Ayşe Sayın
BBC Türkçe
Saadet Partisi, 24 Kasım’da yapılan 9. Olağan Büyük Kongre’sinde, genel başkanlık değişimine gitti.
İlerleyen yaşı ve sağlık sorunlarını gerekçe gösteren Temel Karamollaoğlu, 13 yıllık genel başkanlık koltuğunu İstanbul Milletvekili Birol Aydın ve eski genel başkanlardan Mustafa Kamalak’a karşı desteklediği Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan’a devretti.
47 yaşındaki Arıkan, yıllardır “ak saçlıların” yönettiği Saadet Partisi’nin, kendi ifadesiyle “siyah saçlı” ilk genel başkanı. Arıkan, genel başkanlığı dönemindeki hedefini ise geçmişin deneyimlerinden yararlanıp, “yeni nesil siyaseti” hayata geçirmek olarak açıkladı.
BBC Türkçe’nin de aralarında bulunduğu bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayan Arıkan, kongre yarışı, partisinin yeni yol haritası, iktidar partisiyle ilişkileri, ittifak politikasına kadar, gündeme ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.
14 Mayıs 2023 seçimlerinde parlamentoya giren Arıkan, Saadet Partisi teşkilatlarında genç yaşlarda siyasete başlayan bir isim, ancak ulusal ölçekte kamuoyunun yakından tanıdığı bir siyasetçi değil. Arıkan gençliğinin ve tanınırlığının düşük olmasının avantaj olduğu görüşünde:
“Hatırlarsınız, Sayın Cumhurbaşkanı, 'Milli Görüş gömleğini çıkardım' dediğinde Erbakan hocamızın yaşıyla alakalı da bazı cümleler kurmuştu. Hadi buyurun, genç bir genel başkan olarak sahada olacağım. Siyasette yeni yüzlere ihtiyaç var. Bagajı olmayan, siyasette gelecek vizyonunu önyargılardan arındırılmış şekilde ortaya koyacak bir siyaset yapmaya çalışacağız. Türkiye'nin en büyük partisi kararsızlar. Bu oran yüzde 34-35’leri buldu. Demek ki yeni yüzlere ihtiyaç var. Biz de o kararsız seçmenin oyunu alabilmek için bir gayret içerisinde olacağız.”
Geçmişte denenen formüllerin başarıyı getirmediğini, 22 yıl sonra da iktidarın yüzde 52 oy aldığını anımsatan Arıkan, “Demek ki aynı şeyleri yaparsak yüzde 52 alıyorlar, orası hep duruyor. Yüzde 52’yi yüzde 49 yapmanın yollarını bizim bulmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
'İttifak görüşmelerine açık olacağız'
Partisinin yeni dönem hedefini “iktidar olmak” diye açıklayan Arıkan, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde iktidara gelmenin ancak “50+1” oy oranına ulaşmaktan geçtiğini ve bu durumun ittifakı zorunlu kıldığına işaret etti. 2018 yılında CHP ve Demokrat Parti ile yaptıkları ittifakı anımsatan Arıkan, bütün partilerle önyargısız olarak ittifak görüşmelerine açık olduklarını vurguladı:
“Bugünden çıkıp ben şurayla ittifak yapacağım, burayla ittifak yapacağım demenin çok mantıklı olmadığı kanaatimdeyim. Bugünden nasıl olur bilmiyorum ama ön yargısız ve bagajsız tüm ittifak görüşmelerine açık olacağız biz.”
YRP ile ilişkiler: O iş ayrı
Cumhur İttifakı’ndan kopan Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, geçen hafta Saadet Partisi ile temel konularda aynı düşündüklerini belirtip, ileride bir “işbirliği” konusunda rezervleri olmadığını söylemişti.
Genel Başkan seçilmesinden sonra Erbakan’ın kendisini arayıp kutladığını, Yeniden Refah’tan da bir heyetin hayırlı olsun ziyaretinde bulunduğunu belirten Arıkan, bu partiyle ilişkiler konusunda mesafeliydi:
“Bütün siyasi partilere bakışımızla Yeniden Refah’a bakış arasında bir fark yok. Hani Süleyman Soylu Meclis’te Sırrı Süreyya Önder’e dedi ya 'hakkınızı helal edin' Önder de, 'O iş ayrı' dedi. O iş ayrı. Yani diğer görüşmelerimizden onun farkı yok. 160 partiye nasıl bakıyorsak, onlara da öyle bakıyoruz.”
