11 Aralık 2016 19:38
Şarkıcı Selami Şahin, eşi Didem Şahin ile ilgili olarak "14 yaşındaydı o zaman. Çok beğeniyordu beni, öyle aşka döndü. Çocuk gelinler mevzuuna karşıyım ama, rızası olana tepki vermiyorum, zorla aile baskısıyla olana karşıyım. Bir de bir kağıt yazmıştı, ondan evlendik" dedi.
Posta'dan Canan Danyıldız'a konuşan Selami Şahin'in açıklamaları şöyle:
■ 50’nci sanat yılı! Cumhuriyet tarihinin yarısında varsınız!
(Gülüyoruz) Dünyada her dalda bir yere gelmek kolay, ama orada kalmak önemli. Çok zor! 3,5 senede tükenen o kadar çok kişi var ki!
■ Peki insan bu duruşu nasıl 50 yıl korur?
İyi beste yaparak, iyi söz yazarak. İnsan ilişkileri de bu başarıda çok önemli.
■ Pek politik biri gibi durmuyorsunuz...
Yok, değilim. Ama bir felsefem var, karşımdaki kalbi güzel insan olsun yeter.
■ İnsan nasıl hem Zeki Müren’le, hem de Sezen Aksu ile aynı şekilde arkadaşlık edebilir?
Ne ekersen onu biçersin. Bana yapılmasını istemediğim bir şeyi karşımdakine yapmadım. Yalan söylemek, dedikodu yapmak gibi şeyleri kast ediyorum.
■ Dedikodu yapılmaz mı ya!
Sen bana bir sırrını anlattın, ben kalkıp başka birine asla anlatmam! Bana sorarsan, duymadım; görmedim.
■ Siz her şeyinizi başkalarıyla paylaşır mısınız?
50 yıldır dostluk yaptığım, kardeşten de öte insanlar var. Onlarla paylaşırım. Kendim de güvenilir biriyimdir. Kötü gün dostuyumdur.
■ Kazık yediğiniz olmadı mı hiç?
Oldu tabii. En yakın arkadaşım ‘Çok kötü durumdayım, paraya ihtiyacım var’ diyor, veriyorum ortadan kayboluyor, bir daha da yok!
■ Geriye dönüp bakınca... Neler içinizde kaldı?
Hayatımın ilk bestesi ‘Sen Mevsimler Gibisin’ Altın Kelebek’te birincilik ödülü aldı. Sonra pek çok ödül aldım. İçimde ‘Şunu da yapsaydım, yaşasaydım’ dediğim bir şey yok.
■ Şarkılarınız sevilir tamam da, birkaç nesilde saygınlık uyandırmak nasıl oluyor?
Çok duygusal biriyim, ortak duyguyu yakalayabiliyorum. Herkesi seviyorum, saygım var, ondandır.
■ 17 Aralık’ta Zorlu Performans Sanatları’nda 50’nci Yıl konseriniz var. Gelmezlerse dostlarınıza kırılır mısınız?
O konser için çok heyecanlıyım. Gelmeyen olursa kırılmam; herkesin işi gücü vardır diye düşünürüm.
■ Sizin gibi kalıcı isimler çıkmıyor, niye? Siz hala konser salonlarını dolduruyorsunuz!
Bir şarkı yaparsın, patlarsın ama unutulursun. Beste yaparken halkı düşünüyorum. ‘Vay be Selami Şahin ne güzel beste yapmış’ desinler istiyorum. Kalıcılık ondan. Yeni adamlar fanusta yaşıyor. Ben gençlerin geldiği bir yerde sahne alıyorum; hepsi şarkılarımı okuyorlar.
■ Ya kişisel hayatınızda? Orada yapamadıklarınız var mı?
İyi ki Didem’i tanımışım, iyi ki 3 çocuğumuz olmuş diyorum.
■ Bir taraftan gazino, sahne hayatı bir yandan evlilik... Zor oldu mu?
Çok! Eskiden her akşam gazinoda çıkardık, haftanın 2 günü de matine olurdu. Aileye vakit ayırmak zordu. Ama şimdi 10 gün sahne olmuyor, bir Dubai, bir Almanya, eşimle dünyayı geziyoruz. Artık kendimize vakit ayırıyoruz.
■ Çocuklarınızı istediğiniz gibi yetiştirdiniz mi?
Evet. Okuldan önce anne-baba terbiyesi çok önemli, onu verdik. Lider benim müzikle olan işlerimi yapıyor, Emirhan menajerliğimi yapıyor. İrem gastronomi okuyor, o da mutfakta!
■ Çocuklarınızla genel diyaloğunuz nasıl?
‘Her şeyi ben bilirim’, demem. Çocuklarımla arkadaş gibiyimdir. Yalana, zarar veren şeye tahammül edemem.
■ Eşiniz Didem Hanım ünlü birinin eşi olmayı nasıl görür?
