T24 - Sağlık Bakanı Recep Akdağ, üniversite hastanelerinin işletmesinin Sağlık Bakanlığı'na verilmesi yönündeki teklifi ile ilgili olarak konuştu.
Samanyolu'nun haberine göre; Akdağ, ''Bu konu hem YÖK hem de üniversiteler ayağında biraz daha tartışılacak. Eğer, teklifim gerçekleşmeyecekse bile mutlaka üniversite hastanelerimizin bir mali kontrole tabi tutulması lazım'' dedi.
Akdağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversite hastanelerinin işletmelerinin Sağlık Bakanlığı'na verilmesine ilişkin YÖK'e ve üniversitelere yönelik teklifi ile ilgili olarak gelinen nokta hakkında bilgi verdi.
Bir süre önce açıkladığı ''Üniversite hastanelerinin işletmesinin Sağlık Bakanlığı'na, eğitim ve araştırma hizmetlerinin ise üniversitelere bırakılsın'' şeklindeki sözlerinin ardından konuyu YÖK Yürütme Kurulu ile geniş olarak görüştüğünü belirten Akdağ, söz konusu uygulamanın bazı üniversitelerde yapıldığını anımsattı.
Uygulamanın Rize, Sakarya, Erzincan'daki üniversitelerin tıp fakülteleri ve Marmara Üniversitesi''nde yapıldığını ifade eden Akdağ, Türkiye'nin köklü bir üniversitesi olan Marmara Üniversitesi'nin uygulamanın hayata geçirilmesiyle birlikte çok rahatladığını söyledi. Akdağ, ''Şimdi para ve pulla bir sıkıntıları yok'' dedi.
''Üniversite hastanelerinin işinin, eğitim ve araştırma yapmak ve yaptırmak olduğunu'' vurgulayan Akdağ, şöyle devam etti:
''Borç patağı içinde yüzen bir üniversite hastanesinin yöneticisi, rektörü, dekanı bütün dikkatini buna vermek zorunda kalıyor. Biz, istiyoruz ki batılı ülkelerde yani ABD'de ve Avrupa'da olduğu gibi işin işletmecilik tarafı, girdisi, çıktısı, alımı, satımını Sağlık Bakanlığı; eğitim ve araştırma kısmını ise üniversiteler yapsın. Herkes asli işini yapsın.
Ben diyorum ki 'böyle bir yeni düzenleme, yapılanma olsa eş zamanlı olarak Sağlık Bakanlığı'nın 60'ın üstünde eğitim ve araştırma hastanesinin yetkilerini ve uygulamasını da YÖK'e ve üniversitelere devredelim.' İlla, 'Aman bu hastaneler Sağlık Bakanlığı'nın olsun' diye birşey yok. Zaten, Sağlık Bakanlığı, 830'un üstünde hastaneyi yönetiyor.
Benim, 'üniversite hastaneleri illa Bakanlığa gelsin' diye bir arzum yok. Geçmişe dönersek, sigorta hastanelerinin durumu ortada.
Üniversiteler ve YÖK, teklife sıcak bakıp da 'tamam' deseler, iki yıl içinde bu hastaneler, Sağlık Bakanlığı'nın hastanelerinin konumuna yükselir.''
"Teklif, yanlış algılandı"
Teklifin, ''yanlış'' algılandığını belirten Akdağ, ''Sık sık üniversitelerimizden hocalarımızla biraya geliyoruz. Genellikle 'Sağlık Bakanlığı, üniversite hastanelerine göz mü koydu?' şeklinde algılanıyor. Oysa, uzaktan yakından alakası yok'' değerlendirmesinde bulundu.
''Neden yıllarını bilime vermiş olan insanlar, öğretim üyelerim, zamanlarını eğitim ve araştırmaya ayıracak insanlar hastanenin borcuyla uğraşsınlar? Buna gerek yok ki'' diyen Akdağ, tüm hastanelerin milletin ve devletin malı olduğunu söyledi. Akdağ, ''Mahkeme, kadıya mülk değil ki'' dedi.
Hastanelerin finansmanının büyük ölçüde bütçe tarafından karşılanan kurumlar olduğunu dile getiren Akdağ, ''Özerklik' denildiğinde, ben eğitim ve araştırma alanında bir özerklik anlarım. Yani, hastanelerin işletmesini Sağlık Bakanlığı yönetse, oradaki eğitim ve araştırmaya mı karışacak? Tabii ki karışmayacak. Tam tersine, Sağlık Bakanlığı'nın yürüttüğü eğitim ve araştırma hastanelerini de ben üniversitelere devretmeye hazırım'' diye konuştu.
