Kültür-Sanat

'Rol kaybetme korkusundan ve iş yoğunluğundan kuliste uyuyorlar!'

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, ‘verimli model’ arayışına...

08 Kasım 2011 02:00


Hülya Karabağlı

T24/ ANKARA 

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, ‘verimli model’ arayışına vurgu yaptığı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın  ‘Genç Osman’ oyununu terk etmesiyle ‘iktidar baskısı’ olup olmadığı tartışmalarının yaşandığı Devlet Tiyatroları (DT), sahne arkasıyla yeniden gündemde. 

Her karesinde Muhsin Ertuğrul’un izlerini taşıyan, bugün bile yerleri kolayca doldurulamayacak oyuncuları, tozlu sahnenin görünmez kahramanlarını yetiştiren kurumda,  bir türlü çıkarılamayan tüzükten dolayı sancılı bir dönem yaşanıyor. 

Rol almama korkusu yaşayan sanatçısından, yoğun işten dolayı evine gidemeyen teknik elemanına, ek göstergesini ve bir derecesini alamadığı için yargıya giden çalışanıyla tiyatro sorunlar yumağının tam ortasında bulunuyor.    


Demirkaya: Kişisel olarak duyuramadıkları sorunları sendikaya duyuruyorlar

Kültür Sanat Sendikası Başkanı Yavuz Demirkaya’ya göre, Devlet Tiyatroları’nda durum şöyle: Geçici görevlerle gelen sanatçılar yerlerine dönmekten korktukları, sanatçılar kendilerine görev verilmeyebileceği ya da çalışmayan sanatçıların yerine çok fazla görev verilebileceği, teknik personel daha fazla baskıya maruz kalmamak için, Süreli Sözleşmeli, yevmiyeli ve güvencesiz çalışanlar işlerini kaybetmemek için kişisel olarak duyuramadıkları sorunlarını ve şikayetlerini sendikaya duyuruyor. 


Onlarca ek gösterge davası   

Kültür Sanat Sendikası’nın verilerine göre, kurumun puanlama sistemine göre ek göstergesi 3 bin veya altında gösterildiği iddiasıyla açılan çok sayıda dava var. Aynı konuda bireysel dava açanlar var. Ayrıca,  ilgili dernekler aracılığıyla yargıya gidenler var. 3600 ek göstergeden yararlanamayan kadrolarla ilgili açılan davalar kazanılıyor. Bir dava bitmeden diğeri başlıyor.   


Bir derece davaları   

1310 sayılı Kanun uyarınca sözleşmeli statüde çalışanlarla ilgili bugüne kadar 657 sayılı kanunun 37 ve 64. maddeleri gereğince 6 yıllık sicil not ortalamasının 90 ve üzeri olması durumunda 1derece ve 1 kademe ilerleme uygulanması yapılması gerektiği halde yapılmıyor. Bunun nedeni de DT’nin idari sözleşmeli sanatçı ve teknik personelini içeren bir sicil yönetmeliği olmaması. Bu sorun  Tüzük çıkarılmadığı için yaşanıyor. Sendika tarafından kurum aleyhine usulüne göre açılan bütün davalar davacılar lehine sonuçlandı.  


‘Tüzük  olmayınca’ 

Devlet Tiyatroları’nın bir tüzüğü olmamasının,  idarenin her türlü tasarrufuna zemin oluşturduğunu söyleyen Demirkaya, “ Çalışanlarla ilgili tüm görev hak ve sorumlulukların, çalışma koşullarının, mali ve sosyal hakların, hukuksal düzenlemelerin yer alacağı Tüzüğü çıkarma konusunda sendikamızın ve alandaki meslek örgütlerinin oluşturduğu taslağı kabul etmemiş, aylarca emek verilmiş bu taslak üzerinde çalışmak yerine otokratik bir yapılanmaya kaynaklık edecek, bugünün koşullarını içermeyen, çok dar çerçeveli ve  sendikamız tarafından iptal edilen  yönerge  çerçevesinde hazırlanan bir başka taslağı dayatmaya kalkışmış, böylece DT yönetimi çalışanları temsil eden sendikamız ve meslek örgütlerinin görüşlerini önemsemediğini ortaya koymuştur”


