T24- ABD ve Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de özellikle 2000’li yılların başından itibaren obezitenin artması, Sağlık Bakanlığı’nı harekete geçirdi. Bakanlık, bu aydan itibaren “Obezite İle Mücadele Eylem Planını” hayata geçirmeye başlıyor. Hedef, obeziteyi olmadan engellemek...
Bu yıldan itibaren uygulamalarını her alanda hissettirecek olan eylem planı ve Türkiye’nin obezite karnesini, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çom Vatan gazetesine verdiği röportajda anlattı.
Türkiye’de de obezite artıyor mu?
Bakanlık olarak bizim, bilim adamlarının ve Türkiye Obezite Derneği gibi kuruluşların yaptığı araştırmalar var. Bütün bu araştırmalar, belirli bir süreç içerisinde kadınlarda, erkeklerde ve çocuklarda obezite dediğimiz bozukluğun gittikçe arttığını ve artma eğiliminin sürdüğünü ortaya koyuyor.
Bu artma durumu ne zaman başladı?
2000’li yılların başından itibaren obezite oranında artış daha fazla gözleniyor.
Obezite neden artıyor?
En önemli neden, beslenme alışkanlıklarının değişmesi. Ayaktan beslenme dediğimiz fast-food tarzı hızlı beslenme alışkanlığına yönelinmesi, sebze, meyve, yani normal sağlıklı beslenmeden uzaklaşma ve tabii ki eğitimsizlik...
En fazla artış kimlerde görülüyor?
Her grupta artış var. Ama özellikle çalışan, 30 yaş üzeri bireylerde artış var. Çocuklarda ise şöyle bir durum gözleniyor; çocuk obez ise büyüdüğünde de obez oluyor.
Beslenme ve sağlık araştırması yapılacak
Beslenme bozukluklarını nasıl sınıflandırıyorsunuz?
Zayıf, normal, kilolu, şişmanlık öncesi ve şişman.
Obezite konusundaki araştırmalar nasıl yapılıyor?
TÜİK’e “örnekleme yapacağız” diyoruz. “Şu bilgilere ulaşmak istiyoruz, bu bilgileri kaç kişi üzerinde, hangi illerde yapmalıyız ki, Türkiye ortalamasını bulalım?” Veya büyük bir araştırma yapacağız... TÜİK bizi yönlendiriyor. Kimi çalışmada anketler yapılıyor. Kiminde boy, kilo, baş çevresi ölçümleri alınıyor. Birtakım hastalıklar olup olmadığı araştırılıyor. Bazı parametrelerle araştırma yapılıyor. Bu paremetreleri de hocalarımız belirliyor. Şimdi Türkiye çapında yeni bir araştırma yapacağız; Beslenme ve Sağlık Araştırması. Bundan sonra 5 yılda bir tekrar edilecek. Araştırma sonucu Türkiye genelinde iller, bölgeler, yaş gruplarının beslenme ve sağlık durumları ortaya çıkacak. Büyük, çok kapsamlı bir çalışma olacak, 20 bin kişilik bir çalışma. Böylece Türkiye’nin genel durumu ortaya çıkacak.
Nasıl bir çalışma yapılacak?
Hem anketler var, hem de çeşitli ölçümler yapılacak. Kan alınacak, 40 parametreye yakın kanda ölçüm yapılacak. Mesela şeker bakılacak, kolesterol, trigliseritler bakılacak. Vitaminler, demir durumu bakılacak, hormonal değerler bakılacak.
Türkiye’nin kan tablosu ortaya çıkacak
Bir anlamda chek up yapacaksınız yani?
Aynen. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda kan tahlili yokmuş. Bu çalışma tüm Türkiye’nin kan tablosu ve çok nadir görülen hastalıklara varıncaya kadar tabloyu önümüze koyacak.
Ne zaman başlayacak çalışma?
Bu ay. Hazırlıklarımız bitmek üzere. 6 ya da 7’nci ayda da bitirmeyi düşünüyoruz.
Kan vermek istemeyenler olursa?
İsteyenden alacağız.
Obezite ile Mücadele Eylem Planı kaç yıllık?
Birinci kısmı 5 yıllık. Beş yıl sonunda revize edilecek.
Eylem Planı kapsamında bu yıl yapılacakları genel hatlarıyla anlatır mısınız?
