Üzerine sayısız araştırma yapılan/yapılmaya devam edilen kanser ile ilgili henüz tam anlamıyla başarı elde edilmiş bir tedavi yöntemi bulunmuyor. Çağımızın hastalığı denilebilecek kanserin verimli tedavisinin bulunamamış olması bu konuda çok fazla yanlış bilgi halk arasında kulaktan kulağa yayılmasına neden oluyor. Bu yanlış anlaşılmalardan birisi ve belki de en sık karşılaşılanı ise kanser-şeker ilişkisi. Peki gerçekten şeker, kanserin büyümesini hızlandırıyor mu?
Bilimfili.com’da yer alan habere göre, şeker hücre fonksiyonları için hayati önem taşıyor. Glükoz (şeker) hücre gelişimi ve hayati organların normal çalışması için gerekli bir maddedir. Şu zamana kadar yapılmış çalışmalarda da şeker tüketiminin tamamen kesilmesinin kanser hücrelerinin bölünüp çoğalmasını engellediği ile ilgili bir delil bulunamamıştır! İnsan vücudu glükozu yakıt olarak kullanır ve eğer bu yakıt kaynağı kesilirse hücreler bu yakıtı başka kaynaklardan alacaktır, bu durum da yetersiz beslenmeye ve kas kaybına sebep olur.
Kanser hücrelerinin sağlıklı hücrelerden daha fazla glükoz tükettiği doğrudur. Kanser hücreleri glükozu enerjiye çevirip hücre replikasyonunda kullanırlar. Şeker kanser hücrelerinin daha hızlı büyümesini sağlamaz. Fakat, hücrelerin şeker ile olan ilişkisi yakın gelecekte kansere karşı yeni silahımız olabilir. Hücrelerin şeker kullanımından dolayı, şeker nanoparçacıklara eklenmiş kanser ilaçlarıyla kanser hücrelerinin direkt olarak hedef alınması yeni yapılan araştırmalarla mümkün olabilir.
Yapılan araştırmalara göre, yüksek miktarda şeker tüketimi ile obezite ve dolaylı yoldan göğüs, kalın bağırsak, pankreas ve prostat kanseri riskinin artması arasındaki ilişki ile ilgili kanıtlar da mevcuttur. American Heart Association’a göre; günlük alınması gereken en yüksek miktarda şeker erkekler için 9 çay kaşığı, ve kadınlar için de 6 çay kaşığı olmalıdır. Bu miktarları kalori cinsinden hesapladığımızda erkekler için 150 kalori, kadınlar için de 100 kaloriye denk gelmektedir. Birçok insan ise günlük bu oranı kolaylıkla ikiye katlayabilmektedir. Şeker alımını azaltmak için tercih sebebi olmayan gıdaların – kola, kek, çikolata, ve hatta beyaz şeker gibi– tüketimi tamamen kesilse bile şeker, günlük tüketilebilen konserve gıdalar, ekmekler, salata sosları gibi birçok gıdanın içerisinde bulunmaktadır. Sıkılıkla market ürünlerinin etiketlerinde de şekerin farklı isimlerle –fruktoz, laktoz, sükroz, maltoz, glükoz ya da dekstroz gibi– yazılmasından kaynaklı, bilinçli bir tüketicinin bile şeker tüketmekten kaçınması oldukça zordur.
Sonuç olarak, şeker de kanser de hayatın bir parçasıdır. Kanser ve şekerin arasında bir ilişki olduğu doğrudur fakat bu ilişki toplum içerisindeki yaygın görüşten biraz daha farklıdır.
