Gündem

Sedat Ergin: Prof. Dr. Haberal neden içeride?

Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Prof. Dr. Haberal'ın neden hala tutuklu olduğunu bugünkü köşesine taşıdı.

09 Kasım 2010 02:00

T24 - Ergenekon davası sanıklarından ve Başkent Üniversitesi Rektörü Profesör Doktor Mehmet Haberal, 17 Nisan 2009'dan beri kalp krizi geçirdiğinden dolayı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Haseki Hastanesi'nde yatıyor. Önceki gün Yargıtay'ın aldığı bir kararla Prof. Dr. Haberal'ın ismi tekrar gündeme geldi.

1453 sayfalık Ergenekon iddianamesinde Prof. Dr. Haberal'ı kapsayan ve ek klasörlerle toplam 2149 sayfaya ulaşan iddianamede, "Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs"le suçlanmasının yanı sıra hakkındaki dosyalarda konuşma kayıtları ve kayıtlarda savcıların tutuklama gerekçesi olarak gördükleri "ast-üst" ilişkisi yer alıyor. İddianamede yer alan gerekçelerde Prof. Dr. Haberal'ın yaptığı ameliyatlar ve harcamaları da dikkat çekiyor. Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Prof. Dr. Haberal'ın neden hala tutuklu olduğunu bugünkü köşesine taşıdı.

Sedat Ergin'in Hürriyet gazetesinde "Prof. Dr. Haberal neden içeride?" başlığıyla yayımlanan (9 Kasım 2010) yazısı şöyle:


Prof. Dr. Haberal neden içeride?

Ergenekon sanıklarından Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Mehmet Haberal’ın ismi Yargıtay’ın bir kararı nedeniyle bugünlerde yeniden ön plana çıktı. Bu konudaki tartışmalar, beni Prof. Haberal’ın dosyasına dikkatli bir şekilde göz atmaya yöneltti.

Prof. Haberal, Ergenekon’un 12’nci dalgasında 13 Nisan 2009 tarihinde gözaltına alındı, ardından 17 Nisan’da tutuklandı. Aynı gün kalp rahatsızlığı geçirince, Prof. Haberal Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Haseki Hastanesi’nin Kardiyoloji Bölümü’ne kaldırıldı. Prof. Haberal, yaklaşık 19 aydır burada 8 metrekarelik bir odada tıbbi gözetim altında yaşıyor. Kapısında bir jandarmanın beklediği odadan dışarı çıkması yasak.


6 klasör delil

Prof. Haberal hakkındaki suçlamalar üçüncü Ergenekon iddianamesinde yer alıyor. Bu iddianame toplam 1453 sayfa tutuyor. Metinde Prof. Haberal’a ayrılan bölüm toplam 64 sayfa.

Bir de hakkındaki bütün delillerin konduğu iddianameye ek klasörler var. Burada telefon konuşmalarının tam dökümlerinin yanı sıra evi ve makamına yapılan baskınlarda el konulan bütün belgeler, günlük notları ve dijital veriler yer alıyor. Bu belgeler 6 klasör içinde olmak üzere toplam 2149 sayfa tutuyor.

Prof. Haberal, iddianamede Ergenekon terör örgütünün yöneticisi olmakla suçlanıyor. Savcılık makamı, Prof. Haberal’ın “cebir ve şiddet kullanarak TBMM’yi ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiğini” ileri sürüyor ve Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Yasası’nın muhtelif maddelerinden cezalandırılmasını talep ediyor. İstenen ceza ağırlaştırılmış müebbet hapistir.

İddianamede kendisine yöneltilen suçlamaları ve bu iddiaların dayanaklarını dikkatle okumaya çalıştım. Karşıma şöyle bir tablo çıktı.


Amansız bir muhalif

-  Prof. Haberal, iktidardaki partinin icraatından büyük bir mutsuzluk duyuyor ve ülkenin çok kötüye gittiğine inanıyor. Türkiye’nin bu hükümetten nasıl kurtarılabileceği sorusu gece gündüz zihnini meşgul ediyor. Kendisine yakın gördüğü, çoğu ulusalcı ya da merkez sağ kökenli olan herkesle bu kaygılarını paylaşıyor.

-  Telefon konuşmalarında da insanları hükümete karşı harekete geçirmeye çalışıyor. Çoğu eski milletvekili olan çok sayıda siyasi ile sürekli temas içinde. Onlarla düzenli bir şekilde konuşuyor, toplantılar yapıyor, gelişmeleri yönlendirmeye çalışıyor. Bu faaliyetlerinde kendi ifadesiyle yeni bir siyasi oluşumu hedefliyor. Bunun için daha çok başında bulunduğu vakfa ait Gölbaşı’ndaki Patalya Otel’i kullanılıyor. Bu toplantılar medyaya da açıklanan, gizlilik taşımayan etkinlikler.

-  Prof. Haberal, başında bulunduğu vakfın kontrolündeki Kanal-B’yi de hükümete karşı muhalefetin önemli bir platformu olarak görüyor, yayınlarla bizzat ilgileniyor ve yöneticilerine hangi haberi büyütmeleri, ekrana kimi çıkarmaları gerektiği konusunda talimatlar veriyor.

-  Üniversitelerde yakın temas içinde Prof. Haberal. 2007 yılındaki Cumhuriyet mitinglerine kuvvetli destek vermiştir.

Hepsi birlikte değerlendirildiğinde amansız bir hükümet muhalifi olarak değerlendirilebilir
Prof. Haberal.


Örgütsel kimlik nasıl anlaşılır?

Savcılık makamının suçlamaları hakkında karar vermek mahkeme heyetinin yetkisi içinde bir konudur. Ancak hakkındaki örgüt üyeliği suçlamalarıyla ilgili iki delil özellikle dikkatimizi çekti.

Bunlardan birincisi, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün bir telefon görüşmesinde kendisine “Ben milletin başbakanı olacağım ama benim başbakanım sizsiniz” demesidir. Savcılara göre, “bu ifade şüphelinin (Haberal) örgütsel kimliği hakkında fikir vermektedir.”

İkincisi, emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un bir telefon konuşmasının sonunda Prof. Haberal’a “Sabah üçte bile çağırın koşarak gelirim, size hürmetler ediyorum” demesidir. Savcılık makamına göre, “Bu hitap manidardır ve aralarındaki örgütsel hiyerarşik ilişkiyi göstermektedir.”

Ayrıca savcıların bir kez daha telefon konuşmalarını hiçbir ayıklama yapmadan klasörlere aynen koyduklarını görüyoruz. Bu durum, aramada bulunan belgeler açısından da geçerlidir. Haberal’ın mason olduğunu bu şekilde öğreniyoruz. Böylelikle banka hesapları ve yaptığı aylık ödemeler (Beymen ve Lacoste dahil) hakkında da fikir sahibi oluyoruz.

Bu arada, Prof. Haberal’ın yaptığı ameliyatların listesi de deliller arasında karşıma çıktı. Bu delilde, hükümet aleyhtarı bütün faaliyetlerini yürütürken kendisinin ameliyatlarını aksatmadığını, bazı günlerde iki organ nakli ameliyatı yaptığını da öğrenmiş oldum.