Gündem

Sabah yazarı: Askeri vesayet bitmedi, ordu Bülent Arınç ve Abdullah Gül'den nefret ediyor; Erdoğan ile çatışabilirler!

"Yazdıklarımız ne büyük aymazlık ve hatta gerzeklikmiş"

11 Nisan 2017 14:47

Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, askeri vesayetin bittiğine dair söylemlerin gerçeği yansıtmadığını savundu. "İktidar ortağı olacak ordu kamuoyunun ilk isteyeceği taviz AK Parti blokunda şu an zayıf bileşen görülen ve toplumsal gücü aşırı azalmış olanların kellesidir" diye yazan Kütahyalı,  "Bu en başta mevcut ordu kamuoyunun tamamı tarafından nefret edilen Abdullah Gül ve Bülent Arınç gibi isimler ve onlar gibi AK Parti kamuoyu ve medyası içindeki iktidarsız kesimdir" iddiasını ileri sürdü. Kütahyalı, "Recep Tayyip Erdoğan ise karakteri itibariyle arkadaşlarının kellesini asla teslim etmek istemeyecektir ve çatışma doğacaktır" görüşünü dile getirdi. 

Rasim Ozan Kütahyalı'nın "Siviller mi yoksa askerler mi" başlığıyla yayımlanan (11 Nisan 2017) yazısı şöyle:

Dünkü yazımda TSK'daki 3 parçalı siyasal yapı tablosunu aktarmıştım. Mevcut askeri-politik grupların fotosunu çekmiştim.
Alt rütbelerde Fetullahçılar ve tüm kademelere dağılmış kendine Atatürkçü, karşıdakine Perinçekçi ya da Türkeşçi diyen iki ayrı kanat.
2017 Türkiye'sinin ordusundaki vaziyet budur.
Bir ülke düşünün yüzde 50 oy alan bir iktidar partisi var ve o ülkenin subayları arasında bu partiye sempati yüzde 1 bile değil. Üstelik o orduda güçlü bir vesayetçilik, darbecilik, cuntacılık geleneği var. O ülkede bahsi geçen partiye destek zayıflarsa, siyasi istikrar bozulursa ve yürütme organı güçsüz düşerse ne olur?
Elbette askeri vesayet bir şekilde yeniden iktidara ortak olur ya da becerebilirse idareyi ele alır.
Hiç şüpheniz olmasın ki bürokrasinin ve yargının önemli kısmı da askerlerin kuyruğuna takılır.

***
İşte bu ülke Türkiye'dir. Ve yıl 2017'dir. Evet hâlâ bu ülkenin yanıtlaması gereken temel siyasal soru budur. Siviller mi yoksa askerler mi bu ülkeyi idare edecek? Ya da yeni güç dengesine dayalı yeni bir iktidar koalisyonu modeli mi kuracaklar?
Ki bu üçüncü seçenek de askeri vesayet altında sivil yönetim demektir. İsterse yine AK Parti yönetsin fark etmez. Yine askerle koalisyon yapmış bir idare olacaktır.
Hiç kendimizi ve halkı kandırmayalım.
Propaganda sofistikasyonlarıyla bu gerçeği örtmeye çalışıyoruz. Benim sık kullandığım "demokratlar mı vesayetçiler mi kazanacak" denklemi bile aslında sofistikasyondur. Soru hâlâ kadim Türk sorusudur, nettir, basittir. Siviller mi yoksa askerler mi yönetecek? Bu kadar yalındır durum.
***
Maalesef CHP diye bir iktidar alternatifi bu ülkede yoktur. Keşke normal bir demokraside olduğu gibi iktidar alternatifi olsa ama yok öyle bir durum. Bu iktidarın zayıflaması ya da şu amorf parlementer sistemin devamı ile yarın yeniden bir koalisyon ihtimali, bir şekilde ordu kamuoyunun aktörlerinin yeniden siyasal alana geri dönüşü anlamına gelir. Ordu kamuoyu kavramı bu ülkenin siyasi geleceğinde hâlâ önemli bir bileşendir.
Askeri vesayetin bittiğine dair geçmişte hepimizin yazdıkları ne büyük aymazlık ve hatta gerzeklikmiş.
Hele şu anki politik koşullarda tek bir bileşen değişse ordu kamuoyu yeniden en güçlü bileşen haline bile gelebilir. O bileşeni şimdilik yazmak istemiyorum. İşte 16 Nisan bu sebeple hayati önemdedir. O sebeple 15 Temmuz'a direnişin devamı 16 Nisan'dır. Eğer bu sistem kılpayı geçmezse ya da kılpayı geçerse işte o zaman ortalık karışır. Yukarıda bahsettiğim üçüncü yönetim modelinde taraflar uzlaşmak zorunda kalabilir ya da çatışma doğar. Türkiye'yi özgürlük ve demokrasi adına şu anki durumdan çok daha kötü günler bekler.
***
İktidar ortağı olacak ordu kamuoyunun ilk isteyeceği taviz AK Parti blokunda şu an zayıf bileşen görülen ve toplumsal gücü aşırı azalmış olanların kellesidir. Çok açık ve nettir bu. Bu en başta mevcut ordu kamuoyunun tamamı tarafından nefret edilen Abdullah Gül ve Bülent Arınç gibi isimler ve onlar gibi AK Parti kamuoyu ve medyası içindeki iktidarsız kesimdir. Recep Tayyip Erdoğan ise karakteri itibariyle arkadaşlarının kellesini asla teslim etmek istemeyecektir ve çatışma doğacaktır.
Şimdi eminim ki bana binlerce mail gelecek, eğer kötü skor gelirse ilk olarak ordu kamuoyunca kellesi hedeflenen bu isimler niye 'evet'i desteklemiyor hatta bazıları 'hayır' çıkmasını ülke için daha olumlu görüyor? Analizini şu an yapmıyorum.
Ciddi bir körlük ve akrep yanılgısı durumu AK Parti'nin bazı aktörlerinde ve kimi aydınlarda maalesef var. Böyle bir dönemde AK Parti içi fraksiyon kavgası vermenin kendisi zaten herkes için büyük körlüktür. 16 Nisan'da en az 55-45 gibi güçlü bir 'evet'in gelmesi bütün bu ihtimalleri şu an için ortadan kaldıracaktır. Ortam durulacaktır.
Ordu ve devlet içindeki kıpırdanmalar sönecektir.
Daha özgüvenli ve ferahlamış bir Türkiye olacaktır. Aksi halde manzara fenadır.