‘Yevmiyeli çalışanlar hiç bir yasaya girmiyor’ 

Kültür Sanat Sendikası Başkanı Yavuz Demirkaya, kurumda yasalara ve uluslar arası sözleşmelere aykırı uygulamalara “Süreli Sözleşmeli Personel” sözleşmesini örnek vererek, “Bu kapsamda çok sayıda personel çalışıyor.  Sözleşme, “ Mevsimlik veya bir yıldan az süreli” çalışmayı öngörüyor. Kurum bu kapsamda olanların sendikalı olmalarına izin vermiyor”. Demirkaya, Süreli Sözleşmeli personelin kamu görevlisi sayılmaması ve işçi statüsünde de değerlendirilmemesi Türkiye’nin taraf olduğu İLO sözleşmesinin ilgili maddesine ve anayasaya aykırı. 


Görevi kötüye kullanma suçu 

Ayrıca,  bu sözleşmeyle çalıştırılanlar Anayasal haklardan mahrum edildikleri için idare, ceza kanununa göre görevi kötüye kullanma ve ihmal suçu işliyor. Kurum, bu sözleşmeleri daha çok sahne üzeri ve sahne gerisinde çalışan teknik elemanlar ve oyunlarda başrol ya da büyük roller oynayan mezun sanatçılarla yapıyor.


‘İş yoğunluğundan, rol kaybetme korkusundan eve gidemeyip kuliste uyuyanlar var’ 

Kültür Sanat Sendikası Başkanı Yavuz Demirkaya,  “Ağır ve riskli işler yapan teknik personelin ertesi gün diğer sahneler ve oyunlarda da görevli olması nedeniyle eve gidemeyip kuliste uyudukları bile vaki” dedi. Turnelerde teknik kadrodan iki ya da üç kişi birlikte kalıyor.     


Temsil broşüründen adları çıkarıldı  



Çalışanları duygusal yönden olumsuz etkileyen uygulamalar da var.  O da , ‘Temsil’  broşüründeki bir geleneğe son verilmesi. Yeni temsil broşürlerinde ‘dekor-kostüm’, ‘ışık’ tasarımcıların isimleri yer alıyor. Daha önceki uygulamaların aksine, broşürde ‘sahne amiri’, ‘kondüvit’, ‘ışık kumanda’, ‘suflöz’, ‘Dekor sorumlusu’, ‘Aksesuar sorumlusu’ nun adları yok.    


Demirkaya: Sorunları dile getirenlere baskı   

Kültür Sanat Sendikası, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi ile uyumlu bir çalışması var. Ancak,  Devlet Tiyatroları’nın kapısı sendikaya kapalı. Sendikanın DT ile ilgili idarenin çalışanlarına yönelik uygulamalarıyla ilgili geniş kapsamlı bir çalışması var. Sendika Başkanı Yavuz Demirkaya, T24’e, “Kültür Sanat-Sen olarak bir kez daha ortaya koyduğumuz sorunlar DT personeli tarafından ne yazık ki artık ya nasıl olsa çözümlenmiyor söylemenin faydası yok denilerek kabullenilmekte. Ya da (daha büyük çoğunlukla) bu sorunları dile getirenlere çeşitli yollarla baskı kurulmaya çalışılmaktadır”. 


