-Şahin: ''OHAL'i siyaseten düşünmüyoruz'' ANKARA (A.A) - 21.10.2011 - İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, siyaseten, olağanüstü hali Türkiye'nin demokratikleşme döneminde başvurulan bir yöntem olarak düşünmediklerini söyledi. NTV'nin canlı yayınına katılan Şahin, Çukurca'daki hain saldırının ardından başlatılan operasyonun nihai hedefinin terör örgütünü bitirmek olduğunu vurguladı. Terör örgütünü bitirmek için en kapsamlı operasyonlardan birinin yürütüldüğünü belirten Şahin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in de operasyonun başında olduğunu söyledi. Şahin, operasyonun iç güvenlik içerikli olduğunu ancak başka ülkenin sınırını, coğrafyasını da ilgilendirdiği için doğal olarak sınır ötesi bir operasyon, harekat özelliği taşıdığını ifade etti. Türkiye ve Irak'ın, terör örgütünün Kuzey Irak'ta barınmaması konusunda mutabakat bulunduğunu anlatan Şahin, Irak makamlarıyla görüşmeler yürütüldüğünü de belirtti. Şahin, Türkiye'nin Irak'ın Kuzeyindeki yönetimden, terör örgütünün merkez olarak aldığı bölgelerdeki üs alanlarıyla sivil yerleşim alanlarının ayrıştırılması gibi yardımlar istediğini dile getirerek, sivil alanların kısmen boşaltıldığına dair bilgileri olduğunu kaydetti. ''Türkiye, ABD ve Irak arasında kurulan üçlü mekanizmadan faydalı bilgiler, beklenen ölçüde elde edilemedi'' diyen Şahin, yine de bu mekanizmanın faydasız olduğunun söylenemeyeceğini belirtti. Amerikan Ulusal İstihbarat Başkanı'nın geçen ay Türkiye'yi ziyaret ettiğini anımsatan Şahin, ''Görüşmelerimizde karşılıklı istihbarat paylaşımı konusunda daha somut adım atılması konusunda mutabakat oluştu. Amerikan istihbarat birimleri daha noktasal, daha ayrıntıda bilgiler vererek, yardımcı olacağına dair mutabakatımız var. Bizim ve Amerikan istihbarat teşkilatları arasında teknik düzeyde çalışmalar devam ediyor'' diye konuştu. Terör örgütünün Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki yerleşim yerlerinden zaman zaman destek almasının mümkün olduğuna dikkati çeken Şahin, şöyle konuştu: ''Ama orada yaşayan her insanımızı, her köylümüzü terör örgütünün doğal destekçisi ya da istihbarat kaynağı olarak görmek yanlış olur. Bazıları olabilir, nitekim vardır. Bunlar tespit edildiğinde zabıta ve adli makamlar tarafından hukuki muameleye maruz kalmaktadırlar. Terör örgütünün hareket kabiliyeti, saldırıları mutlaka istihbarat makamlarımız tarafından takip edilmektedir. İstihbaratta sıkıntımız olmamaktadır. Sıkıntı çoğu zaman istihbaratta değil. Bazen istihbarat zafiyeti de olabiliyor ama esas itibariyle işin bazı doğal zorlukları var. Birincisi terör örgütünün konuşlandığı ve eylemlerini geliştirdiği coğrafi alanı iyi incelememiz lazım. O coğrafya Türkiye'nin hatta dünyanın sayılı zor coğrafyalarından birisi. Dün sabah orada helikopter uçuşları bile yapılamadı. Bunun doğurduğu terör örgütüne yönelik avantaj, güçlerimize yönelik dezavantaj söz konusudur. Terör örgütünün acımasızlığı karşısında istemeden arzu etmeden onlara lojistik kaynak sağlamak durumunda kalan vatandaşlarımız olabiliyor. Onları güvenlik güçlerimiz ayırt ediyor. Diğer yandan isteyerek yardım edenler var. Onları da ayırt etmeye çalışıyoruz. İşte bu noktada hem terör örgütüyle mücadelede, hem de o alanda yaşayan insanlarımızı değerlendirmede, suçluyla suçsuzu, yardım edenle etmeyeni, etmek mecburiyetinde kalanla, istemeden edenle, edeni birbirinden ayırt etmek gibi bir başka gayretin, zorluğun içinde bu mücadele dikkatle yürüyor. Güvenlik güçlerimiz bu konuda başarılı.'' Şahin, bölgede olağanüstü hal (OHAL) ilan edilmesi çağrılarına karşılık da ''OHAL bir anayasal kurum. Gerektiğinde başvurulacak bir kurum ama biz siyaseten OHAL'i Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde düşünülen, başvurulan bir yöntem olarak düşünmüyoruz ama bölgede tabii ki normal zamanın tedbirlerinin en son, en gerekli şekliyle alınmasından yanayız. OHAL uygulaması, bizim siyasetten 2002 yılında kaldırdığımız bir yönetim sistemidir. Psikolojik olarak algılaması farklıdır. Farklı uygulanmıştır. OHAL doğru uygulanabilseydi bugün OHAL karşısında böyle bir tavır almazdık'' dedi.