Çağnur Öztürk / T24
Reyting operasyonun temel çıkış noktası; neredeyse aktif olan deneklerin yarısından fazlasının deşifre olmuş olması.
Tam da bu noktada aklıma bir film geldi; Okan Bayülgen ve Hakan Yılmaz’ın başrolde olduğu Kanalizasyon. Filmde reyting deneklerine ulaşılabiliyordu. Sanırım film de önceki skandaldan sonra yapılmıştı.
Hafta içi Ece Erken’in Beyaz TV’deki programına konuk olan Okan Bayülgen reyting konusunda açıklamalarda bulundu;
‘Aslında bu konuda işte birkaç kişi biz senelerdir konuştuk ben hem Kanal D’de hem NTV’de çalışırken, NTV’de bir iki program yaptığımı hatırlıyorum bundan 3 ya da 4 sene önce yine böyle bir skandal durumu vardı o zaman Bekir Hazar ve Can Tanrıyar ile konuşmuştuk bu konuyu…şimdi tekrar patladı. Fakat bu sefer sinirim bozuldu, çünkü biz 2 aydan sonra güçlü bir başlangıç yaptık, bizim kuşak işte özellikle büyük kanaldan orada zirvedeyken küçük kanala geçince buradaki bütün gücümü küçük kanallar için veriyorum. Küçük kanallarda büyük kanallardaki gibi sert bir rekabet yok, küçük kanallar genelde birbirlerini destekliyorlar.
Türkiye’de bir reklam pastası var televizyonları yaşatan insanlara bu eğlenceyi bu programları götüren. Aslında bu reklam pastasının % 90’ını 5 kanal aralarında paylaşır %10’u da diğer kanallar arasında bölünürse bu kanallar açısından çok kötü sonuçlar doğuruyor.
Sonuçta biz güzel bir başlangıç yaptık ve o küçük kanal büyümeye başladı, reytinglerimiz çok yükseldi hatta Cuma günü bütün kanalları sarsacak kadar reyting aldık. Ama bir küçük kanaldan bunu yapabilmek çok önemli ama herkes şimdi sezon başındaki reytinglerle hatırlayacak.
Aslında reyting düzenbazlığıyla yapılan iş şu anda gördüğümüzden farklı bir sıralama olacaktı da böyle oldu demek değil belki yine aynı diziler aynı sıralama içinde olacaktı ama bu reytingleri bu izlenme paylarını almayacaktı."
Beyaz da dün akşamki programında reyting hakkında görüşlerini belirtti; ‘Artık uzun uzun konuşmaya gerek yok bu programlarda. Çünkü artık reyting ölçülmüyor. Hiç reytingini ölçtürmeyen var mı aranıza. Çok acayip bir duygu. Ben şmdi yarın sabah uyandığımda kendimi çırılçıplak hissedeceğim. Düşünsenize reytingin ölçülmemiş, ne olduğun belli değil. Bence artık hiç ölçmesinler. Kendi programında güveni olan reyting ölçtürür mü?’
Ancak işte reyting ölçümünün maalesef televizyoncuların kendilerine güvenip güvenmemesiyle alakası yok. Reklam için ölçülüyor aslında. Ve aslında acı gerçek televizyonda yapılan her şey iki reklam arası için yapılıyor. O nedenler ölçümsüz olmak mümkün değil.
TRT ‘nin reytinglerini ölçen SBT verilerine de güveniyor gibi geliyor yapımcılar ve kanallar.
İffet dizisinin yapımcısı Faruk Turgut, Teke Tek’te dizisinin SBT verilerine daha yüksek çıktığını bu durumda kanaldan 2-2,5 kat daha fazla almam gerekirdi dedi. İffet de hikayesinin başlangıcı itibariyle çok konuşuldu, karşı çıkan çok eleştiren oldu. Ama görüyoruz ki bu dizi SBT verilerinde daha yüksek çıkabiliyor.
Ayrıca şunu belirtmeliyim tekrar TİAK, AGB’den bu son operasyon sonrası değil 2 yıl önce patlak veren skandal sonrası ayrılma kararı verip ihale düzenledi ve bu ihaleyi de TNS kazandı.
Hatta şöyle bir açıklama var ihaleyle ilgili;
‘Londra, 15 Ekim, 2009 – Televizyon İzleme Araştırma Komitesi, TIAK, bugün, TNS’in yeni
dönem Televizyon İzleyici Ölçümü Hizmetleri’ni yürütmeye hak kazandığını ilan etti. 2011 yılında
hayata geçecek ve geçerliliği dört yıl olan bu prestijli kontrat için dört farklı şirketin rekabet ettiği
bir ihale süreci yaşandı. Türkiye’de Televizyon İzleyici Ölçümü hizmetleri, hali hazırda, AGB
Nielsen Media Research tarafından verilmektedir.’
15 Ekim 2009 tarihinde ihaleyi kazanan TNS’nin 2011’de ölçüme başlaması bekleniyordu…peki TNS, 2 yıldır alt yapısını hazırlayamadı mı?