Hiçbir zaman ünlü birinin eşi gibi görünmek istemedi. Normal Selami Şahin’in eşi olmak istedi. Özgür olmak, otobüse, metrobüse binmek, hür yaşamak istedi.
■ Ailenizle Hatay’ın sınır köylerinden birinde yaşarmışsınız...
Evet, 6 kardeşiz. Annemler Mısır’dan Hatay’a gelmişler. Babamla köyde tanışıp birbirlerini sevmişler. Dedem subaymış. İşgal altında yaşadığı için çok iyi Fransızca konuşurdu. Ben de Türkçe’yi 7-8 yaşında ilkokulda öğrendim, ana dilim Arapçadır. Bizim köyde yalnızca ilkokul vardı, hala da öyle.
■ Tahminimce hali vakti yerinde bir aileniz yok...
14 yaşını bitirmeden İstanbul’a geldim. Hangi cesaretle? Müziğe olan ilgimi öğretmenlerim keşfetmişti çocukken. Sesim çok güzeldi.
■ Ünlü olup çok para kazanmak gibi hayalleriniz mi vardı?
Ne hayali? Çocukken radyoda şarkı çaldığında içinde birileri şarkı söylüyor sanıyordum. Şarkıcı olmak için geldim İstanbul’a. Kafamda sadece o vardı.
■ Sonra? Hemen sahneye çıkardılar mı sizi?
(Gülüyoruz) Yok, Beyoğlu Şato Otel’de işe başladım, ütücülük yaptım. Lades Tavukçusu’nda komilik yaptım. Müzik aşkım beni İrfan Özbakır’la bir araya getirdi. 1966’da ilk 45’liğimi yaptık. Sözü Göksel Orhon’a, bestesi İrfan Özbakır’a ait olan ‘Zeynebim’, plağın ilk şarkısıydı.
■ İstanbul’da ilk kazandığınız parayla ne aldınız?
Çok komik bir rakamdı ama köydeki aileme gönderiyordum. Köyün imamı plakçı bir arkadaşımın babasıydı. İmam oğluna düşkündü, ayda 3 defa gelirdi. Onunla parayı köye yollardım. Kendime bir şey ayırmazdım.
■ Vay be...
İlk zamanlar ütücüde çalıyorum, akşam kapıyı kilitleyip dükkanda yatıyordum. Kendime yarım ekmek alırdım, bir dolabın içinde de gazete kağıdında zeytin. Bir gün baktım zeytinleri yemişim, çekirdekleri duruyor.
■ Para da yok!
Gidip ekmeğin yanına katık almayı düşündüm ama içimden bir ses ‘Alma, parayı annene babana yolla’ dedi. Ve bir bardak musluk suyuna zeytinleri batırıp emdim, ekmeği de yanına katık yaptım.
■ Gözleriniz doldu...
Bizim evde zeytin atmak yasaktır. Her şeyi atılabilir, ama zeytin asla!
■ Aileniz siz ünlenince rahata kavuştu mu?
Tabii, çok sonra buraya getirdim, ev aldım, bankada hesap açtırdım, onlara iyi baktım.
■ Şimdi hali vakti yerinde biri olarak, geçmişi düşününce?
Bazen düşünüyorum; ‘Vay be’ diyorum. Öyle bir köy ki... Nasıl çıktım, nasıl ünlü oldum, hala hayretler içindeyim. Şimdi zor durumda olanlara yardım ediyorum. Çocuk yuvasına gidip çocukları güldürüyorum mesela, iyi geliyor.
■ Zeki Müren’in sizdeki yeri çok başkaymış...
30’dan fazla bestemi Zeki Bey seslendirdi. Onun yeri bende çok başkadır.
■ Zor biri miydi rahmetli? Bir anınız var mı komik?
Dostlarını zor beğenir, zor seçerdi ve onlarla yola çıkardı. ‘Eskimeyen Dost’u kasete okudum ama onun sesini, okumasını taklit ederek...
■ Eee?
Bir gün bana ‘Selamiciğim, var mı yeni bir şey?’ diye sordu. Ben de koydum o kasedi. ‘Bir dakika, bunu ne zaman okudum Selamiciğim?’ dedi. O kadar benzetmişim... Sonra ‘Helal olsun sana!’ dedi.
■ Zeki Bey mi, Bülent Ersoy mu daha zordur?
Yoo, hiçbiri zor değildir. Kişiye göre, nabza göre şerbet vereceksin. O zaman herkes kolay.
■ Selami Şahin besteleri en çok kime yakışır?
Zeki Müren! O bestelerimi okurken mest ederdi.
■ Zeki Müren kıyafetlerinden, sahne anlayışından etkilenir miydiniz?
O yıllarda ben de Zeki Müren’i çok cesur bulurdum. Onun gibi giyinen erkek yoktu. Çok uçuktu. Ama okuduğu şarkılarla, yaptığı esprilerle, ruhu ve yapısıyla kendine o hali yakıştırırdı.
