Dünya

Şiddet günlüğü: Mısır, Libya, Tunus ve Pakistan'da neler oldu?

Mısır'da Muhammed Mursi'nin darbeyle devrilmesinden sonra Mısır'ın yanı sıra Libya, Tunus ve Pakistan da karıştı... Suriye'de çatışmalar devam ederken Irak ve Arap krallıkları şimdilik sakin...

28 Temmuz 2013 00:34

İslam dünyası Mısır’dan Libya’ya, Tunus’tan Pakistan’a uzanan geniş bir coğrafyada bir kez daha kanlı çatışmalara sahne oluyor. Mısır’da darbe karşıtlarına açılan ateş üzerine meydana gelen can kayıpları için 120 ile 200 arasında sayılar verilirken yaklaşık 4 bin kişi yaralandı. Tunus’ta laik muhalefetin eski liderlerinden biri daha öldürüldü, bir kez daha karışan Libya’da “Orduyu istiyoruz” sesleri yükselmeye başladı. Pakistan’daki katliamda da çoğu Şii mezhebine mensup 57 kişi öldü.  

İslam coğrafyasında son dönemde, özellikle Mursi'nin darbe ile devrilmesiyle şekillenen gelişmeler özetle şöyle:

Mısır’da 1975’te Devlet Başkanı Yardımcısı olarak atanan ve Enver Sedat’ın öldürülmesinden sonra muhalefetin katılımının sınırlandırıldığı seçimlerle 36 sene boyunca Devlet Başkanlığı görevini sürdüren Hüsnü Mübarek, 2011 yılında Arap Devrimi sürecinde istifa etti ve hakkında yargılama başlatıldı. Devrimin ardından 2012’de yapılan seçimlerde Mısır’ın ilk Cumhurbaşkanı seçilen Müslüman Kardeşler’in aday gösterdiği Muhammed Mursi göreve geldikten bir yıl sonra Mübarek’in tutulduğu Tohran Hapishanesi’ne nakledilmesi konuşuluyor.  

Geçen bir sene içinde kendisine karşı başlatılan isyanlar karşısında geri adım atmayan ve 3 Temmuz 2013’te Mısır Genelkurmay Başkanı Abdul Fattah al-Sisi’nin başını çektiği darbe sonucu devrilen Mursi için yapılan darbe karşıtı eylemler yirmi günü aşkın süredir devam ediyor.

Abdülfettah el-Sisi, 26 Temmuz 2013’te destekçilerini sokağa çağırırken aynı gün Adeviyye Meydanı’nda toplanan Mursi yanlısı göstericilere güvenlik güçleri gerçek mermi ve gaz bombasıyla saldırıldı. Çatışmalar sonucu az 136 kişi hayatını kaybederken yaralıların sayısı 4 bini aştı.

Suudi Arabistan merkezli Al Arabiya’nın internet sitesinde, ordunun Müslüman Kardeşler’e “arkasında durduğu sürece katılması için Cumartesi (bugün) öğleden sonra dolacak 48 saatlik bir mühlet vermesine rağmen, Müslüman Kardeşler’in eylemler için çağrı yapmaya devam ettiğini” yazdı.

 

Libya’da ‘Orduyu istiyoruz’ sesleri

 

Mısır’da iç savaş çıkacağına dair endişeler büyürken Arap Baharı’nın ilk duraklarından olan Libya’da da gerginlikler bir suikastle yükseldi. Darbeyle görevinden alınan ve ordu denetiminde tutulan Mursi’ye destek açıklaması yapan Libya’da Müslüman Kardeşler’i eleştiren politik aktivist Abdülsalam al-Musmari cuma namazı sonrasında öldürüldü.

Bingazi’de gerçekleşen saldırı sonrasında başkent Trablus’ta toplanan kalabalık İslamcı partilerin dağılmasını talep ederken bazı eylemciler “Müslüman Kardeşler’i istemiyoruz, ordu ve polisi istiyoruz” diye bağırdı, Müslüman Kardeşler’in bölgedeki ofislerine saldırılar düzenlendi.

 

Tunus Yasemin Devrimi’nden muhalif liderlerin suikastine  

 

Seyyar satıcı Muhammed Buazizi’nin 17 Aralık 2010’da kendisini yakmasıyla başlayan ve daha sonra Arap Baharı’nın başlangıcı kabul edilecek Yasemin Devrimi’ne ev sahipliği yapan Tunus da Libya’yla benzer şekilde Mursi’ye destek mesajı verdi. Ekim, 2011’de sonuçlanan seçimlerde yüzde 41.47’lik bir oranla kazanan ve Müslüman Kardeşler’in Tunus versiyonu sayılan İslamcı parti Al Nahda, söylemlerini çok seslilik ve diyaloga açıklık üzerine kurarken reklam kampanyalarını da daha önce AKP ile çalışmış bir reklam şirketine yaptırdı.  

