Yaşam

Rebul gerilla taktiğiyle gençleri hedef aldı

İstanbul'daki 113 yıllık Rebul Eczanesi, gerilla taktiğiyle lavanta kokusunun kullanımını yaygınlaştırmayı hedefliyor

05 Ocak 2009 02:00

113 yıllık bir tarihe sahip olan İstanbul'un ünlü Rebul Eczanesi, gerilla taktiği uygulayarak lavanta kokusunun kullanımını yaygınlaştırmayı hedefliyor. Firmanın ürünlerine Ürdün ve Dubai'den büyük ilgi var.

İstanbul'un 113 yılına tanıklık eden Rebul Eczanesi, gençlere ulaşmak için gerilla taktiğiyle lavantanın kullanımını genişletmeye hazırlanıyor. Lavanta kolonyalarıyla tanınan ancak bugün parfümden spa setine varan 50 ürünlük yelpazesiyle Türkiye'nin 3. büyük kozmetik üreticisi konumunda olan Rebul, yurtdışında da büyük ilgi görüyor.

Referans gazetesinin haberine göre, dedesinin 1940'ta ürettiği lavanta kolonyasının yolundan devam eden Kerim Müderrisoğlu, 2004'te canlandırdığı marka ile 26 ülkeye ihracat yapıyor. Azerbaycan ve Ukrayna'nın en sevilen parfümleri arasına giren Rebul, bu yıl Türkiye'de de Kozmetik Eğitimcileri Derneği'nin en iyi parfüm ödülünü kazandı.

Özellikle İstanbulluların yakından tanıdığı Rebul lavanta kolonyasına olan talep bugün hiç eksilmeden sürüyor. Hatta artık sadece İstanbul'un değil, Ürdün ve Dubai'nin de vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. 2007'de piyasaya çıkan lavantalı spa seti ise Arap dünyasının gözde ürünlerinden oldu.

Rusya ve Ortadoğu ağırlıklı ihracatlarında kolonya ve lavantalı spa setlerinin büyük ilgi gördüğünü anlatan Müderrisoğlu, şimdi gerilla taktikleriyle lavantanın kullanımını genişleteceklerini söylüyor. İlk hamleleri ise lavanta kolonyalı mendiller olacak.

Müderrisoğlu, şimdilik sadece restoranlarda sunulan ürünün yakında farklı versiyonlarıyla pazarda yer alacağını belirtiyor. Kolonyanın "A + müşteri grubu"na hitap ettiğini ifade eden Müderrisoğlu, parfümlerle de geniş bir kitleyi yakaladıklarını söylüyor.

Erkekler daha sadık

Müderrisoğlu, babasının 1980'de piyasaya sürdüğü Silverline'dan 24 yıl sonra, "Türkiye parfümeride geri ama ilerleyecek" diye düşünüp, alternatif koku pazarına girdiklerini anlatıyor. Gençlere yönelik 7'li color ve Rebul Man serisiyle pazardaki 3 büyükten biri olan Rebul'u en büyük kozu ise yüz+3de 4 payıyla Rebul Sport. Rebul Sport'u "Değişen Türk kültürünün göstergesi" olarak nitelendiren Müderrisoğlu, gerekçesini ise şöyle dile getiriyor: "Eski tüketiciler ağır ve kalıcı kokuları tercih ediyordu. Şimdiki gençler ise hafif kokular istiyor. Rebul Sport ile iki kesimi de yakaladık. Hem kalıcı hem de cıvıl cıvıl bir koku yaptık. Çok minimal bir tanıtım ile iyi bir noktaya geldi."

Müderrisoğlu'na göre yakaladıkları başarıda Rebul'un Silverline'dan gelen marka bilinirliğinin payı büyük. Başarının geri kalanı ise "erkek tüketicinin sadakatinden" geliyor. Kadınların daha sık parfüm değiştirdiğini ifade eden Müderrisoğlu, "Erkekler ise bir parfümü beğendiklerinde yıllarca onunla devam eder" diyor.

Yurtdışında dağıtım

Türkiye'deki 200 milyon dolarlık parfüm pazarının birçok ülkeye kıyasla küçük olduğunu belirten Müderrisoğlu, "Bakü'de 4 milyon nüfusa göre iş hacmimiz Türkiye'nin 3 katına geliyor. Türkiye büyük kullanıcı kitlesi olan bir ülke değil. İran'da bile daha çok rekabet var" diyor. Bu nedenle ihracata ağırlık verdiklerini vurgulayan Müderrisoğlu, 2008'de iç pazardaki yüzde 15'lik daralmaya rağmen toplamda yüzde 42 büyüdüklerine dikkat çekiyor. 2 yıldır yurtdışında yakaladıkları büyümeyi göz önüne alarak Ürdün ve Azerbaycan'da dağıtım şirketleri kurmayı planladıklarını belirten Müderrisoğlu, "Her iki ülke de büyük pazar. Ancak küresel kriz nedeniyle projeyi şimdilik durdurduk" diyor. Yine de Rebul'un hedefi şu an yüzde 20 olan ihracat payını krize rağmen yüzde 40'a çıkarmak.

Keşke 2001 krizi olsa

Kerim Müderrisoğlu, ihracatın son 3 ayda yüzde 35 gerilediğini belirtirken "Kozmetik daha az etkilense de bu krizin neler getireceğini bilemiyoruz" diyor. İran gibi kapalı ekonomilerde bile kriz korkusunun ihracatı durdurduğuna dikkat çeken Müderrisoğlu, 2009 stratejilerinin ihracatta büyümek, iç pazarda ise durumu muhafaza etmek üstüne kurulduğunu ifade ediyor. "Bu kriz daha öncekilerden çok farklı. Büyümek çok zor. Keşke 2001 krizi gibi olsa. O dönemde ithalat durunca promosyon ürünlerde yerli sanayi öne çıktı. SARS virüsü de çıkınca ilaç şirketlerinin hepsi bize yöneldi. 50 kuruşa yaptığımız malı 2.5 liraya satıyorduk" diyen Müderrisoğlu, bu krizde de bazı büyüme ihtimalleri olduğunu söylüyor. Müderrisoğlu'na göre, bu krizde ithal ürünlerin fiyatları arttığı için yabancı pazarların Türkiye'yi keşfetme ihtimali var. Ayrıca krizde ucuza yönelim olduğuna dikkat çeken Müderrisoğlu, "Avrupalı mantığında üretim yapıp servis veren daha ucuz bir ülke" olarak Türkiye'nin şanslı olduğuna inanıyor.