Bakan Akdağ, herhangi bir üniversite hastanesinde hizmet aksaması olduğunda, vatandaşın gözünde bu sorunun üniversiteye mal edilmediğini ifade eden Akdağ, bunun ''hükümetin'' sorunu olarak değerlendirildiğini belirtti. Akdağ, ''Doğrudan hükümetinhastanehizmetini aksatması olarak algılanıyor'' dedi.
Bu konuda vatandaşları ''haklı'' bulduğunu dile getiren Akdağ, ''Sonuçta anayasayı yapan millet, kanunları yapan milletin meclisi. Onları icra etmek de hükümetin işi. O zaman, buna göre düzenleme yapmak lazım'' diye konuştu.
"Konu, biraz daha tartışılacak"
Bu konunun ''hem YÖK hem de üniversiteler ayağında biraz daha tartışılacağı'' yorumunu yapan Akdağ, ''Eğer, teklifim gerçekleşmeyecekse bile mutlaka üniversite hastanelerimizin bir mali kontrole tabi tutulması lazım'' dedi.
''Hazıra dağ dayanmaz'' diyen Akdağ, bazı üniversite hastanelerine ciddi hazine yardımı yapıldığını anımsattı. Akdağ, şunları kaydetti:
''Bu hastanelerden bazıları, yardıma rağmen hala çok ciddi borç içinde. Nasıl olacak bu iş? Ben, 'onlar kötü yönetiliyor?' demiyorum. Ama, Sağlık Bakanlığı'nda hastane yönetiminde hastanenin mali yönüyle ilgilenen, sadece bu konuyla uğraşan 70'i aşkın uzman var. İçlerinde finansmancı, iktisatçı, işletmeci, endüstri mühendisi, istatikçi var. Çünkü, bu bir uzmanlık alanı. Türkiye, 10 yıl öncesinin sefil hastanelerinden bugün mükemmel hizmet veren hastaneler haline geldi? Neden? Çünkü, uzmanlık geliştirdik de o yüzden. İstiyoruz ki, bu uzmanlıktan üniversiteler de yararlansın. Tekrar söylüyorum, eğitim araştırma işleri özerk olarak yürütülecektir.''
Türkiye'de sağlık sistemi makalesi
Bu arada uluslararası platformdaki tıp dergileri içinde kabul gören British Medical Journal isimli dergide ''Türkiye'de Sağlık Sistemi: Geri Kalmışlıktan Liderliğe'' başlıklı makalenin yayımlandığını da ifade eden Bakan Akdağ, ''Dünyada etki gücü en yüksek olan birkaç dergiden biridir. Burada, kolay kolay bir yazı yazdıramazsınız. Bu,Türkiyeiçin çok önemlidir'' dedi.
Akdağ, makalenin geçtiğimiz Mart ayında yayımlandığını belirterek, Türkiye'desağlıkalanında büyük bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini dile getirerek, bunun ne kadar önemli bir başarı olduğunu hükümet olarak bildiklerini, vatandaşların da son genel seçimlerde AK Parti'den ve uygulamalardan memnun olduğunu bir kez daha gösterdiğini söyledi.
Sağlıkta dönüşümün, uluslararası kuruluşlar ya da uluslararası literatür tarafından kabul görmesinin çok önemli olduğunun altını çizen Akdağ, şöyle devam etti:
''Önce OECD'nin 2008 sonunda 2009 yılında bastığı bir rapor çıktı. O, bu dönüşümden çok bahsetti ama iki sene önceydi. Geçen süre içinde çok şey değişti. Daha sonra Türkiye'nin başarısı, Dünya Sağlık Örgütü'nün ve UNISEF'in raporlarına girdi.
Bunlar arasında; anne ve bebek ölümlerinin azaltılması, vatandaşın sağlık hizmetine kolayca ulaşması, yıkıcı sağlık harcamalarından ülkenin kurtulması gibi unsurlar yer aldı.
Ardından tıbbi literatüre çıkmaya başladı birtakım başarılar. Bunlardan birisi de British Medical Journal Dergisi'dir. Makalede, Türkiye'de sağlık sistemi için 'geri kalmışlıktan liderliğe' yazıyor. Bu, Türkiye için çok çok büyük bir başarıdır.''