Gündem

Savcılık SETA’nın Alevi örgütlerini PKK ile ilişkilendirmesini ’ifade özgürlüğü' saydı

29 Ocak 2020 10:33

Hükümete yakın ve gazetecileri ‘fişleme’ raporuyla gündeme gelen SETA’nın ( Siyaset, Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı) ‘Avrupa’daki PKK Yapılanması’ isimli çalışmasında Alevi kuruluşlarının örgütle ilişkilendirilmesine savcılık ‘ifade özgürlüğü' dedi.

Söz konusu çalışmayla ilgili Alevi örgüt temsilcilerinin 25 Kasım 2019’da yaptığı şikayet dilekçesini inceleyen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı “İftira ve Suç Uydurma" suçunun oluşmadığını belirterek 'kovuşturmaya yer olmadığına' karar verdi. 

Savcılığın 9 Aralık 2019 tarihli kararında "'Kitabın ilgili bölümleri incelendiğinde somut olayda iftira ve başkaca bir suç kapsamında değerlendirilebilecek hukuka aykırı tipik bir eylemden bahsedilemeyeceği, bahse konu bölümlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek görüşler içerdiği" ifadelerine yer verildi.

Savcılığa göre 'Şok edici ve rahatsız edici düşünceler demokratik toplum düzeninin ve çoğulculuğun olmazsa olmaz unsurlarından..."

2019'da yayımlanan, dijital ortamda da yer alan 'Avrupa'daki PKK Yapılanması' kitabının Avusturya bölümünü yazan ve SETA’da araştırmacı olarak görev yapan Zeliha Eliaçık, Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu için " Demokratik Güç Birliği oluşumunun içindedir, Güç Birliği'nin içinde PKK bileşenleri de yer alıyor" yazarak Alevi örgütünün yöneticilerinin adını da paylaştı. Kitapta Federasyon'un yöneticileri olan Mehmet Ali Çankaya ve Ethem Şahin'in de adı geçiyor. 

Bunun üzerine Alevi örgütlerinin temsilcileri adına avukat Seyit Sönmez ismi geçen kişilere 'İftira' atıldığı yönünde şikayet dilekçesini 25 Kasım 2019'da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sundu. 

Dilekçede "Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu ve onun dahil olduğu 'Demokratik Güç Birliği' oluşumunun kriminalize edildiği, Alevi örgütü yönetici ve üyelerinin de sanki suç örgütüne destek sunuyormuş gibi itham edildiği" belirtildi. 

Yine aynı dilekçede "Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu üyesi bir akademisyenin Almanya'daki tüm öğrenci birliklerinin çatı kurumu olan ve Kürt Öğrenciler Birliği'nin de içinde yer aldığı ASTA'nın Kassel Üniversitesi'nde geniş katılımlı bir öğrenci etkinliğinde bir sunum yapması da bağlamından koparılarak suça konu bir vâka gibi gösterilmiştir. Akademik bir çalışma ürünü gibi görünen bu kitap, müvekiller açısından 'iftira' belgesi dışında bir anlam ifade etmemektedir. Çünkü müvekiller, konusu suç teşkil eden yasadışı hiçbir faaliyette bulunmamışlardır. İfade ve düşünce özgürlüğü kapsamında bir derneğe üye olma ya da herhangi bir toplumsal faaliyet katılma haklarını bir yurttaş olarak kullanmışlardır" denildi. 

Şikayet dilekçesini inceleyen savcılık 'ifade özgürlüğü' gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.

Avukat Seyit Sönmez, karara itiraz etti. Sönmez'in itiraz gerekçesi "Şikayete konu kişiler somut olayda ifade özgürlüğünü kullanmaması, tam tersi ifade özgürlüğü hakkını kullanan yurttaşlara 'terör örgütü üyeliği' ve 'destekçisi' suçlamasıyla iftira atılması." 

Gazetecilerin fişlenmesi de 'ifade özgürlüğü' olarak değerlendirilmişti

SETA'nın 5 Temmuz 2019'da ‘Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları’ başlıklı bir rapor yayınlanmıştı. Raporda, yabancı basın kuruluşları ile kuruluşlarda çalışan gazeteciler isim isim sayılarak suçlayıcı ifadeler kullanılmıştı. Gazeteciler, raporun ‘fişleme’ olduğunu belirterek konuyu yargıya taşımıştı.Savcılı, SETA’nın raporunda, suç duyurusunda bahsedilen ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’, ‘suç işlemeye alenen tahrik’, ‘kişilerin huzur ve sükununu bozma’ ve ‘kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi’ suçlarının oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti. Raporun düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği dile getirilmişti.