FULYA CANŞEN/T24
Afganistan’da kadının adı yok
İngiltere ve ABD 10 yıl önce Afganistan savaşının kadınları özgürleştireceğine dair bir söz vermişti. Afgan kadını hala bu günü bekliyor.
Bonn yakınlarındaki Peterberg sarayı bugünlerde satılığa çıkarılıp çıkarılmaması tartışmalarıyla kendisinden söz ettiriyor. Bense bir tepeye kurulu bu lüks binayı 2001 yılının sonbaharında düzenlenen Afganistan konferansı ile hatırlıyorum. Biz gazetecilere yasaklanan bu tarih kokulu sarayda Afganistan’ın geleceği planlanıyordu. Haber yapmak için resmi olarak düzenlenen basın toplantılarının yanı sıra aşağı inen Afgan aşiret sözcülerinden aldığımız bilgilerle yetiniyorduk. Hepsi erkek olan İranlı, Iraklı, Pakistan ya da Afganistanlı meslektaşlarım, sarışın ve iri yarı yani batılı görünmediğim için bana daha sıcak ve yardımsever davranıyorlardı. Devrimci Afgan Kadınlar Birliği Rawa’lı kadınlarla da bu sayede tanıştım. Uzun uzun Afganistan’da kadınlara yapılan baskıdan söz ettiler. Afganlı kadınların çalışması, hele ki evli değilse bir meslek edinmesi bile yasaktı. Hatta yanlarında erkek olmadan dışarı çıkamıyorlardı. Burka taşımak zorundaydılar. Kendilerini göstermek, topuklu giymek, konuşmak yasaktı. Ancak sekiz yaşına kadar okula gidebiliyorlardı. Batılı bir kadın gibi görünmeye cesaret edenler sadece fahişelerdi. Devrimci Afgan kadınlar 7 Ekim 2001 de Afganistan’ı aşırı dinci Taliban’dan kurtarmak için müdahale eden batılı ülkelerin Bonn’un Petersberg tepesinde sürdürdükleri müzakerelerde kadınların haklarını da gözeteceklerini umut etmek istiyorlardı. Savaşın başladıktan beş hafta sonra Amerikan First Lady Laura Bush, “Afganistan’ın en ücra köşelerine kadar ulaşan askeri birliklerimiz sayesinde Afgan kadınlar artık evlerinde hapsolmayacak. Terörizmle mücadele aynı zamanda kadın hakları ve onuru için verilmiş bir mücadeledir” demişti.
Afgan Anayasası kadınlar için geçerli değil
Demişti ama Rawa’lı kadınların en büyük endişesi bütün bunların sözde kalmasıydı. Kaldı da. Peterbsberg konferansından iki yıl sonra Uluslararası Af Örgütü, Hamid Karsai liderliğindeki hükümetin kadınları koruyamadığını açıkladı. On yıl sonra da durum çok farklı değil. Savaş sırasında da Afganistan’da görev yapan Alman yardım örgütü Caritas’ın yaptığı son bilimsel araştırmaya göre, anayasada yer alan kadın erkek eşitliğini normal hayatta görmek mümkün değil. Her kız çocuğu yoksulluğa doğuyor. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 50'si ayda sadece bir kez meyve yiyebildiğini, yüzde 98’i elektrik ve sudan mahrum yaşadığını söylemiş. Yetersiz beslenme ve kötü yaşam koşulları tüberküloz gibi salgın hastalıkların yayılmasına neden oluyor. Kadınların ortalama yaşam süresi 47. Afganistan en çok çocuk ölümlerinin yaşandığı ülkelerin başında geliyor. Her 100.000 kadından 1.600’ü doğum sırasında ölüyor. 5 ve 15 yaş aralığındaki çocukların ancak yüzde 60’ı okula gidebiliyor ve birkaç yıl sonra okulu terk ediyor.
Kadınların sadece yüzde 1'i eğitimi hayal edebiliyor
Caritas’ın araştırmasına göre, Afganlı kadınların çoğu gelecekten umutsuz. Araştırmaya katılanların yarısının önceliği ailesini beslemek, sadece yüzde biri iyi bir eğitim almayı ve meslek sahibi olmayı hayal edebiliyor. Hayal etse ne olacak? Kızlara ayrılmış okullarda sadece kitaplar değil, masa ve sandalyeler bile eksik. Okulların çoğu yanıp kül oldu zaten. Kadınların BM gibi uluslararası örgütler için çalışmaları yasak. Afgan devlet kuruluşlarında kadın çalışanı ara ki bulasın. Taliban döneminde olduğu gibi kadınların yanlarında akrabası bir erkek olmadan taksiye binmesi, sokakta yürümesi bile hoş karşılanmıyor. Akrabası olmayan bir erkekle buluşan kadın özel güvenlik görevlileri tarafından tutuklanıp, cinsi münasebette bulunup bulunmadığı için muayeneye götürülebiliyor. Uluslararası kadın örgütleri, zorla evlendirilme, şiddet ve tecavüz oranında da her hangi bir iyileşme kaydedilmediğinde hemfikir. Baskı altındaki Afgan kadınların Taliban döneminden daha çok intihara başvurduğu da biliniyor. Daha geçen hafta Karzai hükümeti kadın sığınma evlerinin idaresini sivil toplum örgütlerinden almayı istedi ancak uluslararası baskı yüzünden başaramadı.
Afganlı kadın hala bekliyor
Aslında daha on yıl önce Afganistan’da kadın düşmanı politikanın devam edeceğini görmek mümkündü. Petersberg tepesindeki sarayda bir araya gelen Afgan delegasyonunda sadece iki kadınının bulunması ve ikisinin de Avrupa’da eğitim görmüş batıdan çok batılı olması bunun en belirgin işaretiydi. Hatırladığım kadarıyla onlar da Afgan kadının özgürlüğünü sadece burka takanların sayısındaki azalmayla ölçen first lady’lerden farksızdılar. 2001 yılında tarih kokan yaldızlı Petersberg sarayında Afganistan’ın kaderi şekillenirken doğulu bir kadın olarak batılılara ya da batılıdan çok batılı doğululara ne kadar güvenebileceğimi ben de bilmiyordum. Şimdi biliyorum ama Devrimci Afgan Kadınlar Birliği RAWA’nın internet sitesinde gözüme ilk çarpan şu cümle yine de içimi sızlatıyor. Çünkü burkalarının ardında görünmez olan Afgan kadınların adı bile yok. “ŞİDDET YANLILARININ İKTİDARI: İngiltere ve ABD Afganistan savaşının kadınları özgürleştireceğine dair bir söz vermişti. Sözünde duracakları günü hala bekliyoruz.”