‘Sendikal haklar kulandırılmıyor’ 

Sendikanın, kurum uygulamalarından ‘Süreli Sözleşmelilerin Hakları’ konusunda yapmak istediği toplantıya dikkat çeken Demirkaya, “Toplantıya yöneticiler gözlem amacıyla katıldıktan sonra Süreli sözleşmeli personel izinsiz toplantıya katıldıkları iddia edilerek korkutulmuştur. Oysa Anayasaya göre, herkes sendikal haklara sahiptir ve bu konuda sendikaların toplantılarına katılmaları konusunda kolaylık sağlanacağı da İLO sözleşmeleri gereği genelgelerle ifade edilmiştir”


DT yönetimine iletilen sorunlar 

Demirkaya, sendikanın sorunları inceledikten sonra DT yönetimine ilettiğini anlattı ve “ Kurum İdari kurullarında masaya yatırmış, ancak DT yönetimi temenniler dışında bu konuların çoğu için çözüm üretmemiş, buna neden olarak ta 1310 Sayılı Yasa dışında mevzuatı olmamasını, Tüzük olmadıkça bu düzenlemelerin yapılamayacağını ifade etmiştir”. 


Sendika toplu sözleşme masasını bekliyor 

Kültür Sanat –Sen, Sen 2011 yılının sonunda Kültür ve Turizm Bakanlığı, ilgili kuruluşlar olan Devlet Opera ve Balesi ve Devlet Tiyatroları genel müdürlüklerinin de yer alacağı Hizmet kolunda yapılacak olan toplu sözleşmede yetkili sendika olarak masaya oturacak.

Sendika,  çalışanlar lehine olan düzenlemeler konusunda Opera ve Tiyatrodan çerçeve mevzuatlara uymasını talep edecek. Tüzük konusu da ağırlıklı konulardan biri olacak.  Tüzük ile  DT’yi 657 sayılı yasanın ek geçici maddeleriyle yönetilmekten koruyacak olan mali ve özlük hakları içeren Özel Yasa’nın yapılmasının zorunluluk olduğunu bildirecek. 


Sendikanın  DT’de çözülmeyi bekleyen sorunlarla ilgili çalışması şöyle: 

DOB ANA YÖNETMELİĞİNİ ÇIKARDI: 5441 sayılı yasayla kurulan Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Tiyatroları 1970’de iki ayrı yasa ile birbirinden ayrılmış (1309 ve1310), bu ayrışma sonrası, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü yetersiz de olsa kendi ana yönetmeliğini çıkarmış, İdari sözleşmelilere imzalatılan sözleşmelerde de yalnızca kendi kurumsal mevzuat hükümleri yer almıştır.

DT’DE ‘HİZMET SÖZLEŞMESİ’ DAVASI: Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ise yasası gereği çıkarmak zorunda olduğu Tüzüğü halen çıkarmayarak, sözleşmelerde, İdari sözleşmelilere işçi muamelesi yapılarak hizmet sözleşmesi imzalatıldığı gibi, sözleşmenin 7. Maddesine, “Bu sözleşme döneminde alınan ücretler müktesep hak oluşturmaz” ibaresini koydurmuştur. Sözleşmede ayrıca, yönetmelik hükmünde maddeler eklenmiş, keyfi çalışma saat ve düzeni konulabilmiştir.  Hizmet Sözleşmesi için sendika dava açtı. 

TEMSİL VE TURNELERDE KEYFİ DÜZEN: Uluslar arası standarda uymayan prova, temsil ve turne düzenleri keyfi çalışma düzeninin açık örneğidir. Sözgelimi, aynı gün ve saate iki ayrı sahnede çalışılan iki eserin provası konulabilmektedir. Ayrıca, bu provalar sabahtan başlayıp, gece yarısından sonra da devam ederken, ağır ve riskli işler yapan teknik personelin ertesi gün diğer sahneler ve oyunlarda da görevli olduğu için eve gidemeyip kuliste uyudukları bile vakidir. 

DOB DÜZENLEMELERİNİ GÜNCELLEDİ: Ana yönetmeliği ve buna bağlı mevzuatı olan Devlet Opera ve Balesi ise 2011 yılında mevcut düzenlemelerini bile güncellemek için değişiklik taslağı hazırlamış, bu konuda yetkili sendika Kültür Sanat-Sen’in görüşlerini almış, Sendikalar kanunu gereğince yapılan Kurum idari kurulları dışında,  sendika ile saatler süren toplantılar yapmış, ayrıca sendikanın herhangi bir zamanda önerdiği konuları mercek altına almıştır.

