TİP Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, Meclis'e çocuk yoksulluğu konusunda çağrıda bulunurken, "İlk işimiz buna çare bulmak olmalı" dedi.
Halk TV'de gazeteci İsmail Küçükkaya’nın “Yeni Bir Sabah” programına konuk oldu. Kadıgil, okullarda bir öğün ücretsiz yemek verilmesine ilişkin kanun teklifini değerlendirdiği programda partilere çağrıda bulunarak, “Biz Türkiye İşçi Partisi olarak buradan çağrı yapıyoruz. Biz Meclis açıldığında ne yapacağız? Hangi gündemle toplanacağız? Yine AKP- MHP seçimi nasıl kazanır diye formüler içeren bir torba teklifi mi görüşeceğiz? Yoksa muhalifin sesini nasıl kısarız görüşmeleri mi yapacağız? Yine hangi patrona nasıl teşvik verebiliriz yasalar icat edeceğiz? Çocuklarımız yatağa aç giriyor. Bütün gün susuz geziyor ve bu sorunu bir nebze de olsa halledebiliriz. Tam gün eğitim veren tüm devlet okullarında çocukların sağlıklı beslenebilmesi için bir öğün ücretsiz yemek verilsin ve sınırsız temiz su bulunsun. Aslında o kadar basit ki. Kanun teklifini yazıp meclise gönderdik. Sıraya alacaklar, komisyona indirecekler. Yasalaşması için sadece yeter sayıda elin kalkması gerekiyor hepsi bu. Gelin çocuk yoksulluğunu yok etmek için çalışalım” dedi.
TIKLAYIN - TİP'li Kadıgil, okullarda 'bir öğün ücretsiz yemek dağıtılması' için kanun teklifi verdi: "Çocuklar hem aç hem eğitimsiz"
"Her dört çocuktan biri beslenememekten aşırı zayıf"
Türk Aile Hekimleri tarafından yapılan araştırmanın çarpıcı sonuçlarını paylaşan Kadıgil, araştırmaya göre ilköğretime giden her dört çocuktan birinin kilosunun aşırı düşük olduğuna dikkat çekti ve araştırmanın yapıldığı kız çocuklarının yüzde 85’inde, erkek çocuklarının ise yüzde 65’inde kansızlık probleminin olduğu bilgisini paylaştı.
Kadıgil şöyle devam etti:
"Devletin bir yükümü var, acil önlem! Biz bu devleti niye kuruyoruz? Barınalım diye, beslenelim diye, eğitim, sağlık hizmetleri alalım diye… Bizim çocuklarımız yatağa aç giriyor. Susayınca su alamıyor. Dün Antalya’dan bir veli yazdı bana. 32 derece sıcakta ilkokul üçüncü sınıf öğrencisi cebinde su alacak parası yok. Çocuk o sıcakta susuz bir şekilde oturuyor. İktidar ne yapıyor? Sağlık Bakanlığı ne yapıyor?"
"Kaynak bizim kaynağımız ama suyu parayla satın alıyoruz"
İçme sularının pet şişelerde ücretli olarak satılmasına da tepkisini dile getiren Kadıgil, "Musluklardan temiz su içemiyoruz. Bu su kaynakları bizim kaynağımız, suyu parayla satın alıyoruz. Toprak bizim toprağımız, o topraktan su çıkıyor. O suyun başına şirket oturuyor ‘Burası bundan sonra benim’ diyor. O suyu beş liraya pet şişeye koyup sana, bana, çocuklara satıyor. Sonra çocuklar okulda susuz kalıyor. Dünyada bundan saçma bir şey olabilir mi?" diye konuştu.
"Yoksulun çocuğuna para vermeyi değil, zenginin dolarına faiz vermeyi seçiyorlar"
Ülke kaynaklarının, bu hizmeti karşılamaya yeterli olacağının altını çizen Kadıgil, "Kur Korumalı Mevduat sisteminin bize beş aylık maliyeti 60 milyar TL’yi buldu. Sene sonuna kadar 250 milyar TL’yi bulacağını düşünüyoruz. Kaynak soruyorlardı ya, alın size kaynak. Yani sadece zenginlerin dövizine hazineden pay ayırmasan her okul çocuğuna bir değil iki öğün yemek verecek gücü var bu devletin. AKP yoksulun çocuğuna para vermeyi değil zenginin dolarına faiz vermeyi seçiyor" şeklinde konuştu.
"Maarif vakfı paralel bakanlıktır"
Programın devamında Maarif Vakfı’na ayrılan milyarca kaynak ve imtiyazlardan bahseden Kadıgil, şu sözleri kaydetti:
"AKP 20 bin köy okulunu kapattı. Gencecik öğretmen arkadaşlarım atanamadıkları için intihar ediyor. Maarif Vakfı eliyle yurtdışında 8 bin öğretmen istihdam ediliyor. Ben bunu nasıl meşrulaştırabilirim? Vakıf, Sayıştay denetiminde bile değil. Yönetim kurulu üyelerine bakın, tümü emekli AKP milletvekili ya da seçilememiş, atanamamış AKP’liler. Maarif Vakfı’na sadece geçen sene TBMM’den verilen bütçe 1 milyar 231 milyon TL! Bu bir paralel Milli Eğitim Bakanlığı kurmaktır."
"Sistematik bir laiklik sorunuyla karşı karşıyayız"
Kadıgil, çocukların ve gençlerin İmam Hatip Liselerine ve İmam Hatip Ortaokullarına gitmeye mecbur bırakılmalarına “Mahallede çocuğu gönderecek bir tane düzgün lise yok. Her yer İmam Hatip oldu. 20 yılda İmam Hatip sayısı yedi kat arttı” diyerek tepki gösterdi.
Üniversite öğrencilerinin barınma krizinden de bahseden Kadıgil, öğrencilerin cemaat ve tarikat yurtlarına sistematik bir şekilde muhtaç bırakıldıklarını söyleyerek “Tüm bunların hepsi aslında ne bir barınma sorunu, ne bir eğitim sorunu, ne bir beslenme sorunu, ne de bir ulaşım sorunu. Bu çok sistematik bir laiklik sorunu. Biz bir laiklik sorunuyla karşı karşıyayız” diye konuştu.
"Yaşadıklarımızı normalleştirmeyin"
Son olarak 4+4+4 eğitim sisteminin uygulamaya geçirilmesiyle birlikte özel okulların sayısındaki artıştan bahseden Kadıgil, şunları söyledi:
“Bu ülkede 4+4+4’ten önce özel okul sayısı 4 bindi. Bu sistem geçtikten sonra son on yılda bu sayı 14 bine fırladı. 56 bin devlet okuluna karşılık 14 bin özel okul var. AKP canla başla çalışıyor ‘devlet okulları kapansın, özel okullara geçelim’ diye. Neden? El kadar bebeler mahallesinde okul olmadığı için, köy karanlığında servise biniyor iki saat yol gidiyor, iki saat yol geliyor. Özel okul diye bir şeyi de kabul etmiyorum. Özel okul diye bir şey olamaz. Parası olan çocuğun daha iyi eğitim alabileceği, parası olmayan çocuğun daha kötü eğitim alacağı bir sistem benim için sistem değil. Biz sosyalistler bunları söyleyince yüzyıllar öncesinde yaşayan romantik insan gözüyle bakıyorlar ama çocukların bugün bu durumda olması bu yaşadıklarımız normal değil, normalleştirmeyin!”