Sıbyan mektebi gerçeğini ülke ve TBMM gündemine taşıdıkları için hedef oldu. 
Çaycuma Milli Eğitim Müdürü’nün yılbaşı kutlamalarının Hıristiyan Batı kültürünün bir geleneği olduğunu öne sürerek okullara “yılbaşı yasağı” getirmesine itiraz ettikleri için hedef oldu. 
Çaycuma Milli Eğitim Müdürü’nün tüm okul müdürlerini “emir”le camiye hatim indirmeye çağıran resmi yazısının Anayasa’ya aykırı olduğunu belirttikleri için hedef oldu. 
Çocukların eline silah veren Çaycuma Milli Eğitim Müdürü’nün haberini gazetelerde okuyup “Öğretmen çocuğa silah verir mi?” dediler diye hedef oldu. 
Şimdi ise terör örgütleriyle bağı olduğu düşünülen kişilerin ihracını hükmeden bir kararnameyle mesleklerinden uzaklaştırıldılar. 
Akyol, öğrencilerinin pazardan aldığı oyuncak tabancaları kırıp paralarını cebinden karşılamış bir öğretmen. Ölümün, şiddetin simgesi silahı çocuklardan uzak tutan bir eğitimci nasıl terör destekçisi olabilir! Öğretmenlik hayatı boyunca öğrencilerine hiçbir canlıyı öldürmemek gerektiğini, barışı, sevgiyi anlatmaya çalışan, ölmeye, öldürmeye, teröre karşı olan ve hiçbir canlıya zarar vermemiş bir öğretmen nasıl terör destekçisi olabilir!
“Biz neden ihraç edildik?” diye soruyorlar: “Somut deliller varsa ortaya koyun madde madde. Gönderin müfettişleri, verin bizi mahkemeye. Eğitim Sen olarak açıklayamayacağımız, tek bir eylemimiz yok.” 
Laik ve bilimsel eğitimi savunmanın bedeli bu olmamalı. 
Kurunun yanında yaş da yanmamalı.