Hem öğrencileri, hem okul öncesi çocukları, hem de yetişkinleri farklı yollarla -broşür, çizgi film, afiş gibi- eğitmeyi amaçlıyoruz. Bu kapsamda 1 milyon 400 veliye, 50 bin de öğretmene mektup yazdık. Öğrencilere yönelik 1.5 milyon afiş hazırladık. Bunlardan biri “Yolculukta Egzersiz.” Bunlar da dağıtılmaya başlandı. Obezite ile mücadelede fiziksel aktivite büyük önem taşıyor. Yani sadece gıdaların düzenlenmesi yeterli olmuyor. Bu nedenle belediyelerin ve kamu kurum ve kuruluşlarının her birinin bu mücadele içinde halkın egzersiz, spor yapması için alması gereken tedbirler var. Bunları yazdık.
Mesela?
Belediyeler daha fazla spor alanı, daha fazla yeşil alan ayıracak, daha fazla spor tesisi kurulacak.
Kamu kurum ve kuruluşları bu kapsamda ne yapacak?
Masa başında egzersiz programları uygulayacaklar. Ayrıca gıdaların düzenlenmesi sağlanacak. Her gün yemek çıkıyor iş yerlerinde. Bu yemeklerin içerisindeki sebze oranı, yağ oranı, et oranı, gibi olması gereken standartlar tanımlanacak. Tüm toplu yaşanan yerlerde çıkacak yiyeceklerin muhtevasını belirleyeceğiz. Ama bu şimdiye kadar yazıldığı gibi “100 gr kıyma, 10 gr soğan” değil. İnce tanımına varıncaya kadar, salatanın oranına varıncaya kadar yazacağız, bunun standartlarını ortaya koyacağız.
Eylem planında aslında geç bile kalındı
İş yerlerine yemek verenlerin sorumlulukları artacak gibi görünüyor...
Evet artık önüne gelen yemek pişiremeyecek. Belirli eğitimden geçmiş olacaklar. Yani bu işi yapanları eğitip, sertifikalandıracağız. Sonra da ilgili mevzuatı çıkartıp, aykırı hareket edenlere cezai işlem yapacağız. Çok ince ayrıntılar var programda.
Eylem Planı’nda kısa vadede hedef kitle kim?
Özellikle çocuklar. Çünkü çocuklarda obeziteyi engellemezseniz, ileri yaşa da geçiyor. Obezite olmadan engellemek kolay. Ama olduktan sonra kişiyi normal hale döndürmek zor. O nedenle hedefimiz olmadan engellemek. Obezite ile birlikte şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıklarını, tansiyonu da azaltıyorsunuz. Eylem Planı’nda geç bile kalındı aslında.
Çocuklar bir an önce sporla barışmalı
Beslenme alışkanlığı değiştiği için obezite oluyor dediniz. Anneler çoğunlukla çalıştığı için hazır gıdalara yöneliyor. Bu durumu nasıl değiştireceksiniz?
Eğitimle. Anlatacağız, “Böyle yaparsanız, çocuğunuz böyle olur...” Ayrıca okullarda kolalı içeceklerin yasaklanması gibi, hamburger tipi yiyecekleri kantinlerde yasaklayacağız.
Şimdiki çocuklar sokakta oynamıyor. Daha çok bilgisayar başındalar. Obeziteye engel olmada çocukları hareket ettirme konusunda neler yapılacak?
Çocukları sporla barışık hale getirmemiz lazım. Çocuklar halı saha maçı yapmalı, basketbol oynamalı.... Bu nedenle çocuklar arasındaki spor rekabetlerini artıracak küçük spor kulüpleri olmalı. MEB, Gençlik Spor bu konuda beraber çalışıyoruz. Beden derslerinin laf olsun diye değil, hangi hareketler belirli aralıklarla yapılırsa etkili olur bunlar belirlenerek, yapılmasını sağlayacağız. Bunlar hep programımız içinde var.
Dünyada son on yılda obezite yüzde 30 arttı
Dünya Sağlık Örgütü tarafından Asya, Afrika ve Avrupa’nın 6 ayrı bölgesinde yapılan ve 12 yıl süren MONICA çalışmasında obezite prevalansında (bir hastalığın toplumda görülme sıklığı) 10 yılda yüzde 10-30 arttı.
