Politika
Deutsche Welle

Seçim sonuçları beyin göçünü tersine çevirir mi?

31 Mart seçimleri Türkiye'den son yıllarda ayrılan muhaliflere de moral kaynağı oldu. Peki bu umut ışığı gidenlere dönüş kararı aldıracak kadar güçlü bir faktör mü?

08 Nisan 2024 10:44

Sinem Özdemir

AKP'nin 22 yıllık iktidarı boyunca ilk kez muhalefetin bu denli ezici bir zaferle çıktığı 31 Mart yerel seçimleri, muhalif kesimde ülkenin geneli için köklü bir değişim umudu doğurdu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra yaptığı zafer konuşmasında bu kesimin yeniden yeşeren umutlarına atıfla "'Onlar bu ülkeden ümidi kestiler, bavulları zihinlerinde topladılar ve bir gün gidecekler' denilen gençler, bir seçim daha beklemeye karar vermişlerdir" ifadelerini kullandı.

Özel'in seçimlerin hemen ardından yaptığı konuşmada göç meselesine değinmesi boşuna değil. Türkiye, son yıllarda yakın tarihinin en büyük beyin göçü dalgasını yaşıyor.

TÜİK verilerine göre, Türkiye'den yurt dışına göç eden kişi sayısı 2022'de bir önceki yıla göre yüzde 62,3 artarak 466 bin 914 oldu. Göç edenlerin yüzde 12,2'sini 24-29 yaş grubundaki genç nüfus oluştururken bu yaş grubunu yüzde 11,7 ile 20-24 ve yüzde 11,3 ile 30-34 yaş grubu izledi.

Peki bu seçim sonuçları, halihazırda yurt dışına yerleşmiş olanların zihinlerinde dönüş bavullarını toplamaları için bir motivasyon kaynağı olabilir mi?

"Almanya bizim için yeni Türkiye oldu"

Üç yıl önce Türkiye'den gidenlerin en çok tercih ettikleri ülkeler arasında başı çeken Almanya'ya yerleşen Özgecan Özeren için dönüş ihtimali henüz çok uzakta. ODTÜ Kimya bölümü mezunu olan ve bir Alman firmasında pazarlama müdürü olarak çalışan Özeren, son seçimler için "Son 22 yıldır umut ettiğim bir şeydi" diyor ve ekliyor:

"Ülkemi mutluluk, umut, huzur; en önemlisi de birlik ve beraberlik içinde görmek inanılmaz bir rahatlama sağladı."

Ancak Özeren'in Almanya'ya taşınma kararında siyasi faktörlerden fazlası rol oynamış. "Buraya daha iyi bir yaşam standardına, iş-yaşam dengesine sahip olmak, stresi azaltmak ve gelecek endişelerini hafifletmek amacıyla geldim" diyen Özeren, her ne kadar son seçimler Türkiye'de geride bıraktığı yakın çevresi adına bir rahatlama sağlamış olsa da orta vadede dönmeyi düşünmediğini ifade ediyor.

Frankfurt'ta çok uluslu bir firmanın araştırma geliştirme departmanında teknoloji uzmanı olarak çalışan Esra Öğün için de durum farklı değil. 2014'ten bu yana Almanya'da yaşayan 35 yaşındaki Öğün, şu ana kadarki seçimleri bu ülkede nasıl deneyimlediğini şöyle anlatıyor:

"Seçimler maalesef benim için son seçime kadar hep bir hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Hatta Ankara'da oy kullandığım döneme kıyasla beni çok daha derinden etkileyen bir hayal kırıklığı. Her seçim sonrası korna sesleri eşliğinde gece yarılarına kadar süren kutlamalar, oy kullanırken konsolosluk önünde tanıklık etmek zorunda olduğumuz tezahüratlar ve geri dönüş umutlarımızın birer birer sönmesi…"

Öğün, son seçimler kendisi için bir umut ışığı doğurmuş olsa da çalışma hayatındaki koşulların gelecek planlarında asıl belirleyici olduğunun altını çiziyor ve emekliliğe kadar geri dönmeyi planlamadığını söylüyor. Öğün, yakın zamanda bu konudaki kararlılığını pekiştiren bir olay yaşadığını anlatıyor:

"İki yıl önce annemi kaybettim ve uzun bir süre işe ara vermek durumunda kaldım. Bu süre zarfında çalıştığım firmadan işe bir an önce dönmem konusunda bir baskı görmedim. Aksine, duyduğum tek şey 'Biz her zaman yanındayız, iyi olmaya bak' oldu. Görüştüğüm doktorların ve uzmanların da tavrı aynıydı. Bu, bana sadece mesleğime değil, insan olarak bana da değer veren bir ülkede yaşadığımı tam anlamıyla hissettirdi."

