Saadet Partisi Eskişehir İl Teşkilatı ve hayvanseverler, sokak hayvanlarına ötanazi yapılmasına dair kanun teklifini protesto etti. İl Başkanı Fesih Bingöl, "Bugün çözüm aradığımız, sahipsiz sokak köpekleri sorunu bugün ortaya çıkmış değildir. Bugün çözülmesi zor, yükü ağır olarak karşımızda duran bu sorun, daha küçük sorunların ihmal edilmesi sonucunda oluşmuştur. Barınak ve bakımevlerinin yanı sıra yaşam alanları kurulmalıdır” dedi.
Saadet Partisi Eskişehir İl Teşkilatı ve hayvanseverler, Hamamyolu Caddesi’nde sokak hayvanlarına ilişkin kanun teklifine tepki göstermek için basın açıklaması yaptı. Hayvanların öldürülmesini doğru bulmadıklarını belirten Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanı Fesih Bingöl, şunları söyledi:
“Sahipsiz sokak köpekleri sorunu bugün ortaya çıkmış değildir”
“Millî Görüş hareketinin mensupları Saadet Partililer olarak bizler için siyaset; yaşanabilir şehirler, yaşanabilir bir ülke ve yaşanabilir yeni bir dünyanın kurulabilmesi için kullanılabilecek yegâne araçtır. İktidar mücadelesi yolunda her şeyi araçsallaştıran anlayışı kabul etmediğimiz gibi, iktidara gelmek için her yolu mübah sayan zihniyeti de reddediyoruz. Zira böyle bir anlayışın uzun vadede yaşanabilir ortamları tesis etmesi mümkün olmaz. Bugün hem insanlar hem de diğer bütün canlılar için yaşanabilir şehirlere ihtiyaç vardır. Siyaset üstü yaklaşım; toplumun ihtiyaçlarını gözeten hem aklın hem de vicdanın gözetildiği, kişisel veya partisel hırsların ve hedeflerin bir kenara bırakıldığı, toplum yararına fedakârlıktan kaçınmayan bir tavrı ifade eder. Bu yaklaşım ortaya konduğu sürece siyaset; sorunların gerçek çözümlere kavuşturulduğu, toplumun yararına çalışarak gerçek niteliğine kavuştuğu bir merci olabilecektir. Bakınız; bugün çözüm aradığımız, sahipsiz sokak köpekleri sorunu bugün ortaya çıkmış değildir. Bugün çözülmesi zor, yükü ağır olarak karşımızda duran bu sorun, daha küçük sorunların ihmal edilmesi sonucunda oluşmuştur.”
“Ötanazi infiale yol açabilir”
Ötanazi ifadesinin infiale yol açabileceğine dikkat çeken Bingöl, “Bizler, ‘karıncayı yaşat ki, devlet yaşasın’ hassasiyetiyle hareket etmeyi inancımızın bir gereği olarak görürüz. Ancak şunu da kabul ederiz ki; belli bir aşamadan sonra sahipsiz sokak köpeklerinin uyutulması, istemesek de zorunlu hale gelebiliyor. Ancak getirdiğiniz teklifte ‘ötanazi’ olarak ifade ettiğiniz yöntem birçok infiale yol açabilecek, çerçevesi geniş tutulmuş olması nedeniyle kabul edilebilir değildir. Üstelik bunu belediyelere verdiğiniz bir imkân olarak tanımlamanız asla vicdani değildir, son derece kusurlu ifadelerdir. Bu konunun siyasi saiklerle yerel yönetimler üzerinde bir baskı unsuru haline getirebilecek düzenlemelerden kaçınmak gerekir. Merkezi yönetim sadece denetim kısmında değil, uygulama kısmında da sorumluluk almalıdır. Bunun yanında hayvan hakları kuruluşları ve veterinerlerimiz de sürece mutlaka dahil edilmelidir” diye konuştu.
“Sokaklar çocuklar ve yaşlılar için güvenli değil”
Sokakların çocuklar ve yaşlılar için güvenli olmadığını fakat hayvanlara yönelik şiddetin de kabul edilebilir olmadığını belirten Bingöl, “Kamusal alanlar olan sokaklar, parklar ve kaldırımlarda hayvanların rastgele beslenmesi birçok tartışmaya yol açıyorken aynı zamanda bu ortamlara bırakılan sağlıksız besinler hastalık yayabiliyor. Teklifinizde bu durumu düzenleyen bir hüküm konulmamış. Şunu kabul etmeliyiz ki; sahipsiz sokak köpekleri diye bir sorun var ve sokaklarımız özellikle çocuk ve yaşlılarımız gibi zayıf bireyler için güvenli değil. Bunun yanında hayvanlara kötü muamele, şiddet ile birlikte barınaklarda çok kötü şartların olduğu da kabul etmemiz gereken bir gerçektir” şeklinde konuştu.
Fesih Bingöl Saadet Partisi’nin önerilerini açıkladı
Konuya ilişkin partisinin önerilerini açıklayan Bingöl, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Biz, parti olarak ortaya koyduğumuz raporlar ve kanun teklifimizle özetle diyoruz ki; sokaklar güvenli, hayvanlar güvende olacak. Bunun için özetle önerilerimiz şunlardır: Sokak köpekleri kısırlaştırıldıktan sonra tekrar sokağa bırakılmamalıdır. Köpeklerin alındıkları ortama geri bırakılması popülasyonun kontrolünü imkânsız hale getirmektedir. Barınak ve bakımevlerinin yanı sıra yaşam alanları kurulmalıdır. Uygun bulunan açık alanlar sahipsiz sokak köpekleri için yaşam alanına dönüştürülmeli, daha doğal ve özgür bir ortamda yaşamaları sağlanmalı. Gerekli görüldüğü halde yaşam alanı içerisinde de barınak kurulması sağlanmalıdır. Barınak ve bakımevlerinin şartları iyileştirilmeli, kamera sistemleri ile 7/24 izlenebilmelidir. Bağış toplayan hayvansever kuruluşlar, barınak ve bakımevleri kurmakla yükümlü olmalıdır. Böylece belediyeler ve bakanlık üzerindeki mali yük paylaştırılmalıdır. Bağış yapmak isteyen hayvanseverler hem yaptığı bağışın karşılığını görebilmeli hem de çalışmaları bizzat denetleyebilmelidir. Barınak, bakımevi ve yaşam alanlarında çalışan personellere yönelik eğitim zorunlu hale getirilmelidir. Gönüllülerin barınak ve bakımevlerini ziyaret etmesi ve aktif görev almaları kolaylaştırılmalıdır. Evcil hayvan satışı kontrol altında olmalıdır. Hayvan sahiplendirme esas alınmalı, merdiven altı üretim ve satışa izin verilmemelidir. Tüm evcil hayvanlar mikro çip ile kayıt altına alınmalıdır. Hayvanların sokağa bırakılması, kaybolması, hastalık bulaştırması gibi olumsuzlukların önüne geçilmelidir. Tehlikeli ırklara izin verilmemeli, tehlikeli ve yasak ırkların saldırılarından sahipleri sorumlu tutulmalıdır. Yasak ırk köpeğin bir insana zarar vermesi durumunda sahibine Türk Ceza Kanunu uyarınca ceza verilmelidir.”
(ANKA)