HÜLYA KARABAĞLI - T24/Ankara
Genelkurmay arşivinden çıkan ve Seyit Rıza, idamından yaklaşık 5 ay önce Milletler Cemiyeti’ne “Dersim’de 3 milyon Kürt yaşıyor. Ciddi eziyet var” diye mektup yazdığı iddia edildi. Milletler Cemiyeti’nin bu duruma el koymasını istiyor. TBMM Dersim Araştırma Komisyonu Üyesi CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, T24’e, “Bu, orijinal bir belge ise, mektubun Milletler Cemiyeti’ne ulaşmadığı anlaşılıyor. Mektubun orijinal olup olmadığı mutlaka incelenmeli” diye konuştu.
Seyit Rıza’nın mektubu Genelkurmay Başkanlığı’nın TBMM’ye gönderdiği 10 bin adet arşivinden sadece biri. Arşivde, Seyit Rıza ile ilgili çok sayıda belge olduğu tahmin ediliyor. CHP’li Aksünger, Osmanlıca yazılan mektubun orijinal olup olmadığının iyice incelenmesi gerektiğine dikkat çekti. “Mektuba bakılınca, Seyit Rıza’nın entelektüel üslubu dikkat çekiyor. Bu da ne kadar gerçekçi” diyen Aksünger, “Bu belgenin orijinal olup olmadığını BM’den sormalıyız. Arşivden böyle bir belgenin çıkması, Seyit Rıza’nın mektubunun yerine ulaşmadığını gösteriyor. Ailesi ve yakınlarının ellerinde Seyit Rıza’ya ait belgelerin olup olmadığı sorulmalı ve yazı karakterine bakılmalı” diye konuştu.
Seyit Rıza’nın mezar yeri bilinmiyor
1937'deki Dersim isyanındaki kanlı çatışmalardan sonra barış görüşmeleri yapmak üzere Erzincan'a çağrılmış, bu görüşmeye giderken yolda 5 Eylül 1937'de 72 isyancı ile birlikte tutuklanmıştır. 5-13 Eylül 1937'de Elazığ’da askeri mahkemede yargılanarak bölücü terör örgütü kurmak suçundan idam cezasına çarptırılmıştır. 15 Kasım 1937 tarihinde Elazığ Buğday Meydanı'nda infazı gerçekleşti. Seyit Rıza’nın mezar yeri hala bilinmiyor.
Seyit Rıza'nın idamı İhsan Sabri Çağlayangil'in anılarında şöyle aktarılıyor:
“Seyit Rıza, sehpaları görünce durumu anladı. ‘Asacaksınız’ dedi ve bana döndü: ‘Sen Ankara'dan beni asmak için mi geldin?’ dedi. Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü. Savcı, namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk. ‘Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz’ dedi. Seyit Rıza'yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti. "Evlâdı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir" dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi... Seyit Rıza asılırken ileride oğlunun da sesi geliyordu: ‘Kulun kölen olam. Sığırtmacın olam. Gençliğime acıyın, öldürmeyin beni!’”