DT ZORUNLU HİÇ BİR DÜZENLEMEYİ YAPMADI: Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ise 1970’ten beri Tüzüğünü oluşturmadığı için, gerekli ve zorunlu hiçbir düzenlemeyi yapmamıştır. Sendikamız Kültür Sanat-Sen 1310 Sayılı Yasaya ilişkin tüm düzenlemelerin yapılmasına kaynak teşkil edecek olan Tüzüğün çıkarılmamasından doğan 3 temel konuya vurgu yapmaktadır: Temel anayasal ve yasal hakların ihlali (anayasal savunma , eşitlik, sendika üyeliği, sağlık, dinlenme haklarının ihlali). Mali ve Sosyal hak kayıpları. İş güvenliği ve sağlığı hakkı. 

TEMEL ANAYASAL VE YASA HAKLARI İHLALİ( Savunma hakkı): Disiplin Kurulunda sendika temsilcisi): Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2001 yılında çıkarılan 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları yasasının 19. maddesi gereği çerçeve Disiplin amirleri yönetmeliğinin “Disiplin Kurullarında sendika temsilcisinin asil üye olarak yer alması” ilkesini 1970’te çıkan 1310 sayılı kanuna uymadığı gerekçesiyle kabul etmemiş, Kültür Sanat-Sen’in kurum idari kurullarında geniş yer verdiği ve talep ettiği bu hak idari sözleşmeli sanatçı ve teknik personele halen tanınmamıştır.

DEVLETİN ASLİ İŞLERİNDE TAŞERON (Eşitlik ilkesi): İdari sözleşmelilere verilen ücretler, mali ve sosyal haklar, aynı işi yapan ancak yevmiye usulü  geçici süreyle işe alınan Süreli sözleşmeli personele tanınmamıştır. Yine Devletin asli işlerini yapmakla sorumlu idari personelin ve teknik personelin işlerini yapan Taşeron firma işçileri asgari ücretle çalıştırılmakta, işten atılmalarda hiçbir hak talep edememektedirler.

SENDİKAYA ÜYE OLAMAZSINIZ(Sendikalara üye olma hakkı): Süreli Sözleşmeli personel kamu görevlisi olmadığı gerekçesiyle Kültür Sanat-Sen’e üyelikleri DT Yönetimi tarafından kabul edilmemiştir. (Bu kişiler Operada üye olabilmektedirler).Taşeron firma işçileri de kendilerine işe girerken “sendikaya üye olamayacaklarına dair” belge imzalatıldığını söylemektedirler.

DAVAYI KAZANANDAN ALINIYOR: Mevcut mevzuata göre ek göstergeleri 3600 olması gereken Teknik personelin bu hakkını alabilmek için dava açmak zorunda kalması. Mevcut mevzuat gereği 1 derece ve 1 kademe alma hakkına sahip olması gerekirken Teknik personelin bu hakkını alabilmek için dava açmak zorunda. Kazanılan davalarda kurumun kendi kusuru nedeniyle ödemesi gereken emekli keseneği karşılıklarının davayı kazanandan alınma yoluna gidilmesi. 

HARCIRAHSIZ YOLLUKSUZ: Yeni kadro alınmadığı bahane edilerek 1310 sayılı yasayla idari sözleşmelilerle yürütülmesi gerektiği belirlenen işler  güvencesiz, sendika hakkı verilmeyen süreli sözleşmeli personel alımıyla yürütülmesi. 1310 sayılı yasayla idari personel ve idari sözleşmelilerle yürütülmesi gerektiği belirlenen işlerin senelerdir güvencesiz ve sendikasız taşeron firma işçisi alımıyla yapılması. İdari sözleşmelilere atamalarda ve geçici görevlerde “harcırahsız ve yolluksuz olarak gitmeyi kabul ediyorum” ibaresiyle işlem yapıldığı için, harcırah ve yolluk verilmeme uygulaması. Anayasa mahkemesi kararına ve  6111 sayılı yasada yapılan değişikliğe rağmen  bu haklar için dava yoluna gidiliyor. 