Almanya'daki çevresi ve buradaki dayanışma da Öğün'ü buraya bağlayan bir diğer önemli faktör olmuş. Frankfurt'a geldiğinde yalnızca bir tane Türk arkadaşının olduğunu, şimdiyse etrafında her meslek grubundan onlarca kişi olduğunu ifade ediyor. Buradaki çevresini "Baskıdan uzak huzurlu bir hayat isteyen insanlar" olarak tanımlıyor ve ekliyor:

"Sanki bir anda bizim için yeni Türkiye, Almanya oluverdi."

"Türkiye'de sorun yalnızca iktidar değil"

İngiltere'de ürün güvenlik test mühendisi olarak çalışan ve buraya geliş nedenlerini "Türkiye'de iş hayatında yeterince değer görmemek, günlük hayat akışındaki dengesizlik ve stres, hukuksuz ortam, gelecek kaygısı, sosyal ve ekonomik güvensizlik ortamı" olarak özetleyen Onur Keskin ise seçim sonuçlarına çok daha nötr bakıyor.

"Sorunların kaynağı iktidar olarak görülse de, çözümün bir anda hükümetin güç kaybetmesi olacağını düşünmüyorum" diyen Keskin, mevcut sorunların çok daha yerleşik olduğuna dikkat çekiyor. Ciddi bir toplumsal değişimin çok daha uzun süreceğini savunan ve bu nedenle uzun vadede kendisi için bir dönüş yolu görmediğini ifade eden Keskin sözlerine şöyle devam ediyor:

"Burada tabana yayılan sorun; insanların adalet duygusunu kaybetmiş olması. Bir şeyin doğru olup olmadığına karar verip bir fikir oluştururken olaydan çok olayın öznesinin kim olduğuna bakılması. Tahammülsüzlük, kendinden olmayana dolaylı ya da dolaysız haksızlık yapmayı hak görmek. Bunlar; çocukların birbirine davranışlarından trafiğe, sokaktan iş ortamına her yere yansımış durumda."

"Çocukluğumun Türkiyesi geri gelirse dönerim"

2021 yılında aldığı bir iş teklifini kabul ederek eşi ve üç çocuğuyla Estonya'ya yerleşen Zeynep E. ise son seçim sonuçlarının ülkenin geleceğine ilişkin umutlarını arttırdığını söylüyor. Estonya'da yazılım mühendisi olarak çalışan Zeynep, "İktidar kazanıp dururken, 'Demek ki bende bir sorun varmış, demek ki Türk insanı böyle yaşamak istiyor; o zaman ben de yaşamak istediğim şekilde yaşayabileceğim yerlere göç edeyim' diye düşünüyordum" diyor ve devam ediyor:

"Bu seçimle birlikte ise 'Demek ki bir şeyler değişebilirmiş dedim; haksızlıktan, ekonomiden, liyakatsizlikten şikayet eden başkaları da varmış, yalnız değilmişim' dedim."

Zeynep; İmamoğlu ve Yavaş gibi figürlerin seçmenin muhalefete bakışını da olumlu anlamda etkilediğine dikkat çekiyor. "Onları meydanlarda hedef gösteren iktidarın çok da haklı olmadığını anlamaya başladı insanlar" diyor ve ekliyor:

"Kötülük gibi iyilik de bulaşıcı bence."

Estonya'nın parmakla gösterilen iddalı eğitim sisteminin ailece bu ülkeye gelme kararlarındaki en önemli etken olduğunu aktaran Zeynep, bu ülkede deneyimlediği huzur duygusunun kendisine çocukluğunun Türkiyesi'ni hatırlattığını ifade ediyor ve sözlerini şöyle noktalıyor:

"Eğer o Türkiye'nin geri geleceğine inanırsam, ki şu an bir ümit filizlendi; döner giderim ülkeme. Başkalarına hizmet edeceğime kendi halkımıza hizmet ederim."

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle