Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, gazetesinin Günaydın ekinde yurt dışına çıkan ünlüler için"Sorumsuzlar" başlıklı bir haber yayımlandığını anımsatarak, "Etrafına da halkın en sevdiği kişilerin resimleri dizilmiş... Efendim yurt dışından gelmişler de kendilerini karantinaya almamışlar. Peki, Cumhurbaşkanı 5 Mart'ta yurt dışına Rusya'ya gitti. Putin'le çok ama çok kritik bir görüşme yapmaya yanında geniş bir heyetle. Peki Başkan'ın yanındakiler ve gazeteciler, dönüşlerinde 14 günlük karantinaya alındılar mı?" diye sordu.
Uluç, yazısında ayrıca panik ve korku duygusunun bağışıklık sistemini zayıflattığını belirterek, "Koronavirüs'e en iyi çare iyilik yapın!" önerisinde bulundu.
Uluç, "Geçen hafta cuma günü, dünyaca ünlü Cornell Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Psikiyatri Profesörü Richard A. Friedman'ın The New York Times'taki baş makalesini nakletmiştim. 'Panik değil, Altruizm' diyordu büyük uzman. Türkçesi özetle şöyle... 'Panik yok!. Başkalarına iyilik yapın...'
Bugün köşemde ayrıntıları okuyacaksınız. Amerika'da, 'Dr. Oz Show' adıyla yaptığı Reality programları reyting rekorları kıran ve 'Televizyon Oscarı' diye tarif edebileceğimiz Emmy ödülünü kazanan Türk Doktor, Mehmet Öz, gene reyting rekorları kıran, gene Emmy Ödüllü Jimmy Fallon Show'a çıktı ve Koronavirüs'ten korunmanın bir numaralı yolunu söyledi. 'Başkalarına iyilik yapın.." ifadesini kullandı.
Uluç yazısında şunları kaydetti:
Birisi ruh doktoru, öteki cerrah iki dünyaca ünlü ve saygın iki tıp adamının birleştiği noktaya iyi bakın..
"Koronavirüs'le savaşmak istiyorsan birine bir iyilik yap.." Neden? Çünkü birine yapılan iyilik, insanı rahatlatıyor. Beyin rahatlık ve mutluluk veren hormonlar salgılıyor... Oysa, panik ve korku duygusunun yarattığı, çağımızın hastalığı 'stres' Koronavirüs'le savaşta bir numaralı savunmamız, bağışıklık sistemini harap ediyor. Yani, paniklememek, korku ve dehşete düşmemek ve de "Birisine iyilik yapmak, başkaları için bir şey yapmak, yani Altruizm" bağışıklık sistemini en yukarda tutuyor.
Peki biz ne yapıyoruz.. Bütün gazetelerimiz, bütün kanallarımızla..
Halkı dehşete düşürmek, halkı korku ve umutsuzluğa, paniğe sevk etmek için elimizden ne gelirse onu..
Durmadan dehşet, durmadan, felaket haberleri yayıyoruz..
Koronavirüs, hâlâ bilinemediği, hâlâ çözülemediği için korku ve dehşet veriyor zaten. Bu en kötü yanı.. Ama iyi olan şeyler de var.. Onları büyütmüyor, manşete çekmiyoruz..
Mesela, salgının başladığı Çin'de yayılmanın nerdeyse durduğu, Çin'de bugüne dek, 100 bine yakın hastanın iyileşerek taburcu edildiğini, genç ölümlere nerdeyse hiç rastlanmadığını büyütmüyor da, en kötü haberleri seçip onları ilk haber, manşet yapıyoruz. Kırmızı yazılar sadece dehşet saçıyor..
Neden?..
Sebep açık...
Reyting ve tiraj...
En kötü haber en çok ilgi çekiyor. Çünkü insanın en güçlü duyusu korku.. Korkuttun mu, sosyal medyadaki palavra haberleri bile okuyor..
Gene iğneyi kendimize batırıyorum.
Cumartesi.. Hafta sonu.. Hemen herkes mecbur kalmadıkça zaten evinde.. Onlar için keyif verici şeyler hazırlamamız lazım. Tatil gününü ev hapsinde geçirenlere yardım etmemiz lazım..
Gazeteyi geçin. Eğlence olsun diye yaptığımız Günaydın ekinin birinci sayfası eşek kadar "Sorumsuzlar" manşeti ile çıkmış. Etrafına da halkın en sevdiği kişilerin resimleri dizilmiş..
Efendim yurt dışından gelmişler de kendilerini karantinaya almamışlar.. Peki, Cumhurbaşkanı 5 Mart'ta yurt dışına Rusya'ya gitti. Putin'le çok ama çok kritik bir görüşme yapmaya.. Yanında geniş bir heyetle.
Peki Başkan'ın yanındakiler ve gazeteciler, dönüşlerinde 14 günlük karantinaya alındılar mı?
Yazının devamı için tıklayın