OYUN ESNASINDA SAĞLIK PERSONELİ YOK: Atölyeler ve sahne üzerinde çalışan personelin çalışma şartlarının iyileştirilmemesi nedeniyle yaşanan kazalar ve tehlikeli-zararlı maddeler nedeniyle yaşanan meslek hastalıklarıyla ilgili kurumun sorumluluklarını yerine getirmemesi. Atölyelerde ve oyunlar esnasında sağlık personeli bulunmaması.  

GECEYARISI SONRASI ÇALIŞMA: Saat 24.00’ten sonra çalışma yapılmaması gerekirken yapılması ve bunun fazla mesai sayılmaması. Teknik personelin sayısı yeterli olmadığı için ve çalışma şartları ve görev-unvan tanımları olmadığı için, Sahne üzerinde çalışan Teknik personelin 16 saate varan çalışma düzeninin sorgulanmaması.

HİÇ TATİL YAPMADAN: Teknik personelin haftalık tatil gününün belirlenmemesi, bu nedenle “iş yoğunluğu gerekçesiyle” hiç tatil yapmadan haftalarca çalıştırılması. Turne oersonelinin turnelerde gittiği yerde, gider gitmez dinlenmeden çalıştırılması, Turneler için seçilen araçların güvenilirliği konusunda hiçbir düzenleme olmaması, Turneler için seçilen otellerde Teknik personelin 2-3 kişi aynı oda konaklatılması (tasarruf ya da yer yok gerekçeleriyle).Turne dönüşü gece yarısından sonra yolculuk yapılmaması gerekirken yapılması ve bunun için fazla mesai ödenmemesi ya da bunun izne dönüştürülmemesi


‘Bu kadar dışa kapalılık kabul edilemez’  

Kültür Sanat –Sen Başkanı Yavuz Demirkaya, “ Bu kadar dava, sorun,  dışa kapalılık ve sendikayı görmezden gelme kabul edilemez” diyor. 2002 yılından itibaren izlenen özelleştirme ve yerelleştirme politikalarından sanat kurumlarının  de etkilenerek hızlı bir dönüşüm çalışması yaptıklarına dikkat çeken Demirkaya,  2002 yılında yayınlanan TİSK raporunda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın lağ edilmesini öngören talepleri hatırlattı. 

Mevzuat değişikliklerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile  Opera’nın sendikanın görüşlerine başvurduğunu anlatan Demirkaya, “Sendikamız,  DT mevzuatlarına , yasaların sendikaya verdiği yetkilerle müdahale etmesine rağmen kurumsal bir yanıt bulamamaktadır”. 


'Tek hedef ‘perde açmak’ olursa' 

DT yönetiminin sanat emekçilerinin, özlük, mali ve sosyal haklarla ilgili bir çalışma içine girmemesinin sorunların yığılmasına neden olduğunu anlatan Demirkaya, “ Ne olursa olsun, nasıl olursa olsun perde açmanın tek amaç olarak görülmesi, yıllar itibariyle hak kayıplarına, güç çalışma koşullarıyla karşı karşıya kalmalarına neden olmuştur” 


İthal sanatçı uygulaması 

DT’de popülist yaklaşımlarla sorunların çözüldüğüne ilişkin bir kanaat oluştuğunu vurgulayan Demirkaya, “ Hizmet alımlarında oyun başına sanatçı ithali gibi popülist bir yaklaşımla çözüldüğü sanılan sorunların aslında popülist bir tiyatro çizgisine baskılarla çekildiği endişesi hakimdir” 


AKP tarafından korkutulan çalışanlar 

Demirkaya’ya göre, “Sanata bakışı malum AKP iktidarı tarafından korkutulan çalışanların, savunmada kalıp sessizleştirilmeye yönlendirildiği bir ortam da 2011 yılı sonunda yetkili sendika olarak hizmet kolunda toplu sözleşmeye oturulacak.  O zaman tiyatro emekçileri o masada kimin ne konuda neden direttiğini net olarak görebilecek.