Habertürk yazarı Sevilay Yükselir, "Anadolu Alevilerinin, Halep'te yaşananların katliamının müsebbibi olan İranlı Şii milislerin uzantısı gibi gösterilmek istendiğini" ileri sürerek "Amaçları da gerçekte ne Halep’te yaşanan katliama karşı duruş sergilemektir ne de Halep’te masumlara ses vermektir. Amaçları kesinlikle fitnedir ve bizleri birbirimize düşürmektir" dedi. "1980 öncesi en çok yumruklanan yumuşak karnımızdı bu alan" diyen Yükselir "O dönem neler olduğunu unutmayalım. O yüzden en hassas noktalarımızdan biri olan mezhep meselesiyle ilgili her daim tetikte olalım" görüşünü savundu.
Sevilay Yükselir'in "İşte böyle bir şey; bir, diri ve iri olmak!" başlığıyla yayımlanan (16 Aralık 2016) yazısı şöyle:
Başbakan Binali Yıldırım’ın teröre karşı ortak tavır sergilemek gayesiyle yaptığı çağrıya muhalefetin 2 önemli partisinin destek vermesi, bugünlerde en çok ihtiyaç duyduğumuz tablolardan biriydi.
3 liderin görüşme sonrası yaptığı ortak açıklama, nereden gelirse gelsin, ne amaç taşırsa taşısın, nereye hizmet ederse etsin terörün tamamına verilen en güzel cevaptı bence.
Çünkü terörün verdiği acı sadece kahpece öldürülen insanların ailelerini ya da ülke yönetiminde sorumluluğu olan iktidarı değil, hepimizin canını yakıyor.
Korkmuyoruz ama şu gerçek ki, her terör olayı sonrası verdiğimiz kayıplara bakıp dua ediyoruz; “Bir dahaki sefere bizim kapımızı çalmasın” diye...
Çünkü lanet terörün kimi, nerede, nasıl yakalayacağı belli olmuyor. O nedenle her daim mecburuz, tıpkı o tablodaki gibi bir olmaya, diri olmaya, iri olmaya ve hep kardeş olduğumuzu vurgulamaya!
Şahsen ben, kendi adıma, bu ülkenin bir yurttaşı olarak bu ortak tepki için teşekkür ediyorum 3 lidere de. Ve bu tablonun devamının da bir zorunluluk olduğuna inanıyorum. Çünkü biz ancak böyle aşabiliriz kötü geçen bu günleri. Böyle bozabiliriz Türkiye üzerinde oynanan kalleş oyunları.
Provokasyona dikkat!
Önceki gün Halep’te yaşanan trajediyi kınarken Türkiye’deki Alevi vatandaşlara öfke kusan ve alakasız bir biçimde Alevileri, katliamın sorumluları Esad ve İranlı Şii milislerle bir tutan akademisyenden bahsetmiştim.
Anadolu insanını alenen birbirine kırdırma amacı taşıyan o akademisyen, ben yazıyı gazeteye gönderdikten sonra görev yaptığı üniversiteden açığa alınmış.
Bir kere bu hızlı tavrından dolayı söz konusu üniversite yönetimini tebrik ediyorum. Bir soruşturma başlatıldı mı bilmiyorum, ama hangi taraftan olursa olsun, kim tarafından yapılırsa yapılsın devletin buram buram provokasyon kokan bu tip girişimlere kesinlikle sessiz kalmaması lazım.
O akademisyenin sadece açığa alınmış olması yeterli değil! Hakkında kesinlikle hukuki bir işlem başlatılması da zorunluluktur. Çünkü yazdıkları yenilir, yutulur şeyler değildi. Allah muhafaza... Akademisyenin yazdıklarını ciddiye alıp ondan hareketle bir girişimde bulunacak aklıevvellerin yaratacağı tahribatı çok zor öderiz.
Unutmayalım, bu ülkenin önemli fay hatlarından biridir mezhep meselesi. Daha önce defalarca bunun üzerinden ülkeyi bölmeye, parçalamaya, hatta yok etmeye dönük girişimler oldu. 1980 öncesi en çok yumruklanan yumuşak karnımızdı bu alan. O dönem neler olduğunu unutmayalım. O yüzden en hassas noktalarımızdan biri olan mezhep meselesiyle ilgili her daim tetikte olalım.
Bu arada bir bilen, işin içinde olan biri olarak bir not düşmek istiyorum huzurlarınızda... Anadolu Aleviliği bambaşka bir felsefedir. Ne Suriye’deki Nusayrilikle alakası vardır, ne de İran’daki Şiilik mezhebiyle. Aksine İran rejimine karşı Anadolu Aleviliğinin bakış açısı çok ama çok olumsuzdur. İran rejimini her daim laiklik açısından büyük bir tehlike olarak kabul eder ve bilirsiniz Türkiye’de katı bir dindarlaşma olacağı ihtimaline tepkisini göstermek istediğinde de klişeleşmiş, “Türkiye, İran olmayacak!” sloganını tekrar eder.
O nedenle kim ki Halep’te yaşanan katliamın müsebbibi olan İranlı Şii milisleri, sayıları milyonlarca olan Anadolu Alevilerini onların bir uzantısı gibi göstermek istiyor, biliniz ki onlar haindir ve amaçları da gerçekte ne Halep’te yaşanan katliama karşı duruş sergilemektir ne de Halep’te masumlara ses vermektir. Amaçları kesinlikle fitnedir ve bizleri birbirimize düşürmektir!