TBMM, 1994’te DEP milletvekillerinin Meclis kapısında yaka paça gözaltına alınmalarını anımsatan bir krizin eşiğine geldi.
Savcılıklar, DTP milletvekilleri Selahattin Demirtaş, Emine Ayna, Fatma Kurtulan, Aysel Tuğluk ve Sabahat Tuncel’in, haklarında yürütülen soruşturma çerçevesinde ifadelerinin alınması için TBMM Başkanlığı’ndan talepte bulundular.
TBMM Başkanı Köksal Toptan, bu gelişmeyi "Çok sıkıntılı bir durum" diye bir grup gazeteciye anlatırken, geçmişteki tarihi "DEP hatası"nın yapılmaması için çözüm aradığını belirtti.
Toptan, yaşadığı açmazı şöyle anlattı:
"Anayasanın 83’üncü ve 14’üncü maddesi var. 14’üncü maddeye giren suçlarla ilgili milletvekili seçilmeden önce bir yargılama süreci başlamış ise o devam ediyor. Kimi hukukçulara göre, o soruşturmada dokunulmazlık işlemiyor, ifade alınabiliyor. Kimilerine göre ise mutlak dokunulmazlığa sahip. DTP’nin daha önce başkanlığımıza yaptığı başvuruyu Adalet Bakanlığı’na intikal ettirdim. Gelen cevabı da, DTP’li arkadaşlara bildirdim, durum bu."
Toptan: İfade vermelerini sağlamak mümkün
TBMM'de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Toptan, gelişmeleri şöyle anlattı: “Bütün bunları incelemeye, hukuki sonuca varmaya çalışıyoruz. Ankara görevli Ağır Ceza Mahkemesi, talimat mahkemesi olduğu için, işin esasına bakan dosyalar başka mahkemelerde olduğu için, bir anlamda buradaki Ağır Ceza Mahkemesindeki arkadaşlarımızın da çok fazla yapacağı bir şey gözükmüyor. Aslında bizim de gözükmüyor. Bize yazılan yazıda, TBMM'ye duyulan saygı nedeniyle şimdiye kadar beklenildi. Bizim aracılığımızla bir duyuru yapılması ve adı geçen milletvekillerinin bu şekilde gidip savunmaları yapmaları isteniyor. Doğrudan mahkemeler bunu yapabilirdi. Nezaket gösterdiler. Biz de mahkememize nasıl yardımcı oluruz diye çalışma yapıyoruz.
Anayasanın lafzına baktığımız zaman, aslında davet üzerine savunma yapmaya gidilmediği takdirde, yasaların öngördüğü şekilde, ısraren sanıkların mahkemeye götürülüp orada savunmalarının yapılmasının sağlanması mümkün. İlgili Ağır Ceza Mahkemesi ise böyle bir yol deniyor. Bakalım ne yapacağız, inceleniyor.”
Köksal Toptan, 1994 yılında benzer bir konuda yaşanılanların anımsatılması üzerine, “1994'deki uygulama biraz farklı. Orada dokunulmazlık kaldırıldı. Bu arkadaşlarımız savunmalarını yapmak için o zaman mahkemeye götürülmedi. Buradaki farklı” dedi.
Toptan, bir soru üzerine, söz konusu süreçle ilgili DTP'li milletvekilleri ile görüşmediğini bildirdi.
Ayna: İfade vermeyeceğiz
DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, haklarında fezleke hazırlanan DTP milletvekillerinin “şu anda savcılığa ifade vermeyi düşünmediklerini” bildirdi.
Gazetecilerin “TBMM Başkanı Köksal Toptan, '5 milletvekilinin savcıya ifade vermesiyle ilgili yazıları tuttuğunu' söyledi. Toptan ile görüştünüz mü? İfade verecek misiniz?” sorusu üzerine Ayna, TBMM Başkanı Toptan ile görüşmediklerini ve görüşmeyi de düşünmediklerini söyledi.
Demirtaş: Zorla götürsünler
DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş da, “Yargılanmaktan çekinmiyorum, veremeyecek hiçbir hesabım yok. Ancak siyasi bir karar var ortada. O halde gelsinler zorla götürsünler, ayağımızla gidip kuzu kuzu bu hukuksuzluğa ortak olmayacağız” dedi.
Demirtaş, milletvekili seçilmeden önce haklarında açılmış davalar bulunduğunu belirtirken bu davaların tamamının yaptıkları konuşmalara dayandığını söyledi. Demirtaş “Dava konusu olan konuşmalarımızda Türkiye’de artık Kürt analarının da Türk analarının da yüreği yanmasın. Gerekirse ’Öcalan’la görüşülsün akan kan durdurulsun’ demişim. Ben bu davadan yargılandım ceza da aldım. Ancak Yargıtay kararı benim aleyhime bozdu. Yargılama yeniden başladı. Bu arada da milletvekili seçildim. Mahkeme yargılamayı durdurdu ancak savcılar itiraz etti. Yargıtay ise ‘yargılayabilirsiniz dokunulmazlıkları yoktur’ anlamına gelen bir karar verdi” diye konuştu.
Bunun Cumhuriyet tarihinde ilk olduğunu belirten Demirtaş şunları söyledi:
“Adam öldürmekten yargılanan milletvekili vardı, ancak milletvekili iken yargılanmadı. Bizse yaptığımız konuşmalardaki barış çağrılarımız için yargılanmak istiyoruz. Bu açık bir ayrımcılık ve hukuksuzluktur. Adam öldüren milletvekili oluyor ve yargılanamıyor; ancak biz yargılanabiliyoruz. Bunu siyasi tavır olarak algılıyoruz ve mahkemeye gitmeme kararı aldık. Hakkımızda zorla getirme kararı çıkardılar ancak kim bizi nasıl zorla götürecek. Şahsi olarak milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığı hariç bütün dokunulmazlıklarının kalkmasından yanayım. Yargılanmaktan çekinmiyorum, veremeyecek hiçbir hesabım yok. Ancak siyasi bir karar var ortada. O halde gelsinler zorla götürsünler, ayağımızla gidip kuzu kuzu bu hukuksuzluğa ortak olmayacağız. Meclis’te bir sürü yolsuzluk dosyası bulunurken biz barış istediğimiz için dokunulmazlıklarımız tanınmıyorsa bu ayrımcılıktır. Bizi yargılamak istiyorlarsa zorla götürmeleri lazım.”