Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın oğlu Serdar Denktaş, bağımsız cumhurbaşkanı adayı olarak katılacağı “adadaki seçimlere bugüne kadar hiç olmadığı seviyede müdahale olduğunu, neredeyse ‘vatan haini’ ilan edileceğini” söyledi.
KKTC’de 11 Ekim Pazar günü yapılacak seçimlerin arifesinde T24’e açıklamalarda bulunan Denktaş, “Ankara’da yapılan müdahalelerin tek bir aday üzerinde birleşmiş durumda olduğunu” ifade etti. Müdahalelerin sadece Ankara’dan gelmediğine işaret eden Denktaş, “Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’in açıklamalarının da bir başka aday olan mevcut Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı destekler nitelikte olduğu” görüşünü dile getirdi.
Denktaş’ın adını telaffuz etmediği “Ankara’nın desteklediği adayın” mevcut Başbakan Ersin Tatar olduğu, Beştepe’nin Tatar’ı destekleyen girişimlerde bulunduğu çok sayıda yorum ve habere konu oldu.
Seçimlere 11 adayın katıldığına dikkat çeken Denktaş, yapılan baskılar sonucunda bir aday kazanırsa “Türkiye’yi sevenlerin kazanmış olacağı”, diğer adaylar kazanırsa ise “Türkiye’yi sevmeyenlerin kazanmış olacağı” türünde yanlış bir algı yaratılmasını eleştirdi.
“Sadece Ankara’nın istediğini destekleyenler ‘Türkiye’yi sevenlerdir’ gibi bir ayrım beni bir Denktaş olarak ‘Türkiye’yi sevmeyenler’ kapsamına sokmaktadır” diyen Denktaş, “Öncü Cumhurbaşkanı Denktaş’ı Türkiye’den, ‘Git vatanında konuş’ diye gönderen zihniyet, şimdi beni bunlarla suçluyor, neredeyse vatan haini ilan edecek. Bunu Kıbrıs Türk halkı kabullenemez. Bizi bu şekilde ayırmak KKTC’ye yapılabilecek en büyük kötülüktür” görüşünü dile getirdi.
Denktaş, “kapalı Maraş’ın tamamının ilerleyen zamanlarda atılacak adımlarla açılmasının sağlanabileceğini, ancak seçimlere kurban edilerek sadece kıyı şeridinin açıldığını” vurguladı. Ankara’nın desteğini alan adayın “KKTC’nin en güçlü, en teşkilatlı partisinin adayı” olarak seçime girdiğini söyleyen Denktaş, ancak yapılan baskıların bu kişiye desteği azalttığını savundu.
KKTC hükûmetlerinde Başbakan Yardımcılığı, Dışişleri, Maliye ve Ekonomi bakanlıkları ile Demokrat Parti Genel Başkanlığı’nı üstlenen Serdar Denktaş’ın, Denktaş’ın T24’ün sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
‘Bugüne kadar hiç olmadığı şekilde bir müdahale var’
Kapalı Maraş’ın seçimlerin arifesinde açılması kararını değerlendirebilir misiniz? Seçimlere etkisi ne olacak? Bu kararın arkasında ne var ve neden seçimlere günler kala alındı?
Maraş konusu önemli bir konudur. Böylesine bir şekilde seçimlere kurban edilmemeliydi. Gelecekte atılabilecek adımlar tüm Maraş’ın kullanımını sağlayabilirdi. Şimdi sadece seçim propagandası olarak sahili biraz genişletme yönünde bir adım atıldı. Bunun karşılığında Avrupa ve Birleşmiş Milletleri de karşımıza dikmiş olduk. Maraş’ın tamamının açılması konusu en iyi ihtimalle ötelenmiş olacak Buna gerek yoktu. Oturur konuşurduk, atılacak adımlar belirlenirdi. Kurban edildi. Şikayetimiz bu. İşin doğrusu yapılanlar destek verilmek istenen adayın da işine yaramış değil.
Sizce seçimlere Türkiye’den veya başka bir yerden bir müdahale söz konusu mu?
Seçimlere bugüne kadar hiç olmadığı şekilde bir müdahale var. Sadece Ankara’dan değil, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nden de başka bir adaya doğru yönlendirmeler var. AB ve BM’den gelen açıklamalar mevcut cumhurbaşkanına destek verici nitelikte. Ankara’dan gelenler bir adayın üzerinde birleşmiş durumda.
‘Bizi bu şekilde ayırmak KKTC’ye yapılabilecek en büyük kötülüktür’
11 aday var, bunun 6’sı ciddi aday olarak öne çıkmış insanlar. Ama öyle bir noktaya geldik ki bir kişiyi seçerse veya ikinci tura bırakırsa bu ülke, “Türkiye’yi sevenler kazanmış” olacak. Bir başkasını seçerse “Türkiye’yi sevmeyenler kazanmış” olacak. Kıbrıs Türk halkına böyle bir ayrımı yaptırma hakkı kimsede olmamalıydı. Çünkü bu halk Türkiye’ye gönülden bağlıdır. Ama Ankara’nın istediği aday dışındakileri destekleyenler “Türkiye’yi sevmeyenlerdir”, sadece Ankara’nın istediği “Türkiye’yi sevenlerdir” gibi bir ayrım, beni örneğin bir Denktaş olarak “Türkiye’yi sevmeyenler” kapsamına sokmaktadır. “Bu toprakları vatan bellemeyen” kapsamına sokmaktadır. “Bu devlete inanmayan” kapsamına sokmaktadır. Öncü cumhurbaşkanı Denktaş’ı Türkiye’den, “Git vatanında konuş” diye gönderen zihniyet, şimdi beni bunlarla suçluyor, neredeyse vatan haini ilan edecek. Ben bunu kabullenemem. Bunu Kıbrıs Türk halkı kabullenemez. Bizi bu şekilde ayırmak KKTC’ye yapılabilecek en büyük kötülüktür.
