T24 - Bir işadamına “İki keleşim var, biri senin, diğeri Tatlıses için” dediği ileri sürülen azmettirici Abdullah Uçmak ve adamlarının, saldırıdan önce olay yerinde 2 kere keşif yaptıkları ortaya çıktı.
İbrahim Tatlıses’e silahlı saldırıda bulundukları iddiasıyla gözaltına alınan Abdullah Uçmak’ın da aralarında bulunduğu 6 şüpheli daha emniyette ifadelerinin alınması tamamlanarak dün adliye sevk edildi. Savcılıktaki ifadelerinden sonra mahkemeye sek edilen zanlılardan ikisi serbest bırakılırken, aralarında Abdullah Uçmak’ın da olduğu 4 kişi tutuklandı. Önceki günde bir kişi adliyeye sevk edilmiş ve tutuklanmıştı. Milliyet ve hürriyet gazetesinde yer alan haber şöyle:
Bu arada Tatlıses’e saldırı düzenlenmeden önce bir işadamının polise başvurarak, Uçmak tarafından, “İki keleşim (kaleşnikof tüfek) var, biri senin, diğeri Tatlıses için” denilerek tehdit edildiğini söylediği ortaya çıktı.
İstanbul Emniyeti saldırı ve gelişmelerle ilgili olarak gazetecilere bilgi notu dağıttı. Buna göre, azmettirici Uçmak ile saldırganlar olay yerinde 2 kere keşif yaptı. Abdullah Uçmak diğer zanlılarla bağlantısını gizlemek için iki adet yeni sim kart alıp kullandı. Uçmak’ın saldırıdan önce olay yerine yakın araçtan indiği belirtilen açıklamada şöyle denildi:
Saldırı anını izledi mi?
Tatlıses’e yönelik suikastın ardından olayın perde arkasını araştıran polis, Abdullah Uçmak’ın suikasti olay yerinde izlediğini ortaya çıkardı. Savcılık talimatıyla bölgedeki tüm kamera kayıtlarına el koyan polis, Uçmak’ın Nurol Plaza önündeki suikast sırasında Maslak Büyükdere Caddesi üzerinde beklediğini, Tatlıses’in aracına ateş açıldığında olayı izlediğini belirledi. Kamera kayıtlarına göre Uçmak, saldırı sonrası hemen yolun karşı tarafına geçerek bir taksi durduruyor ve daha sonra Pendik istikametine doğru ilerliyor. Organize suçlar polisi, Uçmak’ın kaçtığı taksinin sürücüsünü bulmak için seferber oldu.
Su boşaltıldı, silah bulundu
“Azmettiren kişi (Uçmak) başka bir şahsı da televizyon izleyerek sanatçı İbrahim Tatlıses’in Beyaz TV’den çıkışı hakkında bilgi vermesi için görevlendirdiği, bu şahıstan aldığı bilgileri olayı gerçekleştiren şahıslara aktardığı, aldıkları talimata göre hareket eden şüpheli şahısların, uzun namlulu silahla ateş etmek suretiyle sanatçı Tatlıses ve Buket Çakıcı’yı yaralayarak gri renkli Fiat Linea otomobille olay yerinden kaçtıkları, olay sırasında irtibat kurdukları telefon ve sim kartları yakalanmamak için kırdıkları tespit edilmiştir.”
Açıklamada, saldırı silahının Kurtköy’de bir gölete atıldığı belirtilerek, “Gölete gidildiğinde kaleşnikofa ait parçalar bulundu. Arama için gölet suyu boşaltıldı ve kaleşnikofu buldu. Bahse konu olan silahın yapılan kriminal incelemesinde olayda kullanılan silah olduğu tespit edilmiştir” denildi.
Keleşli tehdit
Bu arada Uçmak’ın polisin teknik takibinde olduğu ortaya çıktı. İddiaya göre, Uçmak 2004’te Tatlıses’e suikast suçlamasıyla aranırken kendisini ihbar eden kişinin Ahmet Taşçı olduğuna inandı. Cezaevinden kendisine tehdit geldiğini belirten Taşçı, polise başvurdu. Taşçı, Uçmak’ın kendisini aradığını ve “İki keleşim (kaleşnikof) var biri senin, diğeri İbrahim Tatlıses için” dediğini ileri sürdü.
