Kültür-Sanat

Queen of the Desert, Berlinale'de en büyük heyecanı yaşattı

Bu kez kuzey kutbunda Binoche yerine çölde Kidman izledik

10 Şubat 2015 15:06

Levent Arslan

Berlinale‘de şu ana dek en büyük heyecan Werner Herzog’un "Queen of the Desert" filminin gösteriminde yaşandı.

Filmde Nicole Kidman çöl maceraperesti Gertrude Bell´i, James Franco onun diplomat sevgilisini, Damian Lewis subay sevgilisini, Robert  "Twilight" Pattinson ise bizim Arap Lawrence’ı canlandırıyorlar.

Bu kez kuzey kutbunda Binoche yerine çölde Kidman izledik: "Queen of the Desert" Berlinale’de bir diğer büyük kadın biyografisi.

Saat 12:00’deki basın gösteriminde 1600 kişi kapasiteli  Berlinale Palast tamamen dolu idi. Saat 14:20’de başlayan basın konferansına da aynı şekilde basın emekçileri tarafından çok yoğun ilgi gösterildi. Konferans salonuna giremeyen gazeteciler dışarda ekranlardan Alman yönetmen ve Holywood yıldızlarının sorulara verdikleri yanıtları takip ettiler:

Werner Herzog: „Kadın öykülerine çok daha önce başlamalıydım. ... Bizler tarihçi değil, hikaye anlatıcılarıyız.“

Nicole Kidman: „Gertrude Bell üzerine bu filmden önce hiç ama hiç bir şey bilmiyordum. Arabistanlı Lawrence üzerine çok konuşuyoruz ama Gertrude Bell hakkında tek kelime edilmiyor. Bu değişmeli.“

Meraklısına not: "Lawrence of Arabia" adlı film 1963 senesinde 7’si Oscar olmak üzere toplam 25 ödüle layık görülmüş ve Premiere Magazine'in Tüm zamanların en iyi 100 performansı listesinin 1. sırasındadır.

İçinde Osmanlı İmparatorluğu’nun bir çok kez anıldığı ve Fas çöllerinde çekilen film profesyonel izleyicilerde hayal kırıklığı yarattı: "Arka planınında egzotik sahnelerin yer aldığı bir kitsch. Yönetmen dediği dedik, şiir sever güzel sarışının aşk acılarına yoğunlaşmış. Develer, etnik kıyafetleri içinde yerliler, sömürge subayları kısaca bir çöl melodramı."

Ancak Hollywood yıldızları basın toplantısı çıkışı belki de ‘ölümlü insanlar’ ile yakınlaştıkları yegane yerde saatlerdir acı soğuğa rağmen sokakta kendilerini bekleyen hayranlarına imza vererek onları çok mutlu ettiler.

Nefesim kesilene kadar

CineStar 8’deki ilk gösterimin ardından seyircilerin sorularını yanıtlayan "Nefesim kesilene kadar" filminin yönetmeni Emine Emel Balcı filmin tüm ayrıntılarının hastalık derecesinde takıntılı bir özen ile düşünülüp hazırlandığını dile getirirken bir örnek verdi: "Fimin kahramanı mavi renkte bir kazak giyecek evet ama bin tane mavi var. Kafamdaki mavi kazağı bulana dek araştırmalarımız devam etti. Filmdeki her ayrıntı için bu takıntılı tavrı sergiledim." Filmde başrolü üstlenen Esme Madra ise oynadığı karakteri sevdiğini söyledi. Bunun üzerine kendisine çalan çırpan, yalan dolana bulaşan, arkadaşını gammazlayan, polise muhbirlik yapan bir karakteri nasıl olup da sevdiği soruldu. Madra’nın yanıtı kısa ve öz oldu: ‘İnsan olduğu için sevdim onu.’

Otobüste, metroda bir çok insanın elinde katalog veya program, filmleri seansları inceliyorlar. Metro vagonlarında filmlerin synopsisleri, fragmanları, oynayacağı saat ve sinema bilgileri ekranlarda dönüyor. Gazeteler, dergiler özel Belinale ekleri yayınlıyorlar. Televizyonlarda, radyolarda bütün gün Berlinale’de olup bitenler dile getiriliyor.

Filmlerin gösterildiği 50’den fazla  salonun bulunduğu semtlerin caddeleri, restaurantları ve kafelerinde Berlinale çantaları veya yaka kartları ile gezen binlerce insana rastlanıyor.  Çanta bu sene geçen senekilere nazaran daha kullanışlı.

Festivalin can damarlarından biri Avrupa Film Marketi.  Marı kovanını andıran markette Türkiye’yi Gezici Festivalden Ahmet Boyacıoğlu ve Başak Emre, çalışkan ve güleryüzlü ekipleri ile birlikte temsil ediyorlar.

Uluslararası Ankara Film Festivali’nden İnci ve İrfan Demirkol çifti Berlinale’de hiç ara vermeden film izliyor, yönetmenleriyle görüşmeler yürütüyor. “Lal Gece” (2012) filmi ile 62. Berlinale Generation bölümünde Kristal Ayı ödülünü kazanan yönetmen Reis Çelik çekeceği yeni filmi için yapımcılarla, 59. BerlinaleninGeneration bölümüne seçilen ilk Türk filminin yönetmeni Atalay Taşdiken ise yeni çektiği filmin dağıtımı için toplantılara katılıyor. Yine Berlinale çercevesinde Berlin’de bulunan Andaç Haznedaroğlu filminin hazırlıklarına günde 20 saatlik bir tempo ile çalıştığından festivali tek bir film izleyerek kapattı ve bugünkü dersi için Istanbul’a döndü. Yine de bu alanda rekor en sonunda Ludwigsburg Film Akademisinden diploma filmini çekmeye karar veren Deniz Sözbir’de:  Berlin’de yaşayan Türk yönetmen bugün 6. gününe giren ve sinema ile ilgili camiada yeri yerinden oynatan festivalden tamamen habersiz bir şekilde çalışma odasından çıkmadan 10 gün sonra motor diyeceği ve başrolünde İlyas Salman’ın oynayacağı filmi ”Hasan’ın Son Tangosu’ için çalışıyor.