Gündem

"Saklanmak, Erdoğan'ı yenilgiden kurtarır mı?"

Gazeteci Kemal Can: Kampanyada Erdoğan’ın yer almama biçimi daha derin etkiler yaratabilecek türden

12 Haziran 2019 11:00

Yaklaşık 30 yıldır "MHP" ve "Türkiye'de milliyetçilik" üzerine çalışan gazeteci - yazar  Kemal Can, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın aldığı belirtilen "23 Haziran'a kadar miting yapmama kararı"nı değerlendirdi. Can, "Erdoğan neden saklanıyor?" diye sorarak "Erdoğan’ın seçim kampanyasından bir hayli uzakta durması, bu olasılık sürpriz olmamasına rağmen giderek daha fazla dikkat çekiyor. Bunun geçici bir taktik hamle olup olmayacağı, son düzlükte -ki artık yavaş yavaş girildiği düşünülebilir- inisiyatif alıp almayacağıyla ilgili merak da büyüyor" tespitini yaptı. 

Can, Gazete Duvar'daki yazısında, "İktidarın yeni seçim kampanyasının seçmenleri nasıl etkileyeceğini, sonuçlara nasıl yansıyacağını henüz tam olarak bilmiyoruz. Yayınlanan bazı anketler yoğun çabaların pek işe yaramadığını, farkın giderek açıldığını söylüyor ama kesin yargı için hâlâ erken. Ancak sonuçlar nasıl olursa olsun, kampanyada Erdoğan’ın yer alma -veya almama- biçimi, bunu gerekçelendirme şekli, seçim sonuçlarından daha derin etkiler yaratabilecek türden" ifadesini kullandı.

Can şöyle devam etti: 

Erdoğan’ın ortalarda görünmemesi; seçimi almak için mi, yenilginin muhatabı olmamak için mi? Belki -aslında çok önemli olan- bir yan soru da: Bu tercih kendisinin kararı mı, ona biçilen bir rol mü? Erdoğan birilerine keseceği hesabı mı, kendisinin ödeyeceği faturayı mı erteliyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim kampanyasından bir hayli uzakta durması, bu olasılık sürpriz olmamasına rağmen giderek daha fazla dikkat çekiyor. Bunun geçici bir taktik hamle olup olmayacağı, son düzlükte -ki artık yavaş yavaş girildiği düşünülebilir- inisiyatif alıp almayacağıyla ilgili merak da büyüyor. Erdoğan’ın kendisinin dahil olmadığı bir kampanyanın daha başarılı olacağına sahiden inanıp inanmadığını yakında öğreneceğiz. Anketler hiç de iyi sonuçlar vermediğinde yeni hamlelerle son anda sahne alıp almayacağını, kritik bir “dokunuş” yapıp yapmayacağını da izleyerek göreceğiz. Yakın dönemin siyasi atmosferi düşünüldüğünde, sadece muhalefet ve gözlemciler için değil, iktidar seçmeni için de fazlasıyla yadırgatıcı bir durum yaşandığı ortada. Giderek sıklaşan kulis bilgileri, “ne pahasına olursa olsun kazanma” formülleri yerine başka akıl yürütmelerin de konuşulmaya başlandığını düşündürüyor.

Son günlerde aralarında iktidara yakın olanların da bulunduğu bazı gazeteci, yorumcu ve araştırmacıların, adını saklı tutan bazı AKP’li siyasetçilere de dayandırarak, olası bir yenilgiden Erdoğan’ı koruma arayışından bahsetmeye başlamaları, meraka başka bir boyut ekliyor. Seçimi kazanmanın gereği olarak yapılan taktik bir manevra veya muhalefet konsolidasyonunu zayıflatmak için denenen bir strateji mi yürürlükte? Yoksa tablonun umutsuzluğu yüzünden; ne olursa olsun seçimi alma motivasyonu, yerini ne olursa olsun genel iktidarı ve Erdoğan’ı koruma önceliğine mi bıraktı? Erdoğan’ın ortalarda görünmemesi; seçimi almak için mi, yenilginin muhatabı olmamak için mi? Belki -aslında çok önemli olan- bir yan soru da: Bu tercih kendisinin kararı mı, ona biçilen bir rol mü? Erdoğan birilerine keseceği hesabı mı, kendisinin ödeyeceği faturayı mı erteliyor?

İktidarın yeni seçim kampanyasının seçmenleri nasıl etkileyeceğini, sonuçlara nasıl yansıyacağını henüz tam olarak bilmiyoruz. Yayınlanan bazı anketler yoğun çabaların pek işe yaramadığını, farkın giderek açıldığını söylüyor ama kesin yargı için hâlâ erken. Ancak sonuçlar nasıl olursa olsun, kampanyada Erdoğan’ın yer alma -veya almama- biçimi, bunu gerekçelendirme şekli, seçim sonuçlarından daha derin etkiler yaratabilecek türden. Erdoğan’ın kampanyadaki rolü, iktidarın geleceğindeki rolünden çok bağımsız durmuyor. Her şeyden önce, yıllardır iktidar ittifakının sürükleyici aktörü olan Erdoğan’ın, ortalıkta göründüğünde oy kaybettiren bir genel başkana dönüşmeyi kabullenmesi hiç kolay değil. Bu yolla seçim kazanılırsa, o olmadan daha iyi performans sağlandığını; seçim kaybedilirse ise güçsüzleştiğini kabul etmek zorunda. Hadi o sindirdi diyelim, iktidar tabanı -ve tavanı- bunu nasıl içselleştirecek.

Yazının devamı için tıklayın