'AK Parti’ye yeşil ışık yakıyormuşum algısı oluşmasını istemem'
Arıkan “İttifak” konusunda, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne de kapılarının açık olup olmadığı sorusuna ise “Ne söyleyeceğine bağlı. Ülkenin yeni dönemiyle alakalı, neler ortaya konacak, bunlar üzerinden yürüyebiliriz” yanıtını verdi. Ancak, AKP ile ittifak konusunda “ümitvar” olmadığını belirtip ekledi:
“Kongremize katılan siyasi partilerin hepsini arayıp teşekkür edeceğim. Oradan biri iletişim kanalını açmaya çalışacağım. Gurur, ego yapmanın zamanı değil. Ülke elden gidiyor. Suriye'de, Gazze’de yaşananları hep beraber görüyoruz. Bütün dünya yeniden şekillenirken, Ortadoğu’da haritaları yeniden çizme hazırlığı yapılırken bizim ego yapma, birbirimizle çekişme şansımız yok. Bu cümleleri kullanırken de biraz tedirgin oluyorum. Sanki AK Parti'ye yeşil ışık yakıyormuş algısının oluşmasını istemem.”
İktidar partisinden henüz kendisini kutlamak için arayan olmadığını belirten Arıkan, 22 yıllık iktidarı değiştirmek için yeni bir siyaset anlayışının egemen olması gerektiğini dile getirdi. Arıkan, “Bunun için konuşabilmemiz gerekiyor. Bir futbol takımı mantığıyla değil, yanlışa en sert tepkiyi vererek, kısmen, nadiren de yapılan doğruları tebrik etmek seçmenle barışmayı sağlıyor” dedi.
Siyasetin normalleşmesi gerektiğini, ancak CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Erdoğan’la görüşmesiyle başlayan sürecin yanlış tartışmalara yol açtığına işaret eden Arıkan, “diyalog” vurgusu yaptı:
“Benim kastım o normalleşme değil. Yanlışa en sert muhalefet yapmak. Diğer partilerin de hakkına girmek istemem ama Meclis’te de iktidarı en rahatsız eden grup Saadet-Gelecek Grubu. Sayımız az olmasına rağmen yaptığımız etkili muhalefet, geçmişinden bu yana kodlarını iyi bildiğimiz AK Parti'nin hatalarını yüzlerine karşı konuşabilmemiz oranın kimyasını bozuyor. Bu da yapılabilmeli, nadiren yapılan doğru işlerde tebrik edilmeli diye düşünüyorum.”
'Çatı parti masada, masada olmaya devam edecek'
Son dönemde siyasi kulislerde, DEVA Partisi ile ortak grup kurma konusunda ilerleme sağlanamaması üzerine, grubu olmayan muhalefet partilerinin bir “çatı parti” formülü üzerinde çalıştığı konuşuluyor.
“Çatı parti” formülünün 2023’ten bu yana masada” olduğunu belirten Arıkan, grubu olmayan siyasi partilerin etkin muhalefet yapması, hem de Türkiye’nin “iki parti arasında sıkışmış siyasetten kurtulması için” “çatı parti” formülüne olumlu baktıklarını anlattı:
“Bu her zaman masada, Sayın Davutoğlu'yla, Sayın Babacan'la bir buçuk yıldır görüşme halindeyiz. Bu masada olmaya devam edecek. Bunun Türkiye için bir kazanım olacağını düşünüyorum. Yeni nesil siyasette onu da başaracağız inşallah.”
Saadet Partisi lideri Millet İttifakı’nın dağıldığını, CHP ile de şu anda bir ittifak durumunun söz konusu olmayacağına işaret ederek, Türkiye’de bir “ikinci yol” oluşturacaklarını vurguladı.
