Sevilay Çelenk, dün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Cumhurbaşkanlığı 2024 yılı bütçe görüşmelerinde; "Medya kalmadı ki, medya patronu kalsın. Medya kalmadı, ana akım medya yok, 20'si aynı manşetle çıkan gazete, 15'i aynı anda naklen yayın yapan televizyonlar var. Bunların hepsi AKP televizyonları, AKP gazeteleri. Medya patronu kalmadı diyorsunuz; Fahrettin Altun var artık, bunlara gerek yok" dedi. Çelenk, T24 yazarı Tuğrul Eryılmaz'ın sürekli basın kartının iptal edilmesini de komisyona taşıdı, "47 yıllık gazeteci Tuğrul Eryılmaz nasıl bir gazetecilik yapıyor da kartı iptal ediliyor?" diye sordu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, bugün Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşlarının bütçeleriyle 2024 yılı Gelir Bütçesi, 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2022 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin maddeleri görüşüldü. Görüşmelerde söz alan HEDEP Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, şunları kaydetti:
"Bir iletişimci olarak, İletişim Başkanlığı'nın neresinden konuşmaya başlayacağımı bilemez haldeyim"
Milletvekili Orhan Yegin diyor ki, 'Medya patronu kalmadı bizim dönemimizde. Dinç Bilgin, Turgay Ciner, Aydın Doğan kalmadı.' Gerçekten bravo yani bunu söylemek için sahiden ciddi bir izan sorununun olması gerekiyor. Medya kalmadı ki medya patronu kalsın. Ana akım medya kalmadı dediğim zaman bunun anlamı kavranmadığı için, kavranamayacağı için bu cümleler bu kadar rahatlıkla ceplerinizden çıkarılıyor. Medya kalmadı, ana akım medya yok, 20'si aynı manşetle çıkan gazete, 15'i aynı anda naklen yayın yapan televizyonlar var. Bunların hepsi AKP televizyonları, AKP gazeteleri. En çeşitli yayını en geniş kamuya ulaştırması gereken ana akım medya diye bir şey söz konusu değil.
"20 gazete aynı manşetle çıkıyor, 15 televizyon aynı anda yayın yapıyor; hepsi AP televizyon ve gazeteleri"
Nasıl bir örnek vereyim size? Şirin Payzın'a tahammül edememiş bir medya yapılanmasıyla karşı karşıyayız. Şirin Payzın başarılı bir televizyonculuk yaptı, herhangi bir şey ima etmiyorum ama olabilecek en az angaje, herhangi bir siyasete en az angaje isimlerden birisi, ona tahammül edilemedi, Cüneyt Özdemir'e tahammül edilemedi. Öyle beğendiğim, özel olarak öne çıkardığım isimler değil. Bunlar yok, bunların olmadığı bir medyadan konuşuyoruz. Sonra da gelip burada böyle cebinizden laflar saçıyorsunuz ortalığa, gazete patronu kalmadı, medya patronu kalmadı. Evet, Fahrettin Altun var artık, İletişim Başkanlığı var, bunlara gerek yok.
Kendiniz yeniden yapılanırken gerçekten bir kırımdan geçirdiğiniz Anadolu Ajansı'nın başkanını bile tutamadınız. 1920'de kurulmuş Anadolu Ajansı'nı, 100 yılı aşmış bir kurumu baştan dizayn ederken oradaki bütün yetenekli, gazeteciliğin etik kodlarını, referanslarını oluşturmuş bir gazetecilik pratiğinin eksiğine gediğine rağmen oluşturulmuş bir Ajansı. Bütün bunları tasfiye ettikten sonra, onu bile tasfiye ediyorsunuz. Bir kurum yönetiyor İletişim Başkanlığı Cumhurbaşkanıyla birlikte, medya böyle bir medya. Dolayısıyla da bu söylediklerinizin hepsini büyük bir talihsizlik olarak görüyorum.
"47 yıllık gazeteci Tuğrul Eryılmaz nasıl bir gazetecilik yapıyor da kartı iptal ediliyor"
Basın kartları meselesi var. Bir tek örnek vereyim. 70 yaşındaki 47 yıllık gazeteci Tuğrul Eryılmaz'ın basın kartını bile iptal ettiniz. Tuğrul Eryılmaz nasıl bir gazetecilik yapıyor da bu bile iptal ediliyor. Gidip gerçekten bakmanızı isterim, bu isimlerden haberdar olmanızı isterim. Basın kartlarıyla ilgili çok muğlak kriterler, kamu güvenliği gibi, getirdiniz ve buna göre, zaten iş birliği içinde olduğunuz bütün bir yargıyla birlikte kolaylıkla bu kartları iptal ediyorsunuz.
Geçen yıl öngörülen bütçesi bu yıl iki katına çıkarılmış olan İletişim Başkanlığı ne yapıyor? Kendisine bakarsanız, afili sözcüklerle kamu diplomasisi yapıyor, işte, Türkiye'yi bir marka yapmaya çalışıyor fakat aslında yapılan şey gerçekten de AKP iktidarının bekası için, bu bekayı bütün Türkiye'ye Türkiye'nin bekası olarak yutturmak için medya alanını dizayn etmektedir ve bu o kadar komplike yollarla yapılıyor ki medyaya TMSF aracılığıyla el konulurken devlet bankalarından 750 milyon dolar gibi paralar çekilip damat Albayrak'a Sabah ve ATV Grubu devrettirilirken, onun CEO'luğunu yaptığı gruba devrettirilirken olan şey budur."