Tetikleyici niteliğiyle ayrıca önemsenen Tunus’ta Şubat ayında solcu liderlerden Şükrü Belayid'in hükümeti istifa ettiren suikasti ardından geçen Perşembe günü Muhalif Halk Cephesi Partisi Genel Başkanı ve Kurucu Meclisi Üyesi Muhammed el-Brahmi de evinin önünde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti.

Tunus İçişleri Bakanı Lütfü Ben Jeddou’nun Belayid’i vuran aynı silahla öldürüldüğünü söylediği Brahmi seküler bir siyasetçi olarak bilinirken cinayet on binleri ayaklandırdı. Brahmi'nin ailesi ve taraftarları, saldırıdan iktidardaki Nahda hareketini sorumlu tutarken parti, suikasti kınadı. Askeri törenle toprağa verilen Brahmi’nin cenazesinde “hükümet devrilsin” içerikli sloganlar yükseldi.

 

Pakistan’da öldürülen Şiiler

 

“Orta Doğu’nun mu yoksa Asya’nın mı bir parçası” tartışmalarına neden olan Pakistan’ın kuzey batısında bulunan Parachinar’da da Cuma günü 57 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırılar oldu. Dört dakika aralıkla patlayan iki bomba sonucu 167 kişi yaralanırken zarar görenlerin kaldırıldığı hastanenin yetkililerinden Shabir Hüseyin ölen ve yaralananların çoğunun Şii olduğunu açıkladı.

 

İç savaştan dönen Irak

 

Son birkaç günde akan kanın çoğaldığı bu coğrafyalar dışında Irak’ta Başbakan Nuri el-Maliki ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında geçen aylarda “savaşa hazırlık” sinyalleri veriliyordu. Mesud Barzani önderliğindeki Kürdistan Bölgesel Yönetmi altında olan Kerkük’teki petrol ve gaz yataklarını kimin kontrol ettiği üzerine yoğunlaşan gelişmeler Maliki’nin kurduğu Dicle Operasyon Gücü’ne bağlı askerlerle, Barzani’nin peşmerge ordusunu karşı karşıya getirmişti. Merkezi hükümet, bölgesel yönetimin bağımsız petrol anlaşması yapmasını istemezken Kürdistan Bölgesel Yönetimi bağımsız davranmakla eleştirilmişti.

İran’da yaklaşık sekiz yıl kalan ve mensubu olduğu Şii mezhebiyle öne çıkan Maliki’nin 9 Haziran’da üç yıl aradan sonra yaptığı bölgeye yaptığı ziyaretle sorunlar kalıcı olarak çözülmese de tansiyon düştü.

3 Temmuzda Mısır’da Mursi’yi deviren darbe için Maliki adına konuşan sözcülerden Ali al-Moussawi “Mısır halkının tercihlerine destek verdiklerini” açıkladı ve geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur’u kutladı.

Mesud Barzani de Temmuz ayında Irak, Suriye, Türkiye ve İran’a “ulusal Kürt kongresi” için çağrı yaptı. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, PKK’nın her dört ülkedeki örgütünün de temsil edileceği Ağustos ayında Erbil’de yapılacak kongrede “Kürtlerin nasıl yaşamak istediklerini ilan edeceklerini” açıkladı.

 

Suriye’de muhalefet ve Kürtler

 

Radikal yazarı Murat Yetkin, Suriye’nin Türkiye sınırında etkinlik gösteren PYD’nin Erbil’deki kongreye “Suriye’de Kürt devrimi” galibi olarak gideceğini yazdı. Suriye’de Beşar Esad rejimine karşı iki buçuk senedir süren isyanlarda Nusaybin karşısındaki Kamışlı, Ceylanpınar karşısındaki Resulayn ve Akçakale karşısındaki Telabayd’in PYD kontrolüne geçtiğini söyleyen Yetkin, Kilis ve Reyhanlı’ya neredeyse eşit uzaklıkta bulunan Efrin’in de Suriye’deki PKK’nın kalesi olduğunu ve Türkiye’ye geçiş üssü sayıldığını yazdı. 

Türkiye, Suriye muhaliflerinin yanında yer aldığını açıklarken Beşar Esad’ın isyanlar başladıktan altı ay sonra devrileceğini söylemişti. Gelişmeler, Türk yetkililerin açıklamalarını yalanlarken bölgede bütünlüğe aykırı özerk bir yönetime kırmızı çizgi olarak baktığını belirten Türkiye Dışişleri Bakanlığı, bu hafta içinde PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’le görüştü. Görüşmelerin içeriğini anlatan Müslim, özerkliğin ilan edilmesi gibi bir durumun geçerli olmadığını açıklarken bölgede “Kürtlerin, Türkmenlerin, Arapların içinde yer alabileceği siyasi bir çözüm buluncaya kadar geçici bir yönetim kurma isteklerini Türk yetkililere aktardığını ve kendisine ‘hakkınızdır’ yanıtı verildiğini” belirtti.

Kürtlerin ülke içinde özerk bir yönetim kurma ihtimaline dair resmi bir açıklama yapmayan Suriye Devlet Başkanı Esad, Mısır’daki gelişmeleri “siyasi İslam’ın çöküşü” olarak değerlendirdi.

