T24 - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, "Bazı gazete ve televizyonlar vasıtasıyla CHP'li milletvekillerinin söylemediğim bir sözü, sanki bana aitmiş gibi takdim etmeleri ve bunun üzerinden yemin etmemelerine haklı gerekçe üretip kendi pozisyonlarını güçlendirmeye yönelik gayretlerini büyük bir üzüntü ve ibretle takip ediyorum" dedi.
Salih Kapusuz, "3 CHP'li milletvekilinin 'Ergenekon'dan tutuklanacağına dair sözler söylediği" yönündeki iddialara ilişkin yazılı açıklama yaptı.
"CHP'li parti yöneticisi ve vekillerinin şahsımın ağzından çıkmamış kelime ve cümleleri, söylemişim gibi takdim ederek adeta dedikodu siyasetine müracaat etmelerine neden olan hadisenin aslı aynen şöyledir" ifadelerini kullanan Kapusuz, TBMM'de yemin töreni olduğu gün Meclis'te traş olurken, bazı gazetecilerin kendisine, "CHP'den 3 milletvekilinin tutuklanma riski olduğundan bahsederek, Gürsel Tekin, İlhan Cihaner ve Sinan Aygün'ün durumunun bu bağlamda ne olacağı" sorusunu yönelttiklerini belirtti.
Bu soru üzerine yargıya ait konularda yetkinin yargı organlarında bulunduğunu söylediğini, milletvekillerinin Meclise girmeleri ve yemin etmelerinin milletin kendilerine vermiş olduğu görevin gereği olduğunu belirttiğini ifade eden Kapusuz, şunları kaydetti:
İnce'nin karalama kampanyası
"Bazı gazete ve televizyonlar vasıtasıyla CHP'li milletvekillerinin söylemediğin bir sözü, sanki bana aitmiş gibi takdim etmeleri ve bunun üzerinden yemin etmemelerine haklı gerekçe üretip kendi pozisyonlarını güçlendirmeye yönelik gayretlerini büyük bir üzüntü ve ibretle takip ediyorum. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, bir televizyon programında dedikoducu arkadaşının şahsıma yönelik iftirasını esas alarak partilerinin yemin etmeme olayında durduğu noktayı haklı göstermeye çalışmıştır.
Muharrem İnce'nin karalama kampanyasına maalesef, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katılma gafletine düşmüştür. CHP'lilerin iddia ettiği sözleri söylemiş olsaydım zaten iyi bir gazeteci olduğunu bildiğim arkadaşlarımız bunu atlamaz ve haberi olduğu gibi haber merkezlerine gönderirlerdi. Ertesi gün de muhtemelen söz konusu gazeteler bunu ya manşetlerine taşır ya da büyük bir haber olarak duyururlardı. Geçmişte müftülük görevinde bulunmuş, bu itibarla da yalan, dedikodu ve iftiranın ne olduğu ve manevi sorumluluğunun ne olacağı konusunda bilgi sahibi olduğunu zannettiğim CHP'li Müftü Vekil Sayın İhsan Özkes benim gazeteci arkadaşlarımızla yukarıda belirttiğim şekilde yaptığım sohbeti, dezenformasyona dönüştürmüştür.
Sayın Emrehan Halıcı, bana gelip meselenin aslını sorduğunda, kendisini açıkladığım şekilde bilgilendirdim. CHP'li yöneticilerin düştükleri bu hezeyana maalesef Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu da düşmüştür. Şahsımı bu konuda eleştiren bir değerlendirmeye imza atan Sayın Kılıçdaroğlu, şayet konuya ilişkin açıklamamdan haberi yoksa, bilmeden, araştırmadan ve doğruluğunu teyit etmeden konuşan bir genel başkan durumuna düşmüştür. Sayın Kılıçdaroğlu'nun yaptığım açıklamadan haberdar olduğu halde böyle bir değerlendirme yaptığına ise ihtimal bile vermek istemiyorum."
Kapusuz, "Çamur at izi kalsın" siyasetinin, bazı partililer tarafından iyice içselleştirildiğini savunarak, "CHP'liler yemin etmemelerinden kaynaklanan toplumsal tepkiyi, aslı astarı olmayan konuları gündeme getirerek, her türlü iftirayı göze alarak farklı yönlere kanalize etmek istemektedirler. Seçim öncesinde kendilerinin ne söylediğini unutan, hatta sabah ne söylediklerini akşam unutan bir siyasi anlayışın, içinde bulundukları kısır döngüden bizim söylemediklerimizi kullanarak çıkma gayretlerini kamuoyunun takdirlerine sunuyorum" ifadelerini kullandı.