Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, Fransa’da 4’üncü cumhuriyetin ‘başkanlık sistemine geçilmemesi’ nedeniyle çöktüğünü iddia ederek “Türkiye’de de ekonomik istikrarsızlık yaşanmaması adına başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini” savundu.
Erdal Şafak “Sabah olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl hedeflerine ulaşabilmesi için başkanlık modelinin şart olduğuna inanıyoruz. Sabah olarak, zayıf koalisyon hükümetlerinin tetiklediği 1994'te ve 2001 ekonomik krizlerinin bir daha başımıza gelmemesi için başkanlık sistemine geçmemiz gerektiğini savunuyoruz” ifadelerini kullandı.
Erdal Şafak’ın “Sabah'tan Mektup” başlığıyla Sabah gazetesinde yayımlanan (2 Şubat 2015) yazısı şöyle:
On gün önce Fransa, siyasal tarihinin çok önemli bir olayının 69'uncu yıldönümünü andı. Ama biraz üstünkörü, biraz utangaç olarak.
69 yıl önce, 22 Ocak 1946 Salı günü, General Charles de Gaulle siyasetten çekildiğini açıkladı.
General de Gaulle, Fransa'yı kurtaran kahramandı.
General de Gaulle, aşağı- yukarı 1.5 yıldır Geçici Hükümet'in başında bulunuyordu.
Bu geçiş döneminde önce yerel seçimleri, ardından genel seçimleri yapmış, daha sonra referandum düzenlemiş, işgal sonrası Fransa'sının normalleşmesini sağlamıştı.
Sıra yeni anayasayı yapmaya gelmişti.
Ancak parlamentodaki partilerin çoğunluğu yeni anayasa ve o anayasayla gelecek sistem konusunda General de Gaulle'den farklı düşünceye sahipti.
Onlar cumhurbaşkanının sadece sembolik yetkilere sahip olacağı parlamenter sistemi savunuyorlardı. General de Gaulle ise başkanlık sistemini.
Anayasa tasarısının komisyonlardaki görüşmelerinde, parlamenter sistemin benimseneceği anlaşılmıştı.
İşte bu tablo karşısında General de Gaulle, siyasetten tümüyle ve kesinlikle çekilmeye karar verdi. Kararından asla geriye dönüş olmayacaktı.
***
Fransız siyasetçi sınıfı General'in bu kararına çok sevindiler. Bir "Hami"den kurtulmuşlardı!
Ve cumhurbaşkanına sadece sembolik yetkilerin, yani devletin temsiliyle sınırlı bir gücün öngörüldüğü parlamenter sistemi kabul ettiler.
General onları inzivaya çekildiği evinden uyardı. 16 Haziran 1946'da. Yanlıştan bir an önce dönmeleri çağrısı yaparak,
Fransa için öngördüğü modelin anahatlarını açıkladı:
- Parlamento iki kanatlı olmalı ve yasama yetkisini kullanmalı.
- Devlet başkanı partiler üstü olmalı.
- Başbakanı ve bakanları devlet başkanı atamalı.
- Devlet başkanı kanun hükmünde kararname yayınlayabilmeli.
- Bakanlar kuruluna devlet başkanı başkanlık etmeli.
Bu son uyarı da etkili olamadı. Ve Fransa, tarihe "4'üncü Cumhuriyet" diye geçen parlamenter sisteme dayalı rejimle yönetilmeye başladı.
***
Ama 12 yıl kadar sürebildi bu rejim. 27 Ekim 1946'dan 4 Ekim 1958'e kadar.
Güçsüz hükümetler birbirini izledi. Kimi 1 gün, en uzun ömürlüsü ise 16 ay işbaşında kalabilen 24 hükümet gelip geçti.
Nispi sisteme dayanan seçim sistemi nedeniyle hiçbir parti parlamentoda çoğunluğa sahip olamadı.
Bir koalisyon yıkılıp bir başka koalisyon kuruldu 12 yıl boyunca.
Sosyal gerilimler arttıkça arttı. Buna bir de Cezayir savaşı ve de Soğuk Savaş'ın tetiklediği jeopolitik krizler eklenince, zayıf koalisyon hükümetlerine dayalı rejim pes etmek zorunda kaldı.
***
Ve ülkeyi bu derin krizlerden çıkarma umudu 1946'da siyasetten elini eteğini çekmiş olan General de Gaulle'de arandı. Ayaklarının altına kırmızı halı serilerek göreve çağrıldı.
Reddetmedi. Döndü. Önce başbakanlığı üstlendi. Hemen ardından anahatlarını 12 yıl önce açıkladığı, başkanlık sistemine dayanan yeni bir anayasa hazırlattı. Bu anayasa 4 Ekim 1958'de halkoyuyla kabul edildi.
Ve "Dördüncü Cumhuriyet" tarihe gömüldü.
Ve bugün bile devam etmekte olan "Beşinci Cumhuriyet" başladı.
Fransa bu rejim ve güçlü başkanlar sayesinde dünyanın en büyük altı ekonomisi arasına girdi.
***
SABAH olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl hedeflerine ulaşabilmesi için başkanlık modelinin şart olduğuna inanıyoruz.
SABAH olarak, zayıf koalisyon hükümetlerinin tetiklediği 1994'te ve 2001 ekonomik krizlerinin bir daha başımıza gelmemesi için başkanlık sistemine geçmemiz gerektiğini savunuyoruz.