Sabah yazarı Şebnem Bursalı, "Bir asır önceki bu ortamı, bu ruh halini ve sonuçlarını anlatırken, bugünleri de anlatıyormuş gibi gelmiyor mu size de?" diye sordu.
Bursalı yazısında, "Bir asır önceki bu ortamı, bu ruh halini ve sonuçlarını anlatırken, bugünleri de anlatıyormuş gibi gelmiyor mu size de? Bugün de içeriden ve dışarıdan dost görünen düşmanlar, bu ülkenin, bu milletin bağımsızlığını bozmak için tüm güçleriyle üzerimize geliyorlar. Ekonomik, sosyal, siyasal tuzaklarla, oyunlarla ülkemizin huzuru, barışı ve refahıyla oynamaya çalışanlar hâlâ yok mu? Ama şunu bilmiyorlar ki; bizler Anadolu yurdunun kapılarını açan Malazgirt Komutanı Alparslan'ın, İstanbul'un kapılarını açan Fatih'in, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran büyük önder Atatürk'ün torunlarıyız. Dün ne isek bugün de oyuz, yarın da aynı olacağız..." ifadesini kullandı.
Bursalı şunları kaydetti:
"Ne zaman ki kudrete ihtiyacımız olsa; bunun sadece damarlarımızda akan kanda olduğu bilen nesilleriz biz. Nasıl ki bir asır önce 15 gün yürüyerek 600 kilometre yol alan, tüm yokluklara rağmen savaşan ve 150 bin kişilik düşman ordularını yerle bir eden, askeri zaferi halk zaferiyle taçlandıran Türk'ün gücü, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni getirdiyse; o günkü heyecan, inanç, kararlılık ve güç, bugün aynen devam ediyor. 30 Ağustos sadece bir zafer değil, aynı zamanda bir ruhtur. Her başımız sıkıştığında muhtaç olduğumuz bir ruhtur. Bu ülke üzerine oynanan oyunlara karşı güç ve iman tazeleyeceğimiz bir ruhtur. Bu nedenle birlik ve beraberliğimizi güçlendirmeye yönelik çabalarda da yine dönüp bakacağımız yer o 30 Ağustos ruhudur.
Nasıl ki bir asır önce çağları aşan bu zafer kurtuluşumuz olduysa; bugün de bütün dünyaya kafa tutup tam bağımsızlık yolundaki kararlılığımız ve gücümüzü inancımızla birleştirip aynı ruh ile sonuca ulaşacağız."