Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, “CHP’nin bu haliyle AK Parti karşısında bir alternatif olması mümkün değil. CHP’yi yöneten üst akıl 2015 seçimlerinde AK Parti’nin önünü kesmek için bu kez CHP-HDP ittifakını tezgahlıyor. Hedefleri AK Parti’nin tek başına iktidarını önlemekten ziyade, Anayasa değiştirecek bir çoğunlukla gelmesini engellemek” dedi.
Selvi, “AK Parti bu ay içerisinde yapılan 4 ayrı araştırma kuruluşunun raporuna göre yüzde 47-51 arasındaki güçlü konumunu muhafaza ediyor. Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan-Başbakan Davutoğlu uyumu sandığa ayrı bir sinerji getirir AK Parti Anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşırsa, Başkanlık ya da yarı Başkanlık sistemine geçilmesinden endişe ediyorlar. Bunu engellemek için HDP’yi payanda yapmak istiyorlar” iddiasını dile getirdi.
‘CHP-HDP seçim ittifakı mı?’
Kemal Bey’in yine MİT’i tuttu.
Migren krizinin tutması gibi bir şey bu.
Baktı ki CHP’de istifalar birbiri ardına gelecek, parti karışıyor, başlıyor MİT’i suçlamaya.
Gerçi Rıza Türmen, ”Biz yeteri kadar karışığız zaten. MİT’e ihtiyaç var mı doğrusu bilmiyorum” dese de Kemal Bey ısrarlı.
Daha önce MİT yasası gündeme geldiğinde de CHP lideri benzer bir çıkış yapmıştı. Kılıçdaroğlu’nun elinde Pensilvanya’da hazırlanan bir dosya olduğu ortaya çıkmıştı. Şimdi ki zamanlaması da manidar. Tam anlamıyla “Zaman ayarlı” bir çıkış yaptı CHP lideri. MİT Yasası’nın Anayasa Mahkemesi’nde görüşüleceği bir sırada Kılıçdaroğlu, MİT’i hedef alan bu çıkışı yaptı. Şimdi merak ediyorum, bu kez elinde olan dosyayı kim hazırladı. Sahi Kemal Bey, elinizdeki dosyayı size kim verdi? Pensilvanya mı yoksa onun da amiri olan Amerika mı?
Kılıçdaroğlu’nun elindeki dosya nereden gelirse gelsin. Ben Kılıçdaroğlu’nun bu iddiasının ciddiye alınması gerektiğine inanıyorum. En fazla da MİT ciddiye almalı.
Eğer bir demokraside anamuhafet partisi devletin resmi istihbarat kurumu tarafından izlenildiği ve kendisine MİT üzerinden operasyon yapılacağına inanıyorsa, bu kaygıyı gidermek gerekiyor.
MİT’ten bir yetkili Kılıçdaroğlu’yla görüşerek iddialara kaynaklık eden dosyayı talep etmeli varsa şifahi bilgileri almalı.
Bu arada kaydetmeliyim ki, Hakan Fidan döneminde biz MİT’in Kürtleri fişleyen değil, çözüm sürecini yöneten, IŞİD’in elindeki Türk rehineleri kurtaran bir kurum olduğuna tanık olduk. Hakan Fidan’la birlikte MİT dış operasyonlara yöneldi. MİT sayesinde Ortadoğu’da artık saha da biz de varız.
Onun için paralel yapı ilk operasyonunu 7 Şubat tarihinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik olarak gerçekleştirdi. 7 Şubat 17-25 Aralık darbe girişimlerinin habercisiydi. Asıl hedef Hakan Fidan değil, Recep Tayyip Erdoğan’dı.
Bu ülkede darbelerin gelenekleri var. Her darbe bir sonraki darbe için ders oluyor. 27 Mayıs’tan bu yana darbecilerin ilk işi MİT’i ele geçirmek ya da By-Pass etmek oluyor.
Hem Erdoğan’ın darbeyi haber almaması için MİT’le bağlarını koparmak hem de MİT’i ele geçirmek için 7 Şubat’ta Hakan Fidan’ı hedef almıştı paralel yapı.
Big Broder” kulağına üflediği andan itibaren, MİT, darbe dönemlerinde şimdiye kadar çift taraflı bir fonksiyon icra etti.
Hükümetlere darbeyi haber vermediği gibi, darbeye giden şartları hazırladı. 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül bu konuda örneklerle dolu.
Elbette ki Kılıçdaroğlu’nun MİT’i hedef almasının da siyasi bir nedeni var.
CHP lideri bir taşla iki kuş vurdu.
1-Dersim’den dolayı yaşadığı sıkışmışlığı gidermek için karşı hamle yaptı. Bir ölçüde başarılı oldu.
2-CHP’den istifaların önünü kesmiş oldu. İstifa edecek olanlar, MİT’çi damgasını yememek için geri adım atma durumunda kaldı.
Kılıçdaroğlu’nun MİT hamlesiyle ilgili Ankara’da dolaşan başka bir senaryo daha var.
Kaset darbesi ile Baykal’ı tasfiye ettikten sonra CHP’nin dümenine oturan, ”Üst akıl” 2015 seçimlerinde bir CHP-HDP ittifakını hedefliyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’ın, ulusalcı kesimlerce kabul edilebilir bir performans sergilemesi bu projeyi güçlendirdi.
Nişantaşı medyası çoktan buna hazırdı. Ulusalcıların yoğun olduğu Ege ve Marmara’dan da Demirtaş’a oy çıkması, psikolojik engelleri ortadan kaldırdı. Birçok ulusalcı Selahattin Demirtaş’a oy verebileceğini açıkladı.
Cemal Bayık’ın, Selahattin Demirtaş’ın, Aysel Tuğluk’un ısrarla çözüm sürecine CHP’nin de dahil olmasını istemelerinin bir nedeni var.
CHP’nin bu haliyle AK Parti karşısında bir alternatif olması mümkün değil. CHP’yi yöneten üst akıl 2015 seçimlerinde AK Parti’nin önünü kesmek için bu kez CHP-HDP ittifakını tezgahlıyor. Hedefleri AK Parti’nin tek başına iktidarını önlemekten ziyade, Anayasa değiştirecek bir çoğunlukla gelmesini engellemek. AK Parti bu ay içerisinde yapılan 4 ayrı araştırma kuruluşunun raporuna göre yüzde 47-51 arasındaki güçlü konumunu muhafaza ediyor. Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan-Başbakan Davutoğlu uyumu sandığa ayrı bir sinerji getirir AK Parti Anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşırsa, Başkanlık ya da yarı Başkanlık sistemine geçilmesinden endişe ediyorlar. Bunu engellemek için HDP’yi payanda yapmak istiyorlar.
Kılıçdaroğlu,”CHP, Kürtlerin ve Alevilerin partisi olarak gösterilmeye çalışılacak” diye bu senaryonun ipuçlarını verdi. CHP’de ilk operasyon yapıldı. HDP ile işbirliğine direnecek olan ulusalcılar ya istifa etti ya da etkinlikleri azaldı. Böylece CHP’de zemin hazırlandı.
Peki MİT bu işin neresinde?
Onu Kemal Bey’e sormak lazım.
Sahi çözüm süreci nedeniyle Öcalan’la görüşmeleri yürüttüğü için Hakan Fidan bu operasyonunun önünde bir engel olarak görülmesin.
Burası Ankara.