Yaşam

Sadece bedeninize değil kalbinize de oruç tutturun

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, ramazanın ibadet ve manevi huzur ayı olduğuna dikkat çekti. Bardakoğlu, "Oruç bir açlık değildir. Aklın, düşüncenin

30 Ağustos 2008 03:00


Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, ramazanın ibadet ve manevi huzur ayı olduğuna dikkat çekti. Bardakoğlu, "Oruç bir açlık değildir. Aklın, düşüncenin kalbin, dilin, hepsinin ayrı ayrı oruçları vardır" dedi. 


On bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayı öncesinde topluma yönelik mesajlarını Yeni Şafak ile paylaşan Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr.Ali Bardakoğlu, Ramazan ayının nasıl değerlendirilmesi, oruç ibadeti yerine getirilirken nelere dikkat edilmesi gerektiği konularında önemli uyarılarda bulundu. ”Din hayatın vazgeçilmez bir gerçeğidir. Dini anlarken yaşadığımız hayatı, ihtiyaçlarımızı, sıkıntılarımızı göz önüne almalıyız” diyen Bardakoğlu, “ Mübarek gün ve geceler duyguyla ve gözyaşıyla değil biraz da tevekkülle düşünerek, kendimizi tazeleyerek geçirmeliyiz” şeklinde konuştu.

İKİNCİ BÜYÜK İBADETTİR ORUÇ


Oruç toplumumuzda daha çok bir açlık ve susuzluk imtihanı olarak görülüyor. Oruç aslında nedir?
Oruç dinimizin namazdan sonra ikinci büyük ibadetidir. Oruç bir açlık değildir. Bu işin birinci basamağıdır. Peygamber efendimizin bize öğrettiği gibi uzuvların orucu olduğu gibi, aklın, düşüncenin kalbin, dilin, hepsinin ayrı ayrı oruçları vardır. Bir hadisi şerifte Peygamber efendimiz bize şunu öğretir; "Bir kişi akşama kadar oruç tutsa, ama gözünü haramdan, dilini yalandan, elini onun bunun hakkına hukukuna uzatmaktan çekmezse geriye sadece açlık kalır."


Ramazan aylarında diğer dinlere mensup din adamlarıyla iftar sofrasında bir araya geliyorsunuz. Bu iftarların bir mesajı var mı?
Diğer din mensuplarıyla bir kaç vesileyle bir arada bulunacağız. O da İstanbul'un güzel bir adetidir. İstanbul müftülüğümüzün daveti olacak. Türkiye'ye güzel bir barış, birlik ve dirlik havası veriyor.



Toplumda oruçla kutuplaşma olmaz

Aslında toplumun içinde yaşanan hayatta bir bölünmüşlük, kutuplaşma, zıtlaşma kavga yok. Oruç tutanlar-tutmayanlar, namaz kılanlar-kılmayanlar, başını örten-örtmeyenler arasında bir kutuplaşma yok aslında. Kendini merkezde görenler ve merkezde olanlar böyle görüyor, böyle algılıyor. Bunun olmaması için çalışmalıyız. Münferit hadiseler böyle bir kutuplaşmanın ve kavganın olduğu konusunda bir genellemeyi haklı kılmaz. Asırlardır bu topraklarda oruç tutan tutar, tutmayan tutmaz. İbadetler gönül rızası ile yapıldığında anlamlı olur. Ama medyada münferit olaylar üzerinden verilmek istenen veya algılanan şekilde toplumda bir ayrışmanın kutuplaşmanın olduğunu kabullenmek zor.