Çevre

'Şehirler 2047’de yaşanmaz hale gelecek'

Nature dergisinde yayımlanan araştırmanın başyazarı olan Camilo Mora, sonuçlarını tahmin etmek güç olan iklim değişikliğinin tropikal bölgelerde daha hızlı yaşanacağını belirtti

10 Ekim 2013 17:33

Bilim insanları, sera gazlarının mevcut miktarda atmosfere yayılması devam ettiği takdirde dünya genelindeki birçok büyük şehrin 2047 yılı civarında ‘yaşanmaz hale geleceğini’ uyarısında bulundu. Araştırma, atmosferdeki sıcaklık artışının 21’inci yüzyılın ortalarında rekor seviyelere ulaşabileceğini ve bu durumdan en çok Amazon ormanlarının etkileneceğini gösterdi.

ABD’nin Hawaii Üniversitesi araştırmacıları, kapsamlı bilgisayar modellerine dayanan araştırmalarında, 2047’nin beş yıl öncesi veya sonrasını kapsayan dönemde, atmosfer sıcaklığının 1860-2005 yılları arasında hiç kaydedilmemiş kadar yüksek bir seviyeye ulaşacağını belirtti.

Diğer bir deyişle, ‘belli bölgeler için en soğuk yıl, geçmişte yaşanan en sıcak yıldan bile sıcak olacak.’

Nature dergisinde yayımlanan araştırmanın başyazarı olan Camilo Mora, sonuçlarını tahmin etmek güç olan iklim değişikliğinin tropikal bölgelerde daha hızlı yaşanacağını belirtti. Mora, olumsuz değişimin on milyonlarca insanı besleyen balıkların yetiştiği mercanların ve dünyanın en büyük ormanlarının üzerindeki etkiyi artıracağını ifade etti.

New York Times’ın haberine göre Mora, “Hayatınızdaki en ağır, en travmatik olayı düşünün... Bizler, yakında bu olayın çok yakın zamanda bir norm halini alacağınız söylüyoruz” dedi.

 

‘Küresel ısınmaya adapte olmalıyız’

 

İklim modelleri, kapsamlı bilgisayar programları ve modellemelerine dayanan araştırma, iklim sisteminin fiziksel etkilerini analiz ederek sera gazlarının gelecekteki etkilerini öngörmeye çalıştı.

Bilim insanlarının oluşturduğu modeller en gelişmiş donanımlar kullanılarak yapılsa da, alınan sonuçların on yıllar sonra ortaya çıkıp çıkmayacağı kesin değil.

Modeller, sera gazlarının salınım oranının azalması için küresel çapta büyük bir çalışma yapılması halinde, sıcaklık artışının 20-25 yıl ertelenebileceğine işaret etti. Bilim insanları, bu süre çok uzun görünmese de, insanlığın iklim değişikliğine adapte olması ve gerekli teknolojileri geliştirmesi için çok kritik olduğunu belirtti.

Çalışmada yer almayan bilim insanları, sera gazlarının önüne geçilmediği takdirde uzun süreli çok ciddi sonuçlarla karşılaşabileceklerini ifade etti.

New York Times’a konuşan Carnegie Bilim Enstitüsü’nden Ken Caldeira, “Eğer karbondioksit salınım oranı bugünkü hızıyla devam ederse, dünya milyonlarca yıldır tecrübe etmediği iklim şartları altına girebilir” dedi.

NASA, 2099 yılına kadar atmosferde yaşanacak değişimi gösteren simülasyon hazırlamıştı:

 

Şehirler 2046’da terk edilecek

 

Sonuçlar, sera gazlarının önüne geçilemediği sürece, 2047 civarında Dünya’nın yarısından fazlasının 1860-2005 yıllarında yaşanmış en yüksek sıcaklıkların üzerine çıkan iklim değişikliğine maruz kalacağını gösterdi.

Ancak sera gazlarının salınımı önemli ölçüde engellenirse, söz konusu tarih, 2069’a ertelenebilir.

Mora, tahminlerinin 2047’nin beş yıl öncesi ve sonrasını içeren dönemi kapsadığını belirtti. Olumlu gelişme yaşanırsa, 2069 tarihi 2072’ye kadar uzayabilir.

Ancak sera gazlarının önüne geçilemezse, birçok büyük sehir 2047 itibariyle yaşanmaz hale gelecek.

Örneğin Pekin için öngörülen tarih 2046. İyimser tarih ise 2078. Rusya’nın başkenti Moskova için belirlenen tarihler 2063 ve 2092 iken; Washington için 2047 ve 2071.

İyimser model altında hayatı tümden değişecek insan sayısı 1; kötümser modelde ise 5 milyardan fazla.

İklim değişikliği, en çok tropikal bölgeleri etkileyecek. Araştırma, yüksek bölgelere kıyasla iklim değişikliğinin bu bölgelerde daha etkili olacağını ve sera gazları nedeniyle atmosferde hapsolan sıcaklığın, daha hızlı ısınmaya neden olacağını belirtti.

Tropikal bölgelerde bulunan şehirlerden Mexico City 2031’de, Jakarta ve Lagos 2029’da ve Bogota 2033’te yaşanmaz hale gelebilir.

Mora, “Yaşanan değişimin çok büyük biyolojik ve sosyal sonuçları olacağına eminim... Spesifik detaylardan bahsedemem” dedi.