Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu, Merkez Bankası'nın (MB) bugün açıklayacağı faiz kararıyla ilgili olarak "MB ile doğrudan temas edenler, Bankanın kurumsal karar alma kabiliyetini, orta uzun vadeli bakış açısını, yapısal dönüşüme öncelik veren yaklaşımını görüyorlar. Dayatmacılar ise 'Faizi artır, kendini ispatla' oyunu oynuyorlar. Edindiğim izlenim, MB kur oynaklığı nedeni ile enflasyon görünümü bozulursa gereğini yapmakta tereddüt etmeyecek" görüşünü savundu.
Okan Müderrisoğlu'nun "Ankara ne yapıyor, piyasalar ne anlıyor?" başlığıyla yayımlanan (24 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Piyasalarda algıyı yönetmenin, olguların önüne geçtiği günlerdeyiz. Kurdaki dalgalanma ile başlayan süreç, bildik soruları ve ezberci çözüm önerilerini yine gündeme getirdi. Piyasalarla etkili kamu diplomasisi yürütülmesi, uç noktalara savrulmanın önlenmesi bakımından önemli. Her gün farklı bir beklentinin pompalandığı, çare olmayacak reçetelerin sıralandığı, maalesef taraftar bulduğu bir kavşaktayız.
Neden? Çünkü piyasalar Ankara'dan güçlü bir sinyal bekliyor.
Beklentileri karşılanmadığında ise akıl almaz senaryolar yazabiliyor.
Piyasa demişken...
Her zaman rasyonel işleyen bir mekanizmadan söz etmiyoruz. Örnek mi? Cumhurbaşkanı'nın, Hükümet'in vereceği tepkileri ciddiye alıyorlar. Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplanmasını, güncel siyasi pozisyonun açıklanmasını önemsiyorlar.
Ama bu toplantı, Merkez Bankası'nın (MB) Para Politikası Kurulu toplantısı öncesine denk gelince spekülasyon üretiyorlar.
***
Öncelikle şunu belirteyim. Ankara'da ekonomi ile ilgili hiçbir gelişme akıntıya bırakılmış değil. Tam aksine dakika dakika izleniyor.
Kamuoyuna yansımayan bir seri toplantının devam ettiği, alternatif planların üretildiği bir yönetim tarzı sergileniyor.
Piyasalar aşırı hassas ve oynak olduğu için bir toplantının iptaline bile olduğundan fazla anlam yüklenebiliyor. Mesela, toplantı duyurusunu, "Ciddi kararlar alınacak" diye yorumluyorlar. Toplantı iptalini ise "Radikal kararlardan vazgeçildi" diye okuyabiliyorlar!
Oysa ikisi de yanlış. Nitekim önceki gün Başbakan Binali Yıldırım'ın planladığı toplantının yapılmama nedeni hem gündem yoğunluğu hem de piyasalara Ankara'da olağanüstülük havası vermeme duyarlılığı ile ilgili.
Yoksa ekonomi kurmayları zaten bir aradalar ve sürekli temastalar. Ne toplanmada ne de kararlılıkta bir sorun söz konusu!
***
Cumhurbaşkanı'nın başkanlığındaki Ekonomik Kurul'a gelince... Sn.
Cumhurbaşkanı, ülkenin her mühim konusunu olduğu gibi ekonomiyi de yakından izliyor.
Bundan doğal bir şey olamaz. Kendisi, resmi ekonomi toplantısı dışında da günlerdir bir dizi değerlendirmeyi dinliyor, bilgi alıyor.
Cumhurbaşkanı'nın bu konumunu piyasalar da biliyor ve alışmaları gerekiyor.
***
Ankara'daki toplantıların iki ana ekseni ön plana çıkıyor. İlki, MB'nin politika araçlarının bağımsızlığı kapsamında alacağı kararlar. Piyasaların belirli odakları, MB yönetimine kasti faul yapıyor. MB ile doğrudan temas edenler, Bankanın kurumsal karar alma kabiliyetini, orta uzun vadeli bakış açısını, yapısal dönüşüme öncelik veren yaklaşımını görüyorlar. Dayatmacılar ise "Faizi artır, kendini ispatla" oyunu oynuyorlar.
Edindiğim izlenim, MB kur oynaklığı nedeni ile enflasyon görünümü bozulursa gereğini yapmakta tereddüt etmeyecek. Lakin küresel piyasalardaki Trump dalgasına kapılıp, ılımlı büyüme trendindeki ekonominin nefesini faiz üzerinden daraltmak doğru olmaz. Kaldı ki 0.25 baz puan faiz ayarlaması kuru dengeler mi? Dışarıdan gelecek ilk veride kur yeniden hareketlenirse ne olacak?
O yüzden Ankara'da ikinci kritik konu, ekonominin yapısal tarafı. Reel sektöre destek, küresel sermayenin rahatlatılması, döviz likiditesi ihtiyacındaki kurumlara güvence verilmesi, KOBİ'lerin teşviki, bütçe dengelerinin korunması, yatırım iştahının sürdürülmesi...
Bu yüzden, algı yönetimi de çok belirleyici. Netice... Tablonun zorlu olduğuna kuşku yok. Bu tablo üzerinden dalga boyunu büyütme beyanlarına dikkat edilmeli!
NOT: Öğretmenlerim... Hepsinin bende emeği büyük. Hayatta olanlara sağlıklı ömürler, ebediyete intikal edenlere Allah'tan rahmet diliyorum.