■ Size bu konuda bir şey söyler miydi?
‘Ben yapılmamışı yapmak istiyorum Selamiciğim’ derdi. ‘Bırak böyle giyineyim. Herkes bunu konuşsun’ derdi.
■ Nümayişi severdi yani?
Evet, çok!
■ Cinsel eğilimi tartışmalı bir sanatçı... Özel hayatıyla sahne hayatını nasıl dengelerdi?
Sahnede çok saygılıydı. Basit biri olsaydı bu kıyafetleri de taşıyamazdı. Özel hayatını çok iyi muhafaza ederdi. Hayatından geçen kişiyi en yakın dostu bile bilmezdi. O gizemli hali de onu özel yaptı.
■ Bir prostat ameliyatı atlattınız...
Evet, erken tanı sayesinde çok iyiyim. Bütün erkekler, senede 1 kez her şeyiyle kontrole girmeli. Asla ihmale gelmiyor.
■ Sahne çalışmalarınızı etkileyecek bir durum var mı? Yaşlandınız mı?
Yok yok! Çok şükür her şey yolunda, iyiyim.
■Eşiniz Didem Hanım’la nasıl tanıştınız?
Gar Gazinosu’nda sahneye çıkıyordum, kadınlar matinesi olurdu. Orada assolisttim. Eşim Didem de o zaman 14 yaşında, imzalı fotoğraf istedi benden.
■ Eee, ne şans!
Bir baktım, ‘Ne güzel kız’ dedim ve imza karşılığında ‘Yanaktan bir öpücük verir misiniz?’ diye sordum...
■ Çok çapkınsınız! ‘Hadi ordan!’ demedi mi?
Hayır, ‘Annem kızar’ dedi. Fotoğrafı imzaladım, arka kısmına da telefonumu yazdım. Herkese bunu yapmıyordum ama!
■ Aradı mı? Bendeki de soru! Ortada 3 çocuk varken!
1 hafta sonra telefon çaldı, tanımadım! ‘Hangi Didem?’ diye sordum. Hatırlattı ve buluşuk. Ben aşık oldum. Sonra 2’nci kez buluşmak için sözleştik. Ama 2’nci randevuya annesi geldi, ‘Kızımın peşini bırakın, biz sanatçıya kız vermeyiz’ dedi.
■ Didem Hanım size aşık oldu mu peki?
14 yaşında o zaman! Çok beğeniyordu beni, öyle aşka döndü. Çocuk gelinler mevzuuna karşıyım ama! Rızası olana tepki vermiyorum, zorla aile baskısıyla olana karşıyım. Bir de bir kağıt yazmıştı, ondan evlendik.
■ Ne kağıdı?
‘Annem babam beni vermezse kaçır!’ diye bir not. Arada ‘Aklımı kaçırmıştım o kağıdı yazarken’ diye benimle şakalaşır. Eşime hala aşığım.
■ Bir ara ciddi problemleriniz vardı basına yansıyan; dayak-kavga...
Kimse evimizin içinde değil. Tabii ki evlilik her zaman canım cicim olmaz. Elbette fırtınalar olacak. O fırtınalardan sonra daha çok birbirimize bağlandık.
■ Didem Hanım’ın bu ilişkinin düzelmesinde emeği çok galiba?
Evet, birbirimizin üzerinde çok emeğimiz var. Didem çok küçük yaşta benimle evlendi; benimle büyüdü. Babası yerine koydu. 31 yılımızı doldurduk, çocuklarımızı büyüttük.
■ İkinci baharı mı yaşıyorsunuz?
Bizde baharlar bitmiyor! Nikah tazeledik, Didem gelinlik giydi. Bu defa 3 çocuğumuzun şahitliğinde evlendik.
■ Didem Hanım çok kıskançmış!
Didem çok kıskançtır evet, ama kıskançlık biterse aşk bitmiş demektir. Üstelik ben Didem’den daha kıskancım. Kim eşini biriyle paylaşmak ister ki?
■ Aranızdaki yaş farkı 22. Sorun oluyor mu?
Hiçbir zaman sorun olmadı. Ben her zaman çocuk ruhluyum, Didem daha olgun. Zaten bana her zaman ‘3 çocuğu büyüttüm, ama seni büyütemedim’ diyor. Ben 20, Didem 60 yaş ruhunu taşıyor.
■ 31 yıl evlilikte maddi zorluklar da yaşadınız mı?
Yaşadık tabii, ama ikimiz de geldiğimiz yeri unutmadık. Geçmişimizden utanmadık.
■ Evde kimin sözü geçer?
Tabii ki hanımın sözü geçer!
■ Son günlerin en konuşulan ilişkisi oğlunuz Lider’le İrem Derici’nin aşkı. Karşı mısınız?
Her şeye yanıt verdim; ama bu ailemizin özeli, bize kalsın.
© Tüm hakları saklıdır.