-ŞAHİN: ''KARAR DEMOKRASİDE ZAFİYET YARATACAK'' TBMM (A.A) - 08.07.2010 - TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, ''Anayasa Mahkemesi'nin bu yetki gasbı, siyaset kurumunun ve parlamentonun itibarını zedeleyecek ve demokraside zafiyet sorunu yaratacaktır'' dedi. Şahin, ''Durum onu göstermektedir ki, esastan inceleme yasağını Anayasa Mahkemesi'nin çiğneyemeyeceği yeni bir modelin veya anayasa değişikliğinin zamanı gelmiştir'' değerlendirmesinde bulundu. TBMM Başkanı Şahin, Anayasa Mahkemesi'nin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'a ilişkin iptal davasında verdiği karara ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. ''Anayasa'nın sistemin bütün unsurlarını bağlayan en temel milli irade metnidir'' diyen Şahin, bu temel iradenin nasıl değiştirileceği ve değişikliğin denetiminin de en az anayasalar kadar önemli bir konu olduğunu ifade etti. Şahin, açıklamasında şunları kaydetti: ''Anayasayı değiştirme yetkisi, yalnızca milletin temsilcilerine tanınmıştır. Bu yetki mutlak, paylaşılamayan ve devredilemeyen bir yetkidir. Meclisin milli iradeden aldığı bu yetkisi üzerinde vesayet oluşturabilecek bir anlayış kabul edilemez. Ne yürütme organı, ne herhangi bir siyasal parti ve ne de Cumhuriyetimizin herhangi bir kurumu, Anayasa değişikliğini isteme yetkisiyle donatılmamıştır. Bu sadece aziz milletimizin temsilcileri olan milletvekillerine tanınmış bir haktır. Bu yetkinin, dolaylı yollarla kullanılması anlamına gelecek çözüm ve öneriler de, kurucu iktidar yetkisinin mahiyetiyle çatışmaktadır. -SINIRLAR İÇERİSİNDE HAREKET ETMELİ- Demokratik sistem yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında uyumlu ve dengeli bir çalışma usulünü esas alır. Erklerin kendilerine Anayasayla tanımlanan sınırlar içerisinde hareket etmeleri, demokratik sistem açısından zorunludur. Aksi bir durum demokrasinin sınırlarının zorlanmasıdır. Yasama organı çalışmaları, belli şartlarda Anayasal Yargı denetimine tabidir. Bu denetim yollarının şart ve şekilleri, kuralları, konuları, yolları hem Anayasa hem de ilgili yasalarla açıkça belirlenmiştir. Yargı ancak konulan normları; Anayasa ve Hukuk Devleti ilkelerine göre yorumlar ve bir sonuca varır. Ancak erkler, anayasadan doğan haklarını kullanırken kendilerini başka bir erk yerine koyamaz ve olmayan yetki kullanamaz, başka erkin yetkisini elinden alamaz, o alana müdahale edemez. Bu amaçla norm ihdas edemez. Anayasa Mahkemesi, TBMM'nin yasama görevini yaparken kanun, kanun hükmünde kararname, Meclis İçtüzüğü'yle ilgili açılan iptal davalarını esastan ve şekilden, Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. -YETKİ GASBI- Evrensel anayasa hukuku birikimine aykırı olarak Anayasa Mahkememize Anayasa değişikliklerini denetleme noktasında tanınan yetki, sınırlı bir yetkidir. Türkiye tecrübesi onu göstermektedir ki, 1961 yılından bu yana kimi zaman Anayasa değişiklikleriyle sınırlanmasına karşın Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliklerinin esastan da incelenmesi eğilimini sürdürmektedir. Bu, düz bir Anayasa ihlali değil bundan öte yalnızca milletvekillerine tanınan Anayasa değiştirme yetkisinin bizzat özüne müdahaledir. Anayasa Mahkemesinin bu yetki gasbı, siyaset kurumunun ve parlamentonun itibarını zedeleyecek ve demokraside zafiyet sorunu yaratacaktır. Parlamentonun itibarını ve halktan alınan temsil yetkisini aşındıracak girişimlere karşı milletvekillerimiz ve parlamentomuz kendi hukukunu koruyacaktır. Bu son kararla Anayasa Mahkemesi, kendisini Anayasa koyucu yerine koymaktadır. Anayasa Mahkemesi, Anayasayı çiğneyerek ürettiği ve kendisini kurucu iktidar yerine koyduğu bu vahim eğilimi süratle terk etmek ve Anayasa sınırlarına dönmek zorundadır. Durum onu göstermektedir ki, esastan inceleme yasağını Anayasa Mahkemesinin çiğneyemeyeceği yeni bir modelin veya Anayasa değişikliğinin zamanı gelmiştir. Umuyorum ki, Meclisimiz ve onun değerli üyeleri zamanın kendilerine yüklediği bu tür bir değişiklik yetkisini gecikmeden kullanacaklardır. Çünkü Cumhuriyetin organlarının Anayasal referanslara saygılı olması, Meclisimizin yetkilerine Anayasa'ya rağmen ilişmemesi ve aykırı davranışların net bir biçimde yaptırımlara bağlanması kaçınılmazdır. Herkes bilmelidir ki Meclisimiz, milli iradenin kendisine yüklediği sorumlulukları Anayasa'da belirlenen ilkeler çerçevesinde yerine getirmeye devam edecektir.''