Ergin, "Tartışmanın odağında Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde bir bilimsel değerlendirme komisyonunun oluşturulması ve bu birime -devlet ya da vakıf- bütün üniversitelerin Covid-19 konusunda yürütecekleri bilimsel araştırmalar üzerinde önceden ‘değerlendirme’ yetkisi tanınması yatıyor." ifadesini kullandı.
Ergin yazısında şunları kaydetti:
"Bu girişime ilk itiraz, bilimsel liyakat, özgürlük ve dürüstlük ilkelerini bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak tanıtmak ve gözetmek amacıyla kurulmuş olan Bilim Akademisi’nden geldi.
Geçen hafta Akademi tarafından yapılan açıklamada, getirilen yaklaşımın bilimsel araştırmanın özüne, amacına ve temel ilkelerine ters ve sakıncalı olduğu belirtilerek, “Sadece COVID-19 gibi güncel ve hayati önem taşıyan konularda değil her konuda araştırma ön izinden ve önyargıdan bağımsız olmalıdır ki, bilinmeyeni, öngörülemeyeni serbestçe araştırabilsin, doğru ve işe yarar bilgiye ulaşabilsin. Bilimsel araştırmanın tek nihai yargıcı doğa, toplum ve insanla ilgili kanıtlanabilen gerçektir” denildi.
Bilim Akademisi’nin ardından Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ile Türkiye’de tıp alanındaki 26 uzmanlık derneğinin ortak açıklaması geldi. Bu açıklamaya katılanlar arasında COVID-19’la mücadelede ön planda olan doktorların uzmanlık alanlarındaki Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği, Türk Yoğun Bakım Derneği, Türk Toraks Derneği ve Halk Sağlığı Uzmanları Derneği de yer alıyor.
Bu açıklamada bilimsel araştırma yapılmasıyla ilgili hakların hukuki düzenlemelerle güvence altına alındığı, buna karşılık ilk kez çok farklı bir tutumla Sağlık Bakanlığı’nın bilimsel araştırmaları kendi iznine tabi tuttuğu belirtildi. Açıklamada, bilimsel araştırma süreçlerinin yıllardır etik kurullar tarafından başarılı bir şekilde yönetildiği kaydedilerek, bakanlığın bu süreçlere müdahale etmemesi, zorlaştırıcı, engelleyici koşulları bir an önce kaldırması da talep edildi.
Dikkat çekici bir nokta, açıklamada ‘çok merkezli bilimsel çalışmalar’ yapmak isteyen araştırmacılara “Bakanlıkça belirlenen ve tek yürütücünün görevlendirildiği bir çalışmaya veri verme yolu ile katılabilecekleri, aksi takdirde çalışma yapamayacakları”nın bildirildiğinin ileri sürülmesi oldu. Açıklamada bu tutumun kısıtlayıcı olduğu ifade edildi.
Gerek Bilim Akademisi’nin gerek tıp alanındaki önde gelen uzmanlık kuruluşlarının birbirini izleyen bu açıklamaları, Sağlık Bakanlığı’nın bilimsel araştırma değerlendirme komisyonu kurmasının bu çevrelerde ciddi ölçülerde bir hassasiyet yarattığını gösteriyor.
Bu konudaki tartışmaların kazanmakta olduğu boyutlara bakıldığında, Sağlık Bakanlığı bünyesinde COVID-19’la mücadele için kurulan Bilim Kurulu’nun ne düşündüğü de kuşkusuz önem kazanmaktadır."
Yazının devamı için tıklayın