OHAL kapsamında yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname ile (KHK) meslekten ihraç edilen öğretmen Semih Özakça ve akademisyen Nuriye Gülmen, açlık grevi eylemlerinin 230. gününde. Gülmen ve Özakça, açlık grevi sırasında tutuklanarak cezaevine konulurken, geçen cuma günü yapılan duruşmada Semih Özakça'nın tahliyesine, Nuriye Gülmen'in ise tutukluluk halinin devamına karar verildi.
RS FM’de Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle programına katılan Semih Özakça, "Şu anda ani ölüm riskimiz var. Bunu durdurabilecek tek bir seçenek var. O da iktidarın bizi işimize döndürmesi" dedi.
Taleplerinin yerine getirilmesinin çok kolay olduğunu ifade eden Özakça, olayın hükümet kanadından 'tükürdüğünü yalamak' olarak görüldüğünü ifade etti. Özakça, "Biz bu eylemi, sadece sesimizi duyurmak için yapmadık. Çok teferruatlı bir şey istemiyoruz. İşimizi istiyoruz. İsteğimizin yerine getirilmesi çok kolay. Ancak iktidar, olaya, bir kişinin talebini yerine getirmek yerine, 'tükürdüğünü yalamak' olarak bakıyor" dedi.
“OHAL Komisyonu oyalama aracı”
"Hükümetle herhangi bir şekilde, birebir ilişki geliştirmedik" diyen Özakça, KHK ile ihraç edilenlerin başvuru yapmaları için oluşturulan OHAL Komisyonu'na ilişkin ise şunları söyledi:
"OHAL Komisyonu'nu da, bir değerlendirme mekanizması olarak değil, süreci öteleme, oyalama aracı olarak görüyoruz."
"Nuriye zorla müdahale tehdidiyle karşı karşıya"
Özakça, "Nuriye Gülmen şu anda bir zorla müdahale tehdidiyle karşı karşıya. Ben dışarıda olduğum için bu tehdit biraz daha azalıyor. Zorla müdahaleye, açlık grevindekileri yaşayan ölü haline getirmek için yapılacak bir şey olarak bakıyoruz" diye konuştu.
Ani ölüm riskinin oluştuğunu ifade eden Özakça, "Şu anda ani ölüm riskimiz var. Bunu durdurabilecek tek bir seçenek var. O da iktidarın bizi işimize döndürmesi" dedi.