Bayrampaşa'da onlarca yıldır ülkücülerin gittiği bir kahvedeyim. Konumuz referandum ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) "cumhurbaşkanlığı sistemi" olarak adlandırılan başkanlık sistemine giden referandum sürecinde "Evet" cephesinin bir parçası ve anayasa değişikliği sürecinin kilit aktörü haline gelmesi.
Öyle ki, hem iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) hem de MHP'nin vurguladığı gibi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla anayasa değişikliği "raftan indi" ve yeniden gündeme geldi.
Benim ise Bayrampaşa'nın ara sokaklarındaki bu kahveye ikinci gelişim.
Daha önce anayasa görüşmeleri sırasında burada yine ülkücülerle konuşmuştum.
MHP yönetiminin yeni Anayasa sürecindeki tutumu parti içinde nasıl yankı buluyor?MHP'nin eski ilçe yöneticilerinden olan kahvenin sahibi Orhan Çalışkan ben kapıdan girdiğimde, niye geldiğimi de anlıyor hemen. "Aynı konuyu konuşuyoruz" diyerek buyur ediyor beni aralarına.
Hemen herkesin aklında tek bir soru var: MHP neden bu anayasa değişikliğine destek veriyor?
Ben kahvenin sahibi Orhan Çalışkan ile konuşurken, bu soruyu sorduğumda masadaki bir başka ülkücü, Ahmet Özbey yeşil masa örtüsünün üzerine sessizce koca bir soru işareti çiziyor.
Zira milletvekili olma yaşının 18'e indirilmesini, yıllardır "MHP'lilere demediğini bırakmayan" Erdoğan'a ve nihayetinde kim başa gelirse gelsin tek bir kişiye geniş yetkiler verilmesini sağlayan bu sistem ile ilgili pek çok soruları var.
10 soruda başkanlık sistemini içeren anayasa değişikliği süreciAnayasa değişikliği önerisinde nasıl bir sistem değişimi öngörülüyor?Seçilme yaşı: Partiler ne demişti, dünyadaki örnekler neler?Anayasa değişikliği süreci ve olası referanduma dair merak edilenlerHem parti içindeki muhaliflerden hem de Bahçeli'ye güvenen MHP'lilerden, farklı düşüncelere sahip ülkücülerin gelip gittiği bir yer burası. Bu bağlamda soruyorum Çalışkan'a. Masalarda ne konuşuluyor?
"Şu an hayır çok önde gidiyor benim çevremde. MHP tabanın çoğunlukla dahil olduğu bir ortamda olmamıza rağmen, hayır açık ara önde" diyor Çalışkan.
MHP ile AKP arasında Anayasa değişikliği metni ile ilgili görüşmeler sürerken geldiğimden beri kahvehanede değişmeyen şey ise alınan gazeteler ve sayıları.
Orhan Çalışkan, MHP Genel Merkezi'nin politikalarını destekleyen Ortadoğu gazetesinden üç, parti içindeki kongre sürecinde muhaliflere yakın olan Yeniçağ gazetesinden bir tane alıyor.
Ancak görünen o ki, Ortadoğu gazetesinin yayınları kahvede "Evet" rüzgarı esmesini sağlayamıyor. Daha önce geldiğimde, hem muhalifleri hem genel merkezi destekleyenleri bulmuştum. Şimdi "Evet" diyeceklerle de görüşmek istediğimi söylediğimde, Orhan Bey önce etrafına bakıyor, uzunca süzüyor ve "Evet diyecek yok şu an burada" diyor.
Peki bu MHP'lilerin bir kısmının anayasa değişikliğine referandumda hayır oyu vereceği anlamına mı geliyor?
Bu sorunun yanıtı da kısmen hayır.
Hem Orhan Bey'in hem de Ahmet Özbey'in söyledikleri şu: Genel merkezin, yönetimin onları ikna etmesini istiyorlar.
Bu arada Orhan Bey'in telefonu çalıyor. Melodisi, Bahçeli'nin meşhur "Önce ülkem ve milletim, sonra partim" konuşmasıyla çalmaya başlıyor. Konuşması bitince devam ediyor:
"Devlet Bahçeli herhangi bir çıkar uğruna böyle bir şeye imza vermez. Bilmediğimiz konu bu duruma nasıl geldi? O çözüldüğü zaman MHP tabanı da gider evet der."
Devlet Bahçeli'nin "ferdi veya grup çıkarına tevessül edecek bir şahıs" olmadığını söyleyen Özbey, "Sonuçta direkt kendinden geldi öneri. Başkanlık dedi, o ortaya attı. Bunu bir soru işareti olarak görüyoruz. Hadi diyoruz, o ferdi bir karar verdi. Yönetimde çatlak ses çıkardı ve itiraz gelirdi. O zaman diyorum, bildikleri bir şey var, ve belki gelişigüzel ortaya söylenecek şeyler değil. Devletin, memleketin menfaatiyle ilgili şeyler söylenmiyor; dil altında kalıyor" diye konuşuyor.
Peki Ahmet Özbey referandumda ne yapacak?
Özbey, "Şu anki fikrimi sorarsanız hayır diyorum" şeklinde başlıyor yanıtına ve ekliyor:
"Ama gelecek ne gösterir bilemem. Beni verecekleri cevapla öyle tatmin edecek ki, ben fikrimi değiştireyim. Benim gibi bir insan bile böyle düşünüyorsa, tarafsız insanlar ne diyecek bilemiyorum" diyor.
