TAYFUN ERTAN
RİZE- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da doğmuştur ve Kasımpaşalıdır değil mi ? Rizelilere göre pek o kadar emin olmayın. Burada herkes Erdoğan'ı Rizeli görüyor, Potamya'lı sayıyor. Gerçekten de Erdoğan'ın babası eski adıyla Potamya, yeni adıyla Güneysu ilçesinden göç etmiş İstanbul'a ve burası Erdoğan ailesinin atalarının vatanı sayılıyor.
Ve işte bu gerçek, 30 Mart seçiminin burada nasıl geçeceğini anlamak açısından çok büyük bir ağırlık taşıyor. MHP'nin belediye başkan adayı Dr.Zelkif Akgül, milliyetçiliğiyle övünen bu bölgede bugüne kadar o kadar iyi sonuç alamamalarını bile bu gerçeğe, kendi ifadesiyle, 'mikro milliyetçiliğe' bağlıyor. Rize 100 binlik nüfusu ile küçük bir il olmasına karşın, kendisini Türkiye'yi yöneten başbakanları yetiştiren şehir olarak görüyor; önce Anaplı Mesut Yılmaz'ı, şimdi de Tayyip Erdoğan'ı.
Rizelinin büyük bir çoğunluğu için Tayyip Erdoğan deyince akan sular duruyor. Ne kentin çarpık yapılaşması, ne trafik, ulaşım ve parkyeri sorunları, ne vaadedilen yatırımların gerçekleşmemesi, ne kentin meşhur sahil otoyolu nedeniyle denizen kopmuş olması, ne de kent ekonomisinin can damarı çay taban fiyatının on yıllık AKP iktidar döneminde bile başbakanın ağzından duydukları seviyeye ulaşmamış olmasının yarattığı düş kırıklığı, Tayyip Erdoğan'a bağlılıklarını sarsmış gibi görünüyor. Bu nedenle de AKP iki dönemdir elinde tuttuğu Rize belediye başkanlığını, üçüncü dönemde de yeni aday Profesör Reşat Kasap ile kazanacak gibi görünüyor. Hem de Kasap, Rize'den hep uzakta yaşamış ve yerel siyasetle hiç ilişkisi olmamasına karşın. Adayların Rizeli olup olmadığına hassasiyet gösteren ve örneğin CHP'nin kadın adayı Mine Orhon'a Rizeli olmadığı eleştirisini getirenler, Tayyip Erdoğan'ın merkezden belirlediği başkan adayı karşısında bu hassasiyeti arka plana itiyor gibi durdular bana.
On yıllardır seçim izlerim ama yerel seçimler ilgimi çok çekmez. Bu sefer de acaba bu yerel seçimden hemen gelecek yılki genel seçim için acaba ne gibi ipuçları yakalayabilirim diye izliyorum herşeyi. Ve tabii başkandan ziyade il genel meclisi sonuçları ne olabilir diye sorguluyorum herkesi ve Rizeli'nin başkan adayından ziyade hangi partiye oy vereceğini anlamaya çalışıyorum. Bunun için de son aylarda Türkiye siyasetindeki altüst oluşun burada nasıl yankılandığını anlamaya çalışıyorum. Acaba Rizeli, başbakana kadar uzanan yolsuzluk iddialarına, hükümetin kuvvetler ayrımını bozan uygulamalarına, sonu gelmez gibi duran skandal tapelere nasıl bakıyor ve acaba bütün bunlar oyunu kullanırken onu AKP'den uzaklaştıracak mı ? Önüme gelen herkese bu soruyu soruyorum. Rize siyaset konuşmayı çok seven bir kent ve olan bitenden haberdar; yanıtlar da hemen geliyor.
Kentin nabzını tutan gazeteciler, siyasetteki kavganın, il genel meclisi oylarında AKP'nin bir miktar gerilemesine yol açabileceğini ancak başkanlık seçimi sonucunu etkilemeyeceği görüşündeler. Yerel gazeteciler, 'Rize halkı bu tapeleri duymak istemiyor. Başbakana çok güvendiği ve bu yörenin insanı olduğu için, 'o yapmaz' inancı var, ' diyorlar...Sokakta konuştuğumuz bazı Rizeliler de aynı bu cümleleri tekrarlıyorlar.