'Basını da susturmaya çalışıyorlar'
KKTC’de yayımlanan Özgür Gazete’nin manşetindeki fotoğrafları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın basın danışmanının KKTC Başbakanı ve cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar’ın da içinde bulunduğu bir heyetle bir araya geldiğine dair fotoğraflar vardı…
Bu bir gazetemizin takip edip ortaya çıkardığı bir olay. Ama burada Türkiye’den bir heyet olduğu biliniyordu. Bir aday için seçim çalışması yapıldığı iddiaları da vardı. Bu fotoğraflar bahsi geçen iddiaların kanıtıdır. Hemen ardından desteklenen aday konumunda olan kişinin basın danışmanının “Ülkede yabancı istihbarat kol geziyor, fotoğraflar çekiyor” diye bir açıklaması oldu. Yabancı istihbarat değil, iki genç gazetecinin çabaları sayesinde ortaya çıkmış bir haber. Basını da susturmaya çalışıyorlar. KKTC gerçekten demokrasisi ile övünen bir ülke iken şimdi demokrasimize karşı yapılan bu tür girişimler zarar veriyor. Bunun kimseye bir faydası olmayacak.
‘Oy satın alıyorlar, yoksullar satılık değil muhtaçtır’
Sizin bankalardan yapılan ‘yoksulluk yardımı’ ile ilgili de bir uyarınız oldu...
Yoksullara ve engellilere yönelik her ay maaş yatar bu ülkede. Bugün aniden dün akşam gelen talimatlarla bir bankadan bu hesaplara ek bir ödeme çıkarıldı. Öbür gün seçimimiz var. Bu ödeme ‘İşte bakın biz sizi düşünüyoruz, oyunuzu bizim istediğimiz tarafa yönlendirin’ girişimidir. Başka hiç bir şey değil. Oy satın almanın başka bir yöntemi. Bu insanlar satılık değil, muhtaçtır. İki gün sonra, bir hafta sonra bu yardımlar yapılsaydı, bir ay önce bu yardımlar yapılmış olsa teşekkür edebilecektik.
‘Özgür olsak o adayın kazanma şansı olmayacaktı’
7-8 aydır susuzluktan kıvranıyoruz. Seçim öncesi suyun getirilmesi ve bunun da seçimler için kullanılması Türkiye’ye teşekkür edebilmekten geri tuttu bizi. Bu girişimler neye hizmet ediyor anlamak mümkün değil.
Özgür bir şekilde demokrasimizi yaşamak istiyoruz. Eğer özgürce yaşamamıza izin verilmiş olsaydı o adayın kazanma şansı olmayacaktı. Şu anda maalesef kazanma şansı var.
Bu bahsettiğiniz desteğin (yoksulluk maaşına yapılan ek ödeme) arkasında kim var?
Başbakanlığı yürüten arkadaştan (Ersin Tatar / T24) bahsediyorum.
Türkiye’den ve uluslararası kurumlardan baskıdan söz ettiniz. Bu bahsettiğiniz müdahaleler seçim sonuçlarını etkileyecek mi sizce?
Etkilememesi için elimizden geleni yapıyoruz. Bunun dışında bir sonuç almak zorundayız Kıbrıslı Türkler olarak. Özgür iradesine sahip çıkan bir halk olduğumuzu göstermek için yapmalıyız bunu. Bügün bu yapılanlar da Türkiye’ye yönelik sevgimizi asla yok etmez. Bu yapılanlar bugün birileri tarafından yapılır. Yarın onlar oradadır, değildir; onu Türkiye halkı bilir. Ama biz buradayız, burada yaşayacağız. Kendi ülkemizde bu baskılarla yol kat etmemeliydik.
‘Baskılar, Ankara’nın desteklediği adayı geri düşürdü’
Ankara’dan bir adaya çok ciddi destek olduğundan bahsettiniz. Bu adayı sizce Ankara’nın desteği mi öne çıkardı?
Bütün bu baskılar aslında geriye düşmesine neden oldu. KKTC’nin en güçlü, en teşkilatlı partisinin adayı olarak girdi seçime. Ama oldukça geriledi. Çünkü kendi partisindekiler de bu baskıya tepki gösterebilmektedir. Geriye düşmüş durumda.
Başka başka yöntemlerle de ona seçim kazandırılırsa düşünülmesi gereken şudur: Bu durumda oraya oy vermeyen insanlar nasıl bir noktada bırakılacak? Gerçekte kim kazanmış olacak? Çünkü yüzde 30 oy alsanız bile yüzde 70 sizin istemediğiniz tarafa oy vermiş olacak. Bu, bu ülke için kötülükten başka bir şey değildir.