Medya

Şebnem Korur Fincancı: Saraysız bir adaletin peşinde, gazetelerin önünde nöbetçiyiz, yaşam için...

"Tehditlerle korkutacaklarını sananlara inat, teslim olmuyoruz ve terk etmeyeceğiz"

07 Kasım 2016 15:11

Evrensel yazarı Şebnem Korur Fincancı, Cumhuriyet gazetesinin 9 yöneticisi ve yazarının tutuklanmasıyla ilgili olarak "Cezaevi önlerinde, saraysız bir adaletin peşinde adalet saraylarının önlerinde, gazetelerin, televizyonların, radyoların önünde nöbetçiyiz" dedi.
"Yaşam için nöbet tutarız ya,  işte tam da öyle bu nöbetler! Adil, özgür ve barış içinde insanca yaşamak için nöbet tutuyoruz durmadan" diyen Fincancı "Bizleri işten atmakla, tutuklamakla, gazla, suyla, tehditlerle korkutacaklarını sananlara inat, teslim olmuyoruz ve terk etmeyeceğiz" ifadesini kullandı.

Şebnem Korur Fincancı'nın "#Teslimolmayız" başlığıyla yayımlanan (7 Kasım 2016) yazısı şöyle:

Şimdilik evimdeyim, kedilerimden biri beni evde görebilmenin sevinciyle mırıldıyor. Diğeri veterinerde, üzerinden geçen araç nedeniyle kırılan kalçasında çivilerle yaşama tutundu, her ziyaretimde beni mırıldayarak karşılayıp, eve gelebilmek için gün sayıyor. Evde olabilmenin ayrıcalığı ile biraz suçluluk biraz da mahcubiyet içinde kitaplıklarımı düzenleme, kitaplarımın tozunu alma, arada birini ikisini yeniden gözden geçirme ile uğraşıyorum. Savunmamı hazırlıyorum. Duruşmamız için ABD’den dayanışmaya gelen sevgili meslektaşımla kahve içmeye çıkacağım birazdan.
Şimdilik evimdeyim, evinin kapıları kırılıp gözaltına alınan, yerlerde sürüklenip ağzı kapatılırken bile direnen, başını eğmeyen, halkın ve okurların karşısında saygıyla eğilmenin dışında baş eğmeyenleri düşünüyorum. Gazeteciler yetmedi, HDP eş başkanları, milletvekilleri eklendi belediye eş başkanlarına. En uzak cezaevlerine taşındılar her biri, hiçbir masraftan kaçınmadan!
Saldırganlığın ilk hedeflerinden “Özgür Gündem”, biliyorsunuz artık yok. Binası mühürlü daha pek çok gazete, televizyon, radyo, haber ajansları hem de dünyanın tek kadın haber ajansı ve hatta bir kültür sanat dergisi Evrensel Kültür Sanat gibi, ama nöbetçi eş genel yayın yönetmenlerinin duruşmaları da bir yandan sürüyor. Bugün Nadire Mater, Derya Okatan ve İnan Kızılkaya’nın duruşması, Salı günü, 8 Kasım’da bizim ilk duruşmamız var, tabii ki gene sevgili İnan ile birlikte, Erol’un, Ahmet’in bir de benim. İnan Kızılkaya ve Zana Kaya ile Necmiye Alpay ve Aslı Erdoğan bu süreçte tutuklanan, halen tutuklu olan dostlarımız. Onlara son eklenenler de Cumhuriyet Gazetesinden dostlar oldu. Nöbet Cumhuriyet’e taşındı böylece.
Dayanışma sürecinde ilk tutuklananlar olduğumuzdan, bu ilk duruşmayı da adalet ve özgürlük arayışımızı zenginleştirmek için kullanalım demiştik aylar önce. Aylar içinde içeridekilerin dışarıdakilerden daha fazla olabileceğini öngörememişiz. Dünyanın dört bir tarafından dostlar geliyor dayanışmaya, memlekettekileri tutuklaya tutuklaya bitiremeyecekler, onun için saymaya sayfa yetmez. Hanidir adalet ve özgürlük nöbetindeyiz ya Çağlayan’da, bu kez bizim için nöbette olacak arkadaşlar. Nöbetlerde kimimiz içeride, kimimiz dışarıda oluyoruz durmadan. Değişmeyen ise durmadan yenilenen, yeni yerlere taşınan nöbetler. Cezaevi önlerinde, saraysız bir adaletin peşinde adalet saraylarının önlerinde, gazetelerin, televizyonların, radyoların önünde nöbetçiyiz. Nöbet sözcüğünü tartışan arkadaşlarımız var, çeşitli nöbet biçimleri üzerinden. Hekimler en sık nöbet tutan meslek grubudur. Bıçak sırtında sabahlarsınız, o nöbeti ölüm haberi vermeden devredebilmenin umuduyla. İyileştirdiklerinizin, yakınlarının gözündeki sevinç ödülünüz olur. Yaşam için nöbet tutarız ya,  işte tam da öyle bu nöbetler! Adil, özgür ve barış içinde insanca yaşamak için nöbet tutuyoruz durmadan. Bizleri işten atmakla, tutuklamakla, gazla, suyla, tehditlerle korkutacaklarını sananlara inat, teslim olmuyoruz ve terk etmeyeceğiz! Adil, özgür ve barış içinde insanca bir yaşamı kurmak için nöbetteyiz.
 Mücadeleden vazgeçmedikçe, bu mücadeleyi kazanan elbet biz oluruz.