 

İran’a göre Mısır’da olan darbe, suçlusu Mursi

 

İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Alaaddin Burucerdi, Mursi’nin devrilmesi ardından yaşananları “darbe” olarak nitelerken gelişmeler için Mursi ve Müslüman Kardeşler’i darbeye zemin hazırlamakla suçladı. Burucerdi, yaptığı açıklamada "Mursi ve Müslüman Kardeşler, ülkedeki değişik grupların isteklerini göz ardı ederek yaptıkları çoklu yanlış hareketler de bu darbeye zemin hazırlamış oldu" dedi.

 

Birleşik Arap Emirlikleri: Sabit

 

Orta Doğu’nun Arap Baharı’nın meşrutiyetlerini sarsmadığı üç ülke sahip oldukları serveti kullanımları ve Mısır'da yaşananlara yaklaşımlarıyla Arap dünyasında farklı bir tablo çizdi. Bu ülkelerden biri 7 emirlikten oluşan ve diğer altı emirin oyuyla, başkenti Abu Dabi’nin hükümdarı olan Şeyh Halife Bin Zayed Al Nahyan’ın Devlet Başkanı olduğu Birleşik Arap Emirlikleri (BAE).

 

BAE, Mısır'da Mursi’nin devrilmesiyle sonuçlanan gelişmeler için “darbe” kelimesini kullanmazken “değişikliği memnuniyetle karşılandıklarını” açıkladı.

BAE’nin tavrı, Arap dünyasında bölünmüşlüğe dair bir gösterge daha sunarken Mısır Petrol Bakanı Şerif İsmail de BAE’nin darbe yapılan ay içerisinde ülkeye 180 bin ton dizel ve benzin transferi yaptığını açıkladı. Bir başka tartışma yaratan gelişme de BAE’nin Suudi Arabistan ve Kuveyt’le birlikte darbe hükümetine 12 milyon dolarlık yardım kararı aldıkları iddiası oldu.

Ülke içindeyse 94 kişi hükümeti devirmek için komplo kurma suçlamasıyla yargılandı ve 68 kişi mahkûm oldu. Uluslararası basının izlemesine izin verilmeyen davada sanıkların Müslüman Kardeşler Örgütü'yle bağlantılı El-İslâh adlı İslamcı bir gruba üye oldukları öne sürüldü.

 

Suudi Arabistan: Suriye’de muhalefete, Mısır’da darbeye destek  

 

Arap dünyasında petrol ve diktatörlüğün harmanlandığı ülkelerden, Abdullah bin Abdülaziz yönetimindeki Suudi Arabistan krallığı da BAE gibi Mısır’da yaşananlar için “darbe” ifadesini kullanmadı. Kısa adıyla Kral Abdullah, Mısır’ın geçici Cumhurbaşkanı ilan edilen Adli Mansur'u tebrik ederken "Mısırlı kardeşlerimizin tutkularını gerçekleştirmesi adına üstlendiğiniz bu sorumlulukta sizin için dua edeceğiz" dedi. Kral Abdullah, bu açıklamasıyla Suudi Arabistan’a “darbeyi kutlayan ilk ülke” unvanını verdi.

AKP döneminde Türkiye’ye 10 milyar dolar hibede bulunan ve Sevda Tepesi’nin sahibi Kral Abdullah, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim tarafından “teröre destek vermek”le suçlandı. BBC’ye göre, “Suudi Arabistan ordusu için hazırlanan silahların Suriyeli muhaliflere gönderildiğine dair de bulgular” var.

 

Katar: Müslüman Kardeşler’den mi, darbeden mi yana?

 

Suriye tarafından “teröre destek vermek”le suçlanan bir diğer ülke de Forbes’un en zengin ülke ilan ettiği Katar. The Independent’ın haberine göre “Katar Suriyeli muhaliflere Türkiye ile birlikte ağır silah desteği veriyordu.”

BBC muhabiri Frank Gardner’a göre, Katar, Pentagon’un bölgedeki en büyük askeri üssü olan, aynı zamanda Taliban ofisine ev sahipliği yapmayı teklif eden bir ülke.

Haziran ayında kritik bir karar alarak tahtını 33 yaşındaki oğlu Şeyh Tamim bin Hamad Al-Saniye devreden Şeyh Hamad Al-Sani’nin 18 senelik hükümdarlığında ülke adına attığı en önemli adımlardan biri Arap dünyasının en etkili yayınlarından olacak El Cezire’ye ilk beş yılında ayakta kalabilmesi için verdiği 137 milyon dolar destek oldu.

Arap Baharı’nda önemli bir rol oynayan El Cezire, Mısır’da Mübarek’i deviren gelişmeleri canlı verir ve bölgede takdir toplarken Mursi’yi deviren darbe sürecinde ofislerine baskın yapıldı ve canlı aktarımları engellendi.

Financial Times’ın “Müslüman Kardeşler’in eski mali sponsoru” dediği Katar’ın yeni emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al-Sani ise Mısır’ın geçici Cumhurbaşkanı Mansur’a tebrik mesajı gönderdi.