Rize'nin köklü bir ailesinden gelen CHP adayı Dr.Mine Orhon, 'siyasi iklim sonucu etkileyecektir ama Türkiye genelinde olduğu kadar değil. Çünkü körü körüne AKP'yi destekleyenler var ve başbakanın söylediklerini esas alıyorlar. Başbakana yapıldığı söylenenleri, kendilerine yapılmış hissediyorlar,' diyor. MHP adayı Dr.Zelkif Akgül de aynı konuda, 'şehir esnafını iki kere dolaştım. Rize'de başbakan var ona vereceğim dedi bir esnaf. Ancak aynı esnaf ikinci gidişimde tapeler sonrasında kararsızım diye konuştu' diye anlatıyor. Akgül, 'endişe ve kaygı yaşıyorlar, sadece dile getirmiyorlar ama bu durum sandığa yansıyacaktır. Seçim öncesi bu konular konuşulmuyor ama seçim sonrası konuşulacak' diye ekliyor ama o da sonunda CHP'adayı ile aynı sonuca varıyor : 'Rize, diğer illere göre daha az etkileniyor. Rize'de belediye seçimini kazanmaya etkisi olmaz genel siyasetin'. Hidroelektrik Santrallere (HES) karşı büyük bir mücadele veren tek kişilik sivil toplum örgütü vatandaş Kazım Delal'e göre genel siyasetin 'az da olsa etkisi olur'.
Bütün bunlar AKP'nin yeni bir zaferinin kesin olduğu anlamına gelmiyor. Rize geçmişte iki kez, iktidara gelmelerine katkıda bulunduğu partilere sırt çevirip muhalefetin adayını belediye başkanlığına getirmiş bir kent de.Zaten, İl genel meclisi sonuçlarının genel siyasi iklimden az da olsa etkileneceğini söylemeyen yok gibi.
Seçim sonucunu etkileyebilecek bazı bilinen sıkıntılar apaçık ortada görünüyor. İşsizlik örneğin ve vaad edilmiş yatırımların gerçekleşmemesinden duyulan düş kırıklığı. Kentte sosyal hayatın olmaması, hayatın altıda durması gibi. Adayların tamamı seçim kampanyasını genel bir AKP ve başbakan karşıtlığından ziyade bu sorunlara çözüm getirme esasına dayandırmaya özen gösteriyorlar. Saadet Partisinin başkan adayı Mehmet Bekaroğlu, ulusal siyasette boy göstermişliğin verdiği deneyim ve ağırlıkla yanıtladı sorularımızı bu sabah: 'başbakanla yarışmıyoruz.yolsuzluklar, tapeler gibi konular bize seçim kaybettirecek konulardır. Biz kötü belediye yönetimine karşı, yerel seferberliği sağlamaya ve belediye başkanlığını kazanmaya çalışıyoruz. Rize'nin sorunları çok büyük. İmkanı olan kaçıyor, kalanlar da mutsuz. Bizi kazandıracak olan bu durumdur, iktidar karşıtlığı değil' diyor. Bekaroğlu, sokakta konuştuğumuz Rizelilerin söylediklerine de bakarsak gerçekten de AKP adayı karşısında en güçlü rakip. Bekaroğlu, seçim sonucunu, son siyasal gelişmeleri tereddütle karşılayanların belirleyeceğini, AKP oylarının yarısının Erdoğan etrafında militanlaştığını, ama yarısının da gevşediğini ileri sürüyor; Rize örneğinde seçmenlerin en az %20'sinin tereddüt içinde olduğunu ve sonucu işte bu seçmenlerin belirleyeceğine inanıyor. Bekaroğlu, AKP yönetiminin Rize'yi tepeden inmeci, kayıtsız bir üslupla yönetmeye çalıştığını; halkın da, kimlik, din ve hayat tarzı üzerinden yürütülen bu yönetim anlayışına tepki gösterdiğini ve kendisinin bu gruplarla ittifak oluşturarak oy tabanını genişlettiklerini söylüyor. Bekaroğlu, 2009 yılındaki belediye seçiminde ANAP'ın kaydettiği başarıyı tekrarlamayı umuyor, o zaman Anap'ı desteklemiş seçmenin şimdi kendi yanında yer aldığı düşüncesinde.
Bekaroğlu'nun AKP adayı karşısında güçlü olduğunu sokaktaki Rizelilerle konuşunca hemen farkediyorsunuz. Bunu, seçimin en güçlü adayı, AKP adayı Prof Dr Reşat Kasap da kabul ediyor; 'biz de hem kişisel özellikleri, hem de konjonktür nedeniyle Bekaroğlu'nu rakip görüyoruz' diyor bu sabahki konuşmamızda. Konjonktür olarak kastettiği 17 Aralık sonrasındaki gelişmelerin sonucu etkilemeyeceğini de ekliyor hemen : 'iddialar artık doğru olsa bile kimsenin inanmayacağı bir noktaya geldi. Hatta iddiaların olumlu yansıması olacağını düşünüyorum. Tam tersi bir tezahür oldu, başbakan 21 Martta hevesle bekleniyor'. Şimdi Rize'de gözler gerçekten de bu tarih üzerinde toplanmış gibi, Erdoğan'ın seçime bir hafta kala söyleyecekleri ve belki de yeni vaadleri sonucu birebir etkileyecek gibi görünüyor.