Sarı Yelekliler şu günlerde sadece Fransa'da değil, Mısır'da da gündemde. Sarı yelek giymek Mısır'da yasak. Giyilmesi gibi satılması da yasak. Çünkü sarı, son günlerde Mısır'da protesto, talep ve başkaldırının rengi. Fransa'da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un vergileri artırma planlarına karşı gösteriler düzenleyen Sarı Yelekliler‘in, Mısır'daki protestolara da ilham olmasından endişe ediliyor.
El Cezire'nin haberine göre polis, Kahire ve İskenderiye'de satıcıların sarı yelek satmalarını yasakladı. Satıcılardan biri, "Polise neden diye sorduğumuzda, 'Emir böyle' yanıtını verdiler" diye konuştu. Bir başka satıcı ise, "Hükümet 2011'deki protestoların Fransa'daki gösteriler sonrasında canlanmasından endişe ediyor" yorumunu yaptı.
"Fransa değişti"
Fransa'daki protestolar Arap medyasında da yakından izleniyor. Londra'da yayımlanan El Arabi el Cedid, protestoların sosyal taleplerle sınırlı olduğunu yazdı. Liberal eğilimli gazete, protestoculara yönelik sempatik değerlendirmeler yapsa da, protestocuların öfkesi ışığında, "Fransa değişti ve Avrupa'nın geri kalanı da Fransa örneğini takip edebilir" değerlendirmesinde bulundu.
Mısır'daki gazeteler protestoların ülkeye sıçrayabileceği endişesiyle gösterilere dair eleştirel yorumlara yer veriyor. El Ahram, protestoların "gizli eller" tarafından kışkırtıldığını yazdı. Gazetenin mesajı belli: "Fransa'da olduğu gibi Mısır'da 2011'de düzenlenen gösteriler yabancı sabotajcıların işi."
Mısırlı siyaset bilimci Ammar Ali Hassan, Mısırlı yetkililerin Fransa'daki protestolar nedeniyle alarma geçtiğini söylüyor. Ali Hassan DW'ye yaptığı açıklamada, Sarı Yelekliler ile 2011'de Mısır'daki gösteriler arasında benzerlik olduğu görüşünde. Siyaset bilimciye göre her iki hareket de geleneksel siyasi yapıların dışında gelişti. Ali Hasan başka parallelikler de gözlemliyor:
"Her iki hareketin de sağlam ve tanınmış liderleri yok. Her iki hareket de önce sosyal ve siyasi taleplerle ortaya çıktı ve sonrasında Devlet Başkanı Mübarek ya da Cumhurbaşkanı Macron'un istifaları gibi kapsamlı talepleri dile getirdi. Her iki hareket de önce barışçıl başladı ve sonra şiddete dönüştü."
Fransa'daki Sarı Yelekliler'in bir kısmı da kendi gösterileriyle 2011'de Mısır'daki gösteriler arasında benzerlik kuruyor. Paris'te bir duvara Arapça yazılı şu slogan gibi: "Halk hükümetin devrilmesini istiyor." 2011 yılında farklı Arap ülkelerindeki binlerce gösteri bu sloganla düzenlemişti.
Müslüman Kardeşlerin rolü
Mısır'daki El Masri El Youm gazetesi işi bir adım daha ileriye götürüyor. Gazete Fransa'daki protestoların arkasında Mısır'da terörist kabul edilen Müslüman Kardeşlerin olduğunu ileri sürüyor. Gazeteye göre Müslüman Kardeşler, tıpkı 2011'deki Arap Baharı gibi bir "Avrupa Baharı" hedefliyor.
Siyaset bilimci Ali Hassan'a göre, Müslüman Kardeşler gösterilere gerçekten de tepkisiz kalmadı. Ali Hassan, "Mısırlıların Fransa'daki gösterilerden ilham almaları için çabaladılar. Bunu yaparken özellikle artan fiyatlara yoğunlaştılar" yorumunda bulunuyor.
Tunus, Ürdün ve Irak'taki protestolar
Tunus'taki göstericiler ise Mısır'dan farklı olarak bu hafta sokaklardaydı. Sarı değil kırmızı ceket giyerek bir gösteri düzenlenmesi çağrısında bulundular. Bu gösteri Tunus'taki hoşnutsuzluk da artan fiyatlara yönelikti. Ancak sadece bununla sınırlı kalmadı. Göstericiler işsizlik, yolsuzluk ve yetkili makamların efektif çalışmamasını da protesto etti.
Irak'ın güneyindeki Basra da aylardır sürekli yeniden alevlenen sosyal protestolara sahne oluyor. Ve buradaki göstericiler birkaç gündür sarı yelek giyiyor. Tunuslular gibi onlar da yolsuzluğu ve belediyenin hizmetlerindeki kötülüşmeyi eleştiriyor, daha fazla istihdam talep ediyor. Ürdün'de de bu hafta protesto gösterileri düzenlendi.
Mısırlı siyaset bilimci Ali Hassan, Arap göstericilerin taleplerinin Fransız göstericilerle benzerlik içerdiği görüşünde. Ancak devletin bu gösterilere tepkisinin ise tamamen farklı olduğu görüşünde:
"Fransız polisinin uyguladığı tüm şiddete rağmen ateş açılmadı. Hiçbir gösterici öldürülmedi. Gözaltına alınanlar kısa bir süre sonra serbest bırakıldı. Hakkında dava açılmayanlar uzun süre tutuklu kalmadı. Hiçkimse hakkında karar çıkmaksızın aylar ya da yıllarca cezaevinde değil. Fransız hükümeti hızlı bir biçimde göstericilerle görüşme arayışına girdi. Arap hükümetleri ise tam tersine kibirli ve acımasız davrandı."
Kersten Knipp
© Deutsche Welle Türkçe