'Yeni nesil siyaset yapacağız'
Arıkan’ın, gerek kongre konuşmasında, gerekse söyleşi boyunca, yeni dönem parti siyasetine ilişkin en çok kullandığı ifade “yeni nesil siyaset” oldu. Bunu açmasını istediğimizde, önümüzdeki günlerde detaylarını bir “tanıtım” programıyla açıklayacağını belirtti, ancak ipuçlarını da verdi:
“Bu kutuplaştırıcı siyasetten arındırılmış bir dil geliştireceğiz. 22 yıldır iktidarı, bir türlü iktidardan edemeyen dili biraz daha güncelleyerek, oraya oy veren yüzde 52'lik bloğun oyunu alabilecek bir dil geliştireceğiz. Bu kutuplaştırıcı dilden uzak bir siyaset diyoruz. Kongre konuşmasında da özgürlük üzerine beş noktaya dikkat çektik. İnancı, adaleti, ekmeği, umudu, ülkeyi özgürleştireceğiz, dedik. Mecelle ’deki en önemli şeylerden tabirlerden biridir. Bir kötülüğü öncelikle def etmek, iyiliğe gayret göstermekten daha önemlidir. Öncelikle yanlışı bertaraf etmenin yollarını aramak durumundayız.”
'Az toplantı çok saha'
Partide “ortak aklı” egemen kılmaya özen göstereceğini vurgulayan Arıkan, yakın dönemde hayata geçireceği bazı projeleri ise şöyle anlattı:
“Bugün 270 bin üyemiz var. Onların görüşlerini alacağımız bir platform oluşturduk. 'Yeni nesil siyaset' ve 'ilk 100 gün Saadet Partisi ne yapmalı' adı altında bütün üyelerimizin kanaatlerini toparlayacağız. Yapay zekâdan da destek alacağız. Bu veriler önümüzdeki süreçte siyasetimizin belirleyicisi olacak. ‘Az toplantı, çok saha çalışması, olarak da bir başlık belirledim. Bütün bu teşkilatlarımızla sahada olacağız.
'Din alıp, cennet satanlarla mücadele edeceğiz'
AKP iktidarının, 22 yıldır, “nas, başörtüsü, imam hatip liseleri” üzerinden inancı istismar ettiğini savunan Arıkan, “İnancın üzerine bir ambargo olduğunu, bir tutsaklık olduğunu, ifade etmek isterim. Benim bu ifadem özellikle bizim mahallede çok tepki görecektir. Ama din alıp cennet satanlarla da mücadele edeceğiz” diye konuştu.
Arıkan, yeni nesil siyasetin ilk provasını da 24 Kasım’daki kongrede yaptıklarını ifade etti. Genel Başkan adaylarının yönetim listelerinde rakiplerine yer vermesini, Birol Aydın, Mustafa Kamalak’la kongre salonundan “kol kola beraber çıkmalarını” örnek gösterdi.
Bahçeli’nin çağrısı: Sürecin Öcalan üzerinden götürülmesini sağlıklı görmüyorum
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a çağrıyla başlayan süreci de değerlendiren Arıkan, MHP Lideri’nin AKP’nin iktidara geldiği 2002 erken seçimi, başkanlık sistemine geçiş, başörtüsü yasağının kaldırılması gibi süreçlerdeki rolüne dikkat çekti.
Bahçeli’nin Öcalan çağrısının bu nedenle önemli olduğunu ve görmezden gelinemeyeceğini ifade eden Arıkan, ancak Kürt sorununun çözüm adresi olarak Meclis’i gösterdi.
AKP grubunun da parlamentodaki hiçbir siyasi partinin de bu çağrının nedenlerine ilişkin bilgi sahibi olmadığını vurgulayan Arıkan, “cezaevindekiler”den ziyade, Meclis’in muhatap alınması gerektiğini vurguladı:
“Öcalan üzerinden de bu sürecin götürülmesini ben de çok sağlıklı görmüyorum. Bütün bu problemi DEM Parti’ye indirgenmesini de ben çok doğru buluyorum. Yani Kürt vatandaşlarımızı temsil eden tek parti Dem parti değil, AK Partisi, MHP'si, CHP'si, Saadet Partisi hepsi Kürt vatandaşlarımızdan oy alıyorlar. DEM Parti muhatap olması gereken aktör ama tek aktör olmasını doğru bulmuyorum.”