Başvurudan sonra polis, Uçmak’ın telefonlarını dinlemeye aldı. Ancak Tatlıses’e yapılacak herhangi bir saldırıya ilişkin konuşma tespit edemedi. Uçmak ise Taşçı ile ilgili olarak, “Benden yardım istemişti. Daha sonra aramız bozuldu” dedi.
Çanta Uçmak'a ait' dedi
Polis, evindeki çantada kaleşnikof bulunan Nazmiye A. ve oğlu M.A.’nın da ifadesini aldı. M.A., “Bu çantayı evde gördüğümü hatırlıyorum. Annem bunun Abdullah Uçmak’a ait olduğunu söyledi” dedi. Uçmak ise “Nazmiye evime arasıra temizliğe gelir. Hapisten çıktıktan sonra iki gez görüştük, çanta ve silah benim değil” diye konuştu.
PKK bağlantısını reddetti
Saldırının PKK ile bağlantılı olduğu iddialarının gündeme gelmesine, Uçmak’ın evindeki bir ilaç kutusu üzerinde yazılı olan mail adresi ve iki telefon numarasının neden olduğu anlaşıldı. Kutunun üzerinde, PKK ile bağlantısı olduğu iddia edilen bir avukatın mail adresi yazılıydı.
PKK ile irtibatı olduğu iddiasını reddeden Uçmak, “Bilgisayar kullanmayı bilmem. Hiç e-mail atmadım. Mail adresi yazılı olan şahsı tanımıyorum. Telefon numaralarını da bilmiyorum. Onları ben yazmadım “ dedi.
Uçmak’ın saldırıyla ilgili olarak da şunları söylediği öğrenildi:
“Birileri beni Tatlıses’le olan husumetimden yaralanarak, suçu benim üzerime yıkıyor. Cezaevinden çıktıktan sonra yeni bir hayat kurmaya başladım. Arabaya ihtiyacım olduğu zaman günlüğü 100 TL’ye kiralardım. Olay gecesi Sarıyer’de görülen aracın benim olup olmadığını bilmiyorum. Ancak kendi adıma kiraladığım aracı, olay gecesi saat 21.45 sıralarında evin otoparkına bıraktım. Sabaha kadar da ordaydı. Olayda bu aracın kullanıldığı iddialarını kabul etmiyorum. Ben olay günü 21.45 civarında evime geldim. Olayı da televizyondan öğrendim. Saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen Y.A. ve E.A. isimli kişileri tanımıyorum. Kimseye para, hele hele 500 bin dolar sözü vermedim” dedi.
Abdullah Uçmak, Y.A. ve E.A. ile bir alışveriş merkezindeki kamera görüntülerinde yan yana görünmelerinin de tesadüf olduğunu söyledi.
BDP’Lİ DEMİRTAŞ: Partimizle hiç teması olmadı
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İbrahim Tatlıses’e silahlı saldırı olayının PKK ve BDP ile ilişkilendirmesine tepki gösterdi. Demirtaş, sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yanıt verirken, nevruz öncesi kaos ve gerilim yaratmaya çalışanların Tatlıses olayını çarpıttığını savundu.
Demirtaş seçimler yaklaşırken ortaya çıkan son gelişmelerden hiç birinin tesadüf olmadığını, aylardır bunun psikolojik ve siyasi altyapısını hazırlayan hükümet yetkililerinin başkalarını suçlayacaklarına tatmin edici açıklamalar yaparak halkı bilgilendirmeleri gerektiğini söyledi. Demirtaş, şunları yazdı:
“Ayrıca, Tatlıses’in partimizle dolaylı ya da doğrudan hiç bir teması olmamıştır, adaylık konusunda hiç bir şekilde gündemimize gelmemiştir. Komada yaşam savaşı veren bir sanatçı üzerinden halen partimizi nasıl yıpratacaklarının hesabını yapanlar kirli bir tezgâhın bilerek, bilmeyerek parçası oluyorlar. Lütfen bu bilgi kirliliği içinde en azından vicdanınızı koruyun.”