Medya

"Sevr'in 'kadın satışı', 'asma biti' yahut 'kuş' maddelerini bilir misiniz?"

Murat Bardakçı: Türkiye'ye 'ilkel' ve 'mutlaka medenîleştirilmesi gereken bir sürü' nazarı ile bakıyorlardı

23 Aralık 2016 15:30

Habertürk yazarı Murat Bardakçı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Ülkemizi sürekli tehdit altında tutanlara karşı artık duramazdık, gereğini de yapıyoruz. Eğer durmaya kalkarsak kendimizi bulacağımız yer Sevr şartlarıdır" ifadesiyle ilgili olarak "Türkiye’de 'Sevr' dendiğinde akıllara sadece memleketin parçalanmasını öngören, İzmir’i ve Boğazlar’ı elimizden alan, Doğu’da bir Ermenistan kuran ve Anadolu’yu nüfuz bölgelerine ayıran uğursuz bir anlaşma gelir. Ama dayatılan bu anlaşmanın üzerinde durmadığımız öyle maddeleri vardır ki, Birinci Dünya Savaşı’nın galiplerinin Türkiye’ye 'ilkel' ve 'mutlaka medenîleştirilmesi gereken bir sürü' nazarı ile baktıkları gösterir" dedi. 

Murat Bardakçı'nın "Sevr'in 'kadın satışı', 'asma biti' yahut 'kuş' maddelerini bilir misiniz?" başlığıyla yayımlanan (23 Aralık 2016) yazısı şöyle:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün yaptığı konuşmada Sevr Anlaşması’ndan bahsedip “Dünyanın ve bölgemizin yeniden yapılandırılmaya çalışıldığı şu kritik dönemde eğer durmaya kalkarsak kendimizi bulacağımız yer, Sevr şartlarıdır” dedi...

10 Ağustos 1920’de imzaladığımız ve tam bir utanç vesikası olan ama uygulanmasına milletçe mâni olduğumuz Sevr üzerindeki tartışmalar 94 seneden buyana hâlâ devam ediyor. “Sevr’in Türkiye için Lozan’dan daha iyi şartlar getirdiğini” iddia eden dar bir çatlaklar güruhunu ciddiye almak zaten akıl kârı değil ama anlaşma metnini zahmet buyurup bir defa olsun okumadan, hattâ metnin ilâvesi olan Anadolu’nun taksimi haritalarına bile bakmadan sadece “üstad” geçinip menfaat sağlama uğruna Sevr ile Lozan’ı mukayese edenlerimiz bugün de mevcut...

Anlaştıkları tek nokta

Bizde pek dikkat edilmemiştir: Sultan Vahideddin ile Mustafa Kemal Paşa’nın üzerinde görüş birliğine vardıkları tek konu, Sevr’in milletin başına tam bir belâ olduğudur. Sultan Vahideddin anlaşmadan “musibetler mecmuası” diye bahseder, metni eline ilk aldığında “keskin bir acı ve korkulu bir ürperti hissettiğini” yazar ve tasdik etmediğini, etmesi gerektiği takdirde de tahttan feragate karar verdiğini söyler. Mustafa Kemal’in Sevr hakkındaki sözlerini burada nakletmeme ise gerek yok, merak edip aradığınız takdirde kolayca bulabilirsiniz.

Türkiye’de “Sevr” dendiğinde akıllara sadece memleketin parçalanmasını öngören, İzmir’i ve Boğazlar’ı elimizden alan, Doğu’da bir Ermenistan kuran ve Anadolu’yu nüfuz bölgelerine ayıran uğursuz bir anlaşma gelir. Ama dayatılan bu anlaşmanın üzerinde durmadığımız öyle maddeleri vardır ki, Birinci Dünya Savaşı’nın galiplerinin Türkiye’ye “ilkel” ve “mutlaka medenîleştirilmesi gereken bir sürü” nazarı ile baktıkları gösterir.

Meğerse ne halde imişiz!

Metnin değişik yerlerinde geçen ve Türkiye’den yerine getirmesi istenen bu yükümlülüklerden bazılarını sıralayayım:

- Otomobillerin uluslararası dolaşımını kabul edecektir.

- Beyaz kadın ticaretini yasaklayıp önleyecektir.

- Güçlü etkisi olan ilâçların formüllerini birleştirecektir.

- Ticarî istatistikleri biraraya getirecektir.

- Hastahane gemilerini liman vergileri ile harçlardan muaf tutacaktır.

- Deniz kazaları, yardım ve kurtarma ile ilgili kuralları birleştirecektir.

- Filokseraya’ya, yani asma bitlerine karşı tedbir alacaktır.

- Denizaltı kablolarını koruyacaktır.

- Uluslararası Tarım Enstitüsü’nün kurulmasını kabul edecektir.

- Fransa, Belçika ve Hollanda topraklarında akan Escault Nehri’nde sefer yapan gemilerin ödedikleri geçiş harçlarının geri alınmasını kabul edecektir.

- Gümrüklü eşya taşıyan vagonların kapılarını kurşunla mühürleyip kapatacaktır.

- Uluslararası Kamu Sağlığı Kurumu’nu tanıyacaktır.

- Tarıma faydalı kuşları koruyacaktır.

- Türk vatandaşı olmayan sanatçıların telif haklarını tanıyıp himaye edecektir.

- Uluslararası yolculuklardaki yük katarlarının teknik sistemini sürekli fren aygıtının işlemesine engel olmayacak hâle getirecektir.

- Tarihî eser bulmak maksadıyla izinsiz kazıları yasaklayacak, yapanları cezalandıracaktır.

- Anlaşmanın imzalanmasının ardından Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılan bölgelerde 1914 Ağustos’undan önce çıkartılan bütün tarihî eserleri iade edecektir.

- Mültecilerin taşıdıkları eşyayı hiçbir şekilde denetlemeyecektir.

- Zehirli gazlar ile alev makinelerinin imâlini yasaklayacaktır.

Sevr’den önce Türkiye’de sanki hiç durmadan kadın pazarlanıyormuş, her tarafı asma biti basmış, hazine avcıları etrafı köstebek yuvasına çevirmiş yahut memleket hastalıklardan kırılıyormuş gibi...

Dolayısı ile Sevr’in maddelerini bir zahmet mutlaka okuyun ve hâlâ devam eden “Sevr-Lozan” tartışmasının nasıl bir saçmalıktan ibaret olduğunu bizzat farkedin!