Sabah yazarı Şeref Oğuz, hükümet ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından darbe girişimi soruşturmasının miladı olarak kabul edilen 17 25 Aralık'taki yolsuzluk soruşturmasını 'boşanma celseleri'ne benzetti. Oğuz, darbe girişiminin uygulayıcısı olduğu ileri sürülen Fethullah Gülen cemaati ve AKP hakkında "En kavgalı eşler dahi, çocukları için arada bir, biraraya gelmek zorunda kalır" dedi.
Şeref Oğuz'un Sabah gazetesinin bugünkü (28 Eylül 2016) nüshasında yayımlanan 'FETÖ’cü işadamını nasıl teşhis edersiniz?' başlıklı yazısı şöyle:
Darbeci haydutları tepeledik, 15 Temmuz gecesi Türkiye'yi işgal girişimini bertaraf ettik. Uzun süredir, FETÖ çetesinin kamuda, özeldeki elemanlarını teşhis edip yargılamasüreciyle meşgulüz. Bu süreçte at izi ile it izinin karışmaması için azami gayret var.
Pirinç içindeki siyah taştan değil, beyaz taştan korkmalı. Tam da bu yüzden FETÖ'cüleri teşhiste yöntem sorunu gündeme geliyor. Getirilen kural, 17-25 Aralık'ı milat almak ve bu tarihten beri FETÖ'cülerle iş tutanları cezalandırırken önceki ilişkileri sorgu radarı dışındatutmak.
Yöntem gerekli idi, bulabildiğimiz bu oldu fakat ortada "FETÖ'cülerle iş tutmanın" niteliğine dair sorunlar var. Bu da kurunun yanında yaşın yanmasına yol açıyor. Amaç,FETÖ çetesini besleyen işadamlarını teşhis etmek ve millete sıkılan hain kurşunun finansörlerini cezalandırmak olduğuna göre yöntemimizi daha işe yarar (kullanışlı) ve daha adil hale getirmek zorundayız.
Milat, "17-25 Aralık boşanma celseleri" ise, en kavgalı eşler dahi, çocukları için arada bir,bir araya gelmek zorunda kalır. Zira okulları, nafakaları, maişet söz konusudur. 17-25 Aralık sonrası FETÖ'cü olduğu anlaşılan ortağınla bağını koparsan dahi ortada çocuklar (şirketler) var.
Burada üretim, istihdam, yatırım söz konusudur ve hayat devam ediyordur.
Bana göre yapılması gereken, 17-25 Aralık sonrasındaki ortaklıkları toptancı zihniyetledeğerlendirmek yerine, "büyük veri" tabanı içinde "FETÖ'ye kaynak aktarıcı işlemleri" bulup, yargı sürecinde "delil" diye kullanmaktır.
Darbeci askeri, güvenlik mensubu, yargıç ve benzeri FETÖ'cüleri teşhis, nispeten kolaydır. Zor olan cebinde TÜSİAD ve MÜSİAD kartı yanı sıra TUSKON kartı da taşıyan işadamlarının, "çıkarına göre hareket edebilme" yeteneğinden dolayı gerçek FETÖ'cüyü ortaya çıkarabilmektir.
Aslanın kuzusu yenmiştir. Ormanlar kralı bütün ahaliyi toplar ve sorar: "Kim yedi kuzumu?" Çakal atılır: "Ben yemedim." Aslan cevabını almıştır. Ben şahsen, isimsiz ihbarcıları, yerli yersiz FETÖ'ye saydıranları, dumanlı havadan yararlanıp rakibinden kurtulmak için "FETÖ'cü" yaftası takanları, "olağan şüpheliler" diye kabul ediyorum.
Bizim iş dünyası içinde saklanmış FETÖ'cüleri teşhis için daha kullanışlı yöntemlere ihtiyacımız var.