Obezitenin en sık görüldüğü ABD’de Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi (CDC) tarafından yürütülen NHANES (ABD-Ulusal Beslenme ve Sağlık Araştırması) çalışmasında, 2003-2004 yıllarında obezite prevalansı erkeklerde yüzde 31.1, kadınlarda yüzde 33.2, 2005-2006 yıllarında ise erkeklerde yüzde 33.3, kadınlarda ise yüzde 35.3 olarak tespit edildi.
Avrupa’da yetişkinler üzerinde yürütülen çeşitli çalışmalara göre fazla kilolu olma prevalansı erkeklerde yüzde 32-79, kadınlarda ise yüzde 28-78 arasında. Obezite prevalansı ise erkeklerde yüzde 5-23, kadınlarda yüzde 7-36 arasında değişiyor. Fazla kiloluluk ve obezite her yıl 1 milyondan fazla ölüme neden oluyor
Çalışmalara göre fazla kilolu olma durumunun en yüksek olduğu ülkeler; Arnavutluk, Bosna-Hersek ve İskoçya. Türkmenistan ve Özbekistan ise prevalansın en düşük olduğu ülkeler.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre obezite, Avrupa’daki yetişkinlerde Tip 2 diyabet vakalarının yüzde 80’inden, iskemik kalp hastalıklarının yüzde 35’inden ve hipertansiyonun yüzde 55’inden sorumlu ve her yıl 1 milyondan fazla ölüme neden oluyor.
Hiçbir önlem alınmadığı ve obezite prevalansındaki artışın 1990’lardaki hızıyla devam ettiği düşünüldüğünde, Avrupa’da 2010 yılına kadar 150 milyon yetişkin, 15 milyon çocuk ve adolesanın obez olacağı tahmin ediliyor.
Çocukluk çağı obezitesindeki yıllık artış büyüyor. Çocukluk çağı obezitesi prevalansı 1970’lerdeki değerlerden 10 kat fazla...
Bel ölçüsü önemli
Obezite ile mücadelenin yaygınlaştığı son yıllarda bel çevresinin tek başına ölçülmesiyle risk belirlenmesi yaygın olarak kullanılıyor. Bel çevresinin erkeklerde 94 cm, kadınlarda 80 cm ve üzerinde olması, “hastalık riskinin artmasına” işaret olarak kabul ediliyor.
Obezite çocuklara babadan miras kalıyor
İsveç Umeo Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, doğumundan 4 yaşına kadar 130 çocuğun kilolarına etki eden etkenler doktorlar tarafından takip edildi. Araştırmada, her ne kadar kilolu annelerin çocuklarının, normal kilolu annelerin çocuklarına oranla kilolu olma riski daha yüksek olsa da, kilolu babaların çocuklarının şişman olma olasılığının daha yüksek olduğu görüldü. Sonuçları yorumlayan ve Umeo Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya katılan Prof. Olle Hernell, çocukların şişman ya da normal kilolu olma ihtimalinin, anneden ziyade babanın kilosuna bağlı olduğunu açıkladı. Prof. Hernell, çocukların bununla ilgili genleri babadan aldıklarını, yani bunun kalıtsal olduğunu ifade etti.
Başka neler var?
Obezite ile Mücadele Programı kapsamında Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğunda yürütülecek olan plandaki diğer maddeler şöyle;
Bakanlık bünyesinde Obezite İle Mücadele Danışma Kurulu, illerde ise “Yeterli ve Dengeli Beslenme ve Hareketli Yaşam Kurulu” oluşturulacak.
Beslenme ve Sağlık Araştırması yapılacak.
“Ulusal Fiziksel Aktivite Rehberi” hazırlanacak ve kullanımı sağlanacak.
“Obezite İle Mücadele Bilgi Hattı”, ALO 184’te yer alacak.
Gebe ve emzirme döneminde kadınların sağlık kuruluşlarına başvurarak, kilo kontrolü ile ilgili danışmanlık hizmetlerinden yararlanmaları sağlanacak.
Obezite, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite ile ilgili konularda toplumun geneline ve özel gruplara yönelik kampanya ve programlar geliştirilecek ve uygulanacak.
Hastalığın önelenebilmesi için spor yapmak şart !
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seracettin Çom, obezite ile savaş için spor yapmanın çok önemli olduğunu söylüyor. Bu nedenle ailelerin öncelikli olarak çocuklarına sporu sevdirmeleri gerektiğini anlatan Çom, Eylem planı kapsamında belediyelerin daha fazla spor alanı yaratacağını, yeşil alanların ve spor tesislerinin çoğalacağını belirtiyor.