Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Reina'daki terör saldırısını düzenleyen saldırganla ilgili olarak "DAEŞ açıklamasında teröristin, ‘askeri birimden’ olduğunun altı çiziliyor. DAEŞ’in ‘askeri birimi’ içerisinden özel olarak seçilmiş bir terörist" dedi. "Başkanlık sistemini esas alan Anayasa değişikliğinin Meclis’e sunulduğu 10 Aralık günü Beşiktaş saldırısı ile terör örgütleri de kampanyalarını başlatmıştı" ifadesini kullanan Selvi, "PKK’nın başlattığı kampanya DAEŞ’le sürüyor. Kısa vadede bitecek gibi de görünmüyor. DAEŞ militanlarına, bu tür bireysel görünümlü eylemlere ağırlık vermeleri talimatı verilmiş. En azından Cumhurbaşkanlığı referandumuna dek" iddiasını ileri sürdü.
Abdulkadir Selvi'nin "DAEŞ’in askeri biriminden özel seçilmiş" başlığıyla yayımlanan (3 Ocak 2017) yazısı şöyle:
DAEŞ, yılbaşı gecesi Ankara ve İstanbul’da ikiz eylem planlamış. Ankara’daki eylem önlendi.
Ankara’da yapılan operasyonlarla 8 DAEŞ’li harekete geçmeden önce yakalandı. Havaalanları ve meydanlarda yılbaşı kutlaması yapan kalabalıkların içine bomba yüklü araçla saldırı yapılması tehlikesine karşı önlemler alınmış. Berlin ve Nice’te olduğu gibi. O maksatla kamyonların meydanlara girişi belirli bir saatten sonra yasaklanmıştı. Ama saldırı başka bir yerden geldi.
[DAEŞ’in askeri biriminden özel seçilmiş]
Reina’da katliam yapan terörist
SURİYE’DEKİ MESKÛN MAHAL ÇATIŞMALARINDA YETİŞTİRİLMİŞ
Reina’daki kanlı saldırıyı gerçekleştiren terörist, Suriye’deki meskûn mahal çatışmalarında yetiştirilmiş. Suriye’de sıcak çatışmalara girip, canlı hedefler üzerinden savaş deneyimi kazanıyorlar. Saldırganın Reina’ya ateş ederek girmesi, DAEŞ’ın meskûn mahal baskını sırasında kullandığı yöntem.
Keskin nişancı gibi hedef gözeterek ateş açmıyor, sokak savaşlarında olduğu gibi kalçadan atış yapıyordu. İsabet oranı yüksek. Yanında 6 şarjör bulundurmuş. Sadece 28 mermi isabet etmemiş. DAEŞ açıklamasında teröristin, ‘askeri birimden’ olduğunun altı çiziliyor. DAEŞ’in ‘askeri birimi’ içerisinden özel olarak seçilmiş bir terörist. Güvenlik birimleri saldırıdan önce uzun süre keşif yapıldığı görüşünde. Reina’ya gelirken ve saldırıdan sonra kaçarken destek aldığının üzerinde duruluyor. Saldırıda daha çok katliam hedeflendiği için çelik çekirdekli mermi kullanılmış.
Suriye terör örgütlerinin laboratuvarına dönüştü. Bombalı araç eylemleri El Kaide’nin yöntemiydi. DAEŞ ve PKK bunu kullanmaya başladı. Sivilleri uzun namlulu silahlarla tarayarak öldürme ise DAEŞ’in kullandığı bir yöntem. Özel yetiştirilmiş olan terörist henüz yakalanamadı ve hâlâ tehlikeli bir şekilde aramızda dolaşıyor.
Hedef sağ ele geçirmek bağlantıları ortaya çıkarmak
İstanbul polisi bir yandan saldırıyı aydınlatmaya, diğer yandan kaçan saldırganı yakalamaya çalışıyor. İki hedef var.
1- Saldırganı sağ olarak ele geçirmek. Çünkü sağ olarak ele geçirildiği takdirde bağlantıları ortaya çıkarılacak. Belki yeni bir saldırı planı önceden deşifre edilecek. Bölgedeki 71 kamera incelemeye alındı. Teröristin kimliğinin belirlendiği söyleniyor. Orta Asya kökenli olduğu üzerinde duruluyor. Sağ olarak yakalanması için çok yoğun operasyonlar yapılıyor.
2- Yeni bir saldırıya imkân vermeden saldırganı ya da onunla birlikte hareket eden DAEŞ hücresini etkisiz hale getirmek...
Başkanlık sistemini esas alan Anayasa değişikliğinin Meclis’e sunulduğu 10 Aralık günü Beşiktaş saldırısı ile terör örgütleri de kampanyalarını başlatmıştı. PKK’nın başlattığı kampanya DAEŞ’le sürüyor. Kısa vadede bitecek gibi de görünmüyor. DAEŞ militanlarına, bu tür bireysel görünümlü eylemlere ağırlık vermeleri talimatı verilmiş.
En azından Cumhurbaşkanlığı referandumuna dek.
Bakalım hangi süper gücün parmak izi çıkacak
24 Kasım’da Rus uçağının düşürülmesinden sonra Sultanahmet saldırısı ile başlayan bir süreç vardı. Patlamaların arkasında Rusya’nın parmak izleri aranmıştı. Şimdi de Rusya ile yakınlaşmamızla başlayan bir süreç var. Bakanlım bunun ardında hangi süper gücün parmak izleri çıkacak?
Türkiye ile Rusya, Suriye’de yeni düzen kurucular olarak ön plana çıktı. DAEŞ yeni sürecin geldiğini görüyor. Bu saldırının güvenlik boyutu elbette ki çok önemli. Ama sadece güvenlik açısından bakarsak büyük fotoğrafı göremeyiz. Türkiye, bir türbülansın içine sokulmak isteniyor.
Bu girdaptan kurtulmanın yolu uluslararası ilişkilerde, bölgesel ittifaklarda ve siyasi çözümde yatıyor.