Çalışkan ise anayasa değişikliğini onaylamayan ülkücülerin sırf kendi partileri ile ters düşmemek için, yani "Hayır" oyu vermemek için sandığa gitmemeyi tercih edeceğini söylüyor.
Anayasa metni üzerine görüşmeler sırasında İstanbul'da MHP'lilerle yapılan büyük toplantılara katılan, hem seçmen ile hem de genel merkezle bağları güçlü bir milletvekili olan İzzet Ulvi Yönter'e yöneltiyorum sorularımı.
Seçmenlerinin ve kendi ifadeleriyle "40 yıllık ülkücülerin" bu sorularına hitap etmek için ne yapacaklar?
"Niye evet dediğimizi soran dava arkadaşlarımıza, vatandaşlarımıza, kardeşlerimize bunu elbette izah ediyoruz" diyor.
Partililerin sorularının önümüzdeki günlerde Konya'da yapılacak ve partinin üst organları ile milletvekillerinin katılacağı toplantılarda ele alınacağını söylüyor.
Peki MHP'nin geçen yılki tartışmalı kongre süreci dikkate alındığında, referandum süreci parti içindeki ayrışmayı derinleştirir mi?
Yönter, "Asla endişemiz söz konusu değil. MHP bir ve bütün olarak liderinin emrinde. Bunun dışında spekülasyon yapan, tartışma yaratan bana göre iyi niyetli değildir. Zaten genel başkanımızın ifadesiyle MHP içerisinde taban-tavan yoktur. Bizim tabanımız değil, dava arkadaşlarımız var. Bu nedenle birliğimizle bütünlüğümüzle ilgili bir sıkıntı yok" diyor.
Bununla birlikte MHP'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılan anayasa değişikliği oylamalarında fire verdiği biliniyor.
MHP milletvekillerinden beşi (Ümit Özdağ, Nuri Okutan, Yusuf Halaçoğlu, Seyfettin Yılmaz ve İsmail Ok) henüz Meclis'te görüşmeler başlamadan önce "Hayır" diyeceklerini ve bu yönde kampanya yürüteceklerini açıklamışlardı.
Kongre sürecinde genel başkanlığa aday olan Meral Akşener, Ümit Özdağ, Sinan Oğan ve Koray Aydın geçen hafta bir toplantı yaparak, 18 Şubat'ta Ankara'da MHP'de geçmiş dönemlerde görev yapmış kişilerin de katılımıyla "Türk Milliyetçileri Hayır Diyor" temalı bir toplantı ile yürütülecek kampanya için ilk adımın atılmasını kararlaştırdı.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan bir diğer genel başkan adayı Ümit Özdağ, bu açıklamayı yapan grubun, 1965'ten bu yana Türk milliyetçiliği hareketinin siyasal ve kültürel birikiminin büyük çoğunluğunu temsil ettiğini söylüyor.
Ümit Özdağ, "Bu, partinin içindeki genel başkan adaylığı sürecinin bir parçası değil. Çok daha büyük bir sosyal ve politik bir hareket olma niteliğine sahip" diyerek toplantının kongre sürecinde ortaya çıkan ve kendisinin de dahil olduğu muhalif hareket ile bir ilgisinin olmadığını söylüyor.
Devlet Bahçeli daha önce Anayasa'nın ilk dört maddesinin değiştirilmediğini söylemiş; MHP'nin AKP'ye değil; AKP'nin MHP'nin değerlerine yaklaştığını belirtmişti.
Özdağ ise bu açıklama ile ilgili olarak "Türk milletinin ve milliyetçilerinin aklıyla hiç kimse alay etmesin. Bu adımla Cumhurbaşkanına özerk bölge yetkisi veren bir anayasaya evet diyerek, genel merkez Türk milliyetçiliği siyasetinin dışına çıkmıştır. Artık onları Türk milliyetçiliği siyasetinin içinde bile değerlendirmiyoruz" diyor.
Peki MHP'deki muhalifler bundan sonra ne yapacaklar, nasıl bir kampanya yürütecekler?
Ümit Özdağ'ın yanıtı, "Biz bu şartları göz önüne alarak bir demokrasi ve hukuk mücadelesini Türk milliyetçileri olarak büyük bir kararlılıkla vereceğiz. Tarih ve dünya Türk milliyetçilerinin nasıl bir hukuk devleti, demokrasi, parlamentoyu ve ülkenin birliğini savunma mücadelesi verdiğini görecektir" oluyor.
Özdağ'a göre, MHP'nin henüz raftayken anayasa değişikliğini gündeme getirmiş olmasının ardında da "bir Devlet Bahçeli kliği" var.
MHP İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönter ise "Hayır" diyecek olan MHP milletvekilleri için "Biz onları izlemiyoruz. Kendi gündemimize bakıyoruz" diye konuşuyor.
Parti tabanda da benzer bir sahiplenme söz konusu. Görüşleri ne olursa olsun, kimsenin MHP'den ve onun temsil ettiği değerlerden, onun geçmişinden uzaklaşmaya niyeti yok.
Ancak MHP'nin, onu tüm sahiplenenler ve onu oluşturan seçmeniyle bütün bir resim verdiğini söylemek zor.
Bütün bu durumun sandığa nasıl yansıyacağını ise tahmin etmek hayli güç. MHP'nin kararsızları, evetçileri ve hayırcıları barındıran bir parti olarak sürprizlere gebe olduğunu ise tahmin etmek ise zor değil.