HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin Diyarbakır İl Kongresi’nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Temelli, 23 Haziran’da yenilenecek İstanbul seçimiyle ilgili “AKP-MHP blokunu bir kez daha yenmenin yolu savaşa, tecride karşı çıkmaktır” dedi.
Açlık grevindeki HDP Diyarbakır Milletvekili Leyla Güven’i selamlayan Temelli “Tam 186 gündür Leyla Güven tüm dünyaya haykırıyor, sağır olmuş tüm kulaklara, savaştan ve zulümden başka bir şey bilmeyenlere, bedeniyle haykırıyor. Sadece Leyla Güven mi? Binlerce insan bedenleriyle açlık grevlerine yatarak barışın muhatabını işaret ediyor. ‘Tecrit bitsin’ diyor, ‘Sayın Öcalan üzerindeki tecrit bitsin’ diyoruz” diye konuştu.
"Barışın muhatabını yok sayarak Kürt meselesini çözemezsiniz"
“Barışın bir muhatabı var, barışın muhatabını yok sayarak Kürt meselesini çözemezsiniz. Barışın muhatabını yok sayarak bu ülkeyi içinde bulunduğu cendereden çıkaramazsınız” diyen Temelli şöyle devam etti:
“Bu ülkede barış istiyorsanız, demokratik bir yaşam istiyorsanız Kürt meselesini çözüme kavuşturmalısınız. Bu meselenin muhatabı da Sayın Öcalan’dır, o yüzden de bu tecrit kalkmalıdır. Kalkmazsa tüm ülke tecride mahkum olur. Nitekim öyle de olmuştur. Artık bu hukuksuzluğa son verme zamanıdır. Avukatları ve ailesi düzenli olarak Sayın Öcalan’la görüşmelidir. Bu yasal bir taleptir.”
“Artık herkes dile geliyor. Bu direniş o denli etkili olmuştur ki herkes dile geliyor. ‘Avukatlarıyla görüşülsün’ deniyor. Evet, görüşülsün. Ama bu görüşmenin bir hukuku var. Öyle lalettayin, ‘görüşülsün’ demekle olacak bir iş olmadığını herkes bilmeli. Bakın 2 Mayıs’ta avukatlar görüştü. Öğrendik ki tecrit çok daha ağırmış. İletişim hakkının gasp edildiği, mektup bile yazamadığı ortaya çıktı. Bakın 2 Mayıs’ta görüşüldü ve bir metin geldi. O metin bu ülkenin barışına, demokrasisine katkı yapıyor mu, yapmıyor mu? O zaman ne engel oluyor? Bu tecridi sonlandırmak için size ne engel oluyor?”
"Darbe mekaniğinden beslendiler"
“Eğer bir demokratik müzakere yolunun açılmasını istiyorsak, bu ülkeye barış ve demokrasinin gelmesini istiyorsak şimdi hep beraber annelerin sesine ses katma, Leyla Güven’in sesine ses katma, açlık grevinde, ölüm orucunda olanların mücadelesine güç katma zamanıdır. Hukuksuzluğa 4 yıl boyunca hukuksuzluk ve adaletsizlik eklendi. Bu ülke KHK’lerle yönetilmeye çalışıldı. Bu ülkenin tarihine, kültürüne, geleneğine, halkların bir arada yaşama iradesine uymayan bir rejim uyduruldu; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Darbe mekaniği çalışmaya devam etti. Darbe mekaniğinden beslenilmeye çalışıldı. Ortaya bir OHAL düzeni çıktı.”
“Bu OHAL düzenini kabul etmiyoruz. Faşizmi kurumsallaştırmak için, bir ara dönem rejimi olarak dayatılan bu düzeni kabul etmiyoruz. Biz faşizme geçit vermeyeceğiz. Demokratik bir düzen için mücadele ediyoruz. O yüzden de ne KHK’leri ne de o KHK’leri esas alan YSK’nin kararlarını tanımıyoruz. YSK arkadaşlarımıza tuzak kurmuştur. Onlar bu halkın oylarıyla seçilmişlerdir. Sizin kararlarınız yok hükmündedir. Onların yerine oturanlar da bizim için yoktur. Onları hiçbir zaman belediye başkanı olarak kabul etmeyeceğiz. YSK marifetiyle, devletin tüm imkanlarıyla adeta Türkiye halklarına savaş açmış bir iktidar var.”
"Türkiye 1 Nisan sabahı umuda uyandı"
“Tüm Türkiye’ye seslendik; “Muş’ta, Malazgirt’te, Viranşehir’de, Şırnak’ta olana bakın” dedik. “Sesinizi yükseltin, herhangi bir yerde adaletsizlik varsa o orada kalmaz” dedik. “Her yere sirayet eder” dedik. Etti de. Şimdi İstanbul seçimleri yenilenecek. Tecride karşı, savaşa karşı, zulme karşı biz bir seçenek yarattık. Demokrasi ve barış seçeneği yarattık. ‘Gelin bu seçenekte yan yana duralım, bu AKP-MHP blokundan hep beraber kurtulalım’ dedik. 31 Mart’ta bunu başardık. HDP olarak tüm saldırılara, tüm düşmanlığa rağmen bu stratejiyi Türkiye’nin her yerinde başarıya ulaştırdık. Bu sayede Türkiye 1 Nisan sabahı umuda uyandı.
“Şimdi yeniden tüm Türkiye halklarına, emekçilerine, kadınlarına sesleniyoruz; faşizme karşı omuz omuza mücadele etmek, bu ceberrut iktidarı geriletmek istiyor musunuz, AKP-MHP blokunu bir kez daha yenmek istiyor musunuz? Onun yeri bu annelerin yanıdır. Onun yeri tecride karşı çıkmaktır, savaşa karşı çıkmaktır. İşte o zaman demokrasi mücadelesinde buluşulur. İşte o zaman demokrasi ittifakı gerçek bir ittifak olur bu Cumhur ittifakının karşısına dikilir.
"Demokrasi ittifakı seçeneğini yaratıyoruz"
“Biz Türkiye’ye bir kez daha bir seçenek yaratıyoruz. Demokrasi ittifakı seçeneğini yaratıyoruz. Bu seçenek kadınların, gençlerin, emekçilerin buluşacağı bir seçenektir. Bu seçenek çoğulcu, laik, demokratik bir cumhuriyetin seçeneğidir. Bu seçenek hep birlikte var edeceğiniz onurlu barışın seçeneğidir. Şimdi bu seçenekte buluşma zamanı. 23 Haziran sadece bir belediye başkanlığı seçimi değil, bir demokrasi referandumudur. O demokrasi referandumunda Türkiye halkları, toplumsal muhalefet tüm samimiyetiyle, mutlaka ama mutlaka buluşmalıdır. Bu buluşma gerçekleşirse belediye başkanlığı da, meclis üyeliği de kazanılır. Ama bunlardan öte Türkiye’nin demokrasi yolu açılır, barış yolu açılır, İmralı’nın yolu açılır. Gelin cesur olun, faşizm korkudan beslenir. Gelin bu korkuyu hep birlikte yıkalım. Gelin hep birlikte tecride ve savaşa son verelim.”