Politika

RTÜK'te bir tacir

Akman’ın denetlemek durumunda olduğu bir TV şirketinin sahibi ile aynı şirkette hissedar olması etik açıdan tartışmalı

24 Eylül 2008 03:00

RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın adı, Almanya’daki Deniz Feneri e.V. yolsuzluk davasında sıkça mahkeme salonunda telaffuz edildi. Mahkumiyet kararını açıklayan hakim Akman’ı Zekeriya Karaman’la birlikte yolsuzluk organizasyonunun Türkiye’deki uzantılarından biri olarak gösterdi. Bu tartışmalar çerçevesinde Zahid Akman’ın ticari faaliyetleri basın tarafından da mercek altına alınmış durumda.

Milliyet gazetesinde yer alan haber analize göre, Akman, 2005 yılında RTÜK üyeliğine seçilmeden önce Türkiye’de ve Almanya’da hepsi bir şekilde yolları Kanal 7 ile kesişen ya da paralel çok sayıda şirkete ortaktı. Bu şirketlerdeki ticari ortakları arasında Karaman’ın yanı sıra Mehmet Gürhan da vardı. Akman’ın eski ortağı Gürhan, hatırlanacaktır, geçen hafta 5 yıl 10 ay hapis cezasına mahkûm oldu.
Akman, RTÜK üyeliğine 13 Temmuz 2005 tarihinde, kurumun başkanlığına ise 15 Temmuz 2005 tarihinde seçildi.
Ardından, Türkiye’deki Beyaz Holding’in yönetiminden 21 Temmuz 2005’te, Merkez Medya Limited Şirketi’nden 27 Temmuz 2005 tarihinde çıktı. Buna karşılık, Almanya’daki Yeni Şafak Europa’da 24 Ağustos 2006, Atlas Media Gmbh’de 4 Ekim 2005, Euro 7 Gmbh’de 8 Aralık 2005, Weiss Gmbh’de ise yine 8 Aralık 2005’e kadar yönetimde kaldı.

‘HİÇBİR TİCARİ FAALİYETİM YOK’ DEDİ

Akman, geçmişteki bu şirket bağlantılarının mahkeme sürecinde ortaya çıkması üzerine 3 Eylül’de düzenlediği basın toplantısında bütün bu şirketlerin yönetiminden ayrıldığını açıkladıktan sonra şunları söyledi:
“Bir iddia, ticari faaliyetlere devam ettiğimdir. 3.5 yıldır ne yurt içinde ne de yurtdışında hiçbir ticari faaliyetim vardır. Bu hususlar resmi kayıtlar ile sabittir.”
Oysa Zahid Akman, avukatı Ali Yıldız’ın dün yaptığı açıklamaya göre 26 Ağustos 2003 tarihinden bu yana “Hayat Yapı Ticaret ve Yatırım Limited Şirketi”nin hissedarıydı. Buradaki hisse payı, Armada alışveriş merkezinin yüzde 1’ine tekabül ediyordu.

11 ARALIK 2006’DA BAŞAT HİSSEDAR OLMUŞ

Buna karşılık Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 11 Aralık 2006 tarihli nüshasına bakıldığında, bu tarihte Zahid Akman’ın kardeşi Turgut Akman’dan 6505 pay hisse daha devraldığı ortaya çıkıyor. Bunun için yapılan ödemenin miktarı hususunda bir açıklık yok.
Ticaret Sicili’ndeki bilgiler incelendiğinde hisse dağılımı şöyle çıkıyor: Zahid Akman yüzde 32.5, Zekeriya Karaman (Kanal 7’nin sahibi) yüzde 26.5, Hamide Ceylan yüzde 26.3, Turgut Akman yüzde 14.7.
Kararın altında Zahid Akman’ın ve Kanal 7’nin sahibi Zekeriya Karahan’ın imzaları yan yana yer alıyor.
Burada önem taşıyan nokta, söz konusu hisse devir işleminin 11 Aralık 2006 tarihinde yapılmış olmasıdır. Akman’ın hisse devri, RTÜK’e üye seçildiği 13 Temmuz 2005 tarihinden yaklaşık 1.5 yıl sonra gerçekleşiyor.

FAALİYETLER DEVAM ETMİŞ

Ticaret Sicili gazetesinin 8 Şubat 2008 tarihli nüshasına göre de Turgut Akman’ın şirketin müdürü olarak görevlendirilmesi kararının altında yine Zahid Akman’ın imzası var. Akman, kardeşini de şirkete müdür atıyor.
Buradaki gerçek, Zahid Akman’ın “RTÜK’e seçilmemden sonra hiçbir ticari faaliyetim olmadı” demesine karşılık , Hayat Yapı Ticaret ve Yatırım Limited Şirketi’ndeki faaliyetlerine devam ettiğidir. Akman, 3 Eylül tarihinde kamuoyuna yaptığı açıklamada bu şirkette de hisselerinin olduğu gerçeğini kamuoyundan saklamıştır.
Akman’ın avukatı Ali Yıldız, Pazar günkü açıklamasında Akman’ın limited şirkette hissedar olmasının kamu görevlileri açısından geçerli olan ticari faaliyet yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtti.
Avukat, bu tezini Danıştay Birinci Dairesi’nin ve Danıştay Beşinci Dairesi’nin bu konuda vermiş olduğu kararlara dayandırıyor.
Bir an için bu tezin geçerli olduğu kabul etsek bile, şu karşı tezleri rahatlıkla ileri sürebiliriz:
- Akman’ın kamuoyuna yaptığı açıklamalarda hukuki yorumlara dayanarak “ticari faaliyetim yoktur” derken, bu şirketteki hisselerini açıklaması şeffaflığın gereğiydi, daha dürüst bir davranış olurdu. Bu hususu kamuoyundan saklamaması gerekirdi.
- Danıştay’ın kararına rağmen, RTÜK üyesi olduktan sonra da bu limited şirketteki hisse payını yüzde 35’e çıkacak şekilde artırması, bu konudaki kararlara imza atması kendisini bir şekilde kâr amaçlı ticari faaliyette bulunan bir aktör konumuna sokuyor.

TÜRK TİCARET KANUNU’NA GÖRE TACİR

- Türk Ticaret Kanunu, “tacir” sıfatını haiz kişileri “Bir ticari işletmeyi kurup açtığını sirkülerle, gazete ilanı vasıtasıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticari sicile kaydederek keyfiyeti ilan etmiş olan kimse tacir sayılır” diyor. Bu tanım çerçevesinde Akman RTÜK Başkanı olmasının yanı sıra tacir ünvanına da sahiptir.
- Bu şirket Armada’nın yüzde 3 hissesine sahiptir. Şirketin yüzde 35 hissesine sahip biri olarak Akman Armada’nın yüzde 1 hissesinin sahibidir. Armada’nın bugünkü değeri konusunda pek çok spekülasyon yapılıyor. En mütevazı yorumla 300 milyon dolar olduğu varsayılsa, Akman’ın hissesinin değeri 3 milyon dolara gelir. Armada’da 160 dükkân bulunduğunu, dükkânların kira bedelinin metrekare başına 60 dolardan başladığını hatırlatmakla yetinelim.

‘KAMUOYUNDAN GİZLEMEDİK’ AÇIKLAMASI DOĞRU DEĞİL

- Akman’ın avukatı Yıldız, Hayat Limited’deki hisselerinin Zahid Akman’ın mal beyanlarında gösterildiğini anlattıktan sonra “Bu hisseleri RTÜK üyeliğine seçildikten sonra da mal beyannamelerinde yer almıştır. Dolayısıyla bu hususta kamuoyundan ve resmi kurumlardan gizlenmiş bir durum söz konusu değildir” diyor. Yıldız, bunu ifade ederken doğruyu söylemiyor. Çünkü mal beyanları kapalı veriliyor. Akman’ın mal beyanını kamuoyuna açıkladığına ilişkin hiçbir işaret yok. Dolayısıyla “kamuoyundan gizlenmiş bir durum söz konusu değil” açıklaması, gerçeği yansıtmıyor.

DENETLEYECEĞİ KANALIN SAHİBİYLE ORTAK

- Çok daha önemli bir nokta daha var: Akman, RTÜK Başkanı olarak bütün televizyon şirketlerine karşı eşit mesafede durmak zorunda. Bu çerçevede Kanal 7’ye de diğerleriyle eşit mesafede durmalı. Oysa Kanal-7’nin sahibi Zekeriya Karaman’la Hayat Yatırım ve Ticaret Limited Şirketi’nde ortaklığı var. Aynı şirkette ticari açıdan kader ortaklığı yapıyorlar. Armada’dan elde edilen kira gelirini birlikte paylaşıyorlar.
Bir kamu görevlisinin denetlemekle yükümlü olduğu bir ticari kuruluşun sahibi ile başka bir ticari şirkette ortaklık ilişkisi içinde olması etik açıdan vahim bir durumu gösteriyor.
Akman’ın iddianamede adının 34 kere geçmesine karşılık “adım iddianamede yok” demesi, “Almanya’daki kooperatife fahri üyeydim” demesine karşılık, sonradan bu kooperatifin asli üyesi ve yöneticisi olması gibi çelişkiler ayrı bir değerlendirmenin konusudur.

KRİTİK SORU: MEHMET GÜRHAN’I TANIYOR MU?

Akman’ın bütün bu tartışmalı konulardan önce çok temel bir soruya yanıt vermesi gerekiyor:
Akman, geçen hafta Frankfurt’taki mahkemede 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan Mehmet Gürhan’ı tanıyor mu, tanımıyor mu?
Gürhan kendisinin arkadaşı mıdır? Hiç